Sevgili Yeni Yıl, Gel Seninle Biraz Konuşalım

Kaynak belirtilmedi

Taptaze bir başlangıç. Sayfadan da öte, yeni bir defter, hatta defterler ve kalemler, sanki okulun ilk günü gibi yılın ilk günü. Neyin nasıl olacağını ve düzenin işleyişini bilmediğimiz o saf çocukluğumuza bir selam çakıyoruz, her yılın başı.

Bir umut doluyor içimize, sevgili yeni yıl, mucizelerle gel diyoruz.

Sonra o yıl boyunca düzinelerce zorlukla itham ediliyoruz, evet, tıpkı okulun ilk gününde canı sıkılan ve oraya bir daha gelmek istemeyen o tatlı çocukların, içindeki hislerin bir benzeri oturuyor içimize, geçici diyoruz, bu ortam geçici.

Tıpkı yıl gibi, ne de olsa her yıl, bir sonrakine geçmek için geliyor. 

Peşinden yarım kalan umutları sürüklüyor, usandırıyor.

Sonrası mı?

Kısır döngü.

Tekrar umutlan, tekrar usan.

Her yıl kendi içinde bir puzzle aslında ve biz de o puzzledaki eksik parçayı aramakla geçiriyoruz 363 günü.

Kalan iki gün?

Biri umudun inşası, diğeriyse vedası.

Böyle anlar da yer yer yeni yılın iki yüzlülüğünü düşünür, alıp karşıma konuşmak isterim “Neden, neden insanları her seferinde umutlarından vuruyorsun?” diye, saatlerce serzenişim olsun sıradaki imtihana.

Ama olmuyor. 

İçindeki umutlar tam olarak sönmemiş, hafif bulantılı bir gaz lambasıyla mahalleyi arşınlarken usulca etraftakileri süzen o genç. 

Kaybolmaya yüz tutan umutlarının son çırpınışını yaşıyor olsa gerek.

Bakın, görüyor musunuz, sanılanın aksine taptaze bir başlangıç değilmiş yeni yıl, bazen de kendi kırıklıklarını getirip hepsini bize yük edermiş.

Her yıl, kazançlarıyla ve kayıplarıyla gelir keza.

Bazen bazı yükler, size peşi sıra kallavi mutlulukları da getirir ama bazı yüklerin tek temennisi, o mutluluklara gölge düşürmektir.

Ondandır yeni bir yılın, hep medetler umularak başlaması, hüsranla uğurlanması.

Biz yalnızca güzellikleri isteriz keza yeni yıldan, mutsuzluk ve başarısızlık yalnızca imtina ettiğimiz şeylerdir. Her ne kadar bizi asıl olduğumuz insan yapan şeylerin büyük bir kısmı yüz ekşittiren meseleler, travma ve imtihan yığınlarımız dahi olsa, insanın mayasına olumsuza hasret duymak terstir, hep en tepeye çıkmayı arzular, yalnızca iyilikleri diler. O yüzden utanç verici bir an unutulmak istenirken, eski sevgililer özlenir.

Gelgelelim 2025’den neler dileyebiliriz, neler dileyeceğim;

Her sene uzun uzadıya mektuplar yazıp, yıla atfettiğim değeri nirvanada tutsam dahi bu sene yaşadığım onlarca hayal kırıklığına hitaben bir küskünlük beyanı olarak sadece, başıma gelecek olan kötü olayların üstesinden güzelce geldiğim, kariyer bağlamında somut adımlar attığım, bazı insanlarınla gülmeye devam ettiğim bir yıl olmasını temenni ediyorum.

Zira artık fazlasını isteyebilecek kadar hevese sahip değilim lakin hayat, her yıl şöyle böyle olduğu gibi, bu yılda yaşamaya değecek sebeplerle donatsın ruhumu, ruhumuzu.

Güzelliklerin, yükleriniz karşısında gırla olduğu, size bir sığınak vazifesi yaptığı ve yüzünüzden tebessümün eksik olmadığı, huzurlu bir yıl geçirmeniz dileğiyle.

Şimdilik Hoşça Kalın.

 

Selam Ben Emirhan
Yolunun daha henüz çok çok başında olduğunun farkında olan az insan var hayatta, henüz bir başarı elde edemeden kendini alim sanan çakma filozoflar var, insan, nankör ve kibirli olmasıyla tanınır, ben ise halktan biri, ülkedeki milyonlarca gençten yalnızca bir tanesiyim, Selam, ben Emirhan.
Önceki
Herkesin Kendi Acısına Ağladığı: GASSAL (Sosyal Hizmet Vaka Değerlendirmesi)

Herkesin Kendi Acısına Ağladığı: GASSAL (Sosyal Hizmet Vaka Değerlendirmesi)

Sonraki
Ankara’nın Suçu Ne?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.