Türkiyenin Örümcek Ağından Etkilenmemek

Kaynak belirtilmedi

Çaresizliğimi görenler insanlar değilde, kurtlar kuşlar kediler veya sokakta ki köpekler bile olsaydı bu kadarına da pes artık deyip hiç olmazsa yardım edebilmenin bir yolunu arardı. Ne yazık ki 2012 yılında başlayan ve bugüne kadar hala devam etmekte olan etrafımda ki bu kontrol – gözlemleme mekanizması ruhani vahşet derecesi denilebilecek bir noktada artarak devam etmektedir. Etrafımda ki insanların farkına vardığımda sene 2012’ydi ve garip bir şekilde onların neredeyse hiçbirini tanımadığım halde bu kalabalığın tavırları ve yaydıkları enerjileri beni tanıdıklarını açık seçik, ayan beyan belli ediyordu. Yüksek ihtimalle bu tarihin biraz daha öncesinde de benden haberleri vardı bu topluluğun ama ben onların farkında değildim. Fark etmem bi anda oldu. Şuan aklımda kalan balıkesir de bir özel hastanenin halka açık kantininde otururken kelimelerle ifade edilmesi çok zor ve acı bir yüksek farkındalık açılımı yaşadıktan sonra ağzına kadar dolu olan kantinin içinde ki insanların hangilerinin Tanrı tarafında, hangilerinin şeytan yolunda olduklarını yüzlerinde ki ifadelerden, yani Tanrıdan gelen nur dan ve şeytandan gelen nursuzluktan / şeytanilikten farkettim. Gerçekten de dayanılması çok zor bir yada iki ay geçirdim o gün ve devamında. Hatta kantinden çıktığımda sokakta yürürken birçok kez gördüğüm ve hiç tanışmadığım halde yüzlerine gerçekten aşina olduğum çok sayıda insanı etrafımda birbirlerini tanıdıklarını ifade eden davranış biçimleri / halleriyle gördüğümde korkmamak mümkün değildi. Birçok zamanlar gittiğim bir ara sokak çay ocağının yan odasında ki karşı karşıya konulmuş iki kanepeden birine oturdum ve uykusuz olduğum halde yine çay nescafe sigara içmeye devam ettim. İçeri giren birkaç kişilik öğrenci grubundan bir kişi ile etrafımdakiler hakkında konuştuk bir süre…Şu anda hatırladığım kadarıyla osmanlı zamanının askerlerine benzeyecek derecede kolları bilekleri kalın saçlarını geriye taramış bir adam hakkında soru sorduğumu hatırlıyorum. O da dedi ki ( belki de yalan söylemek durumundaydı ) o adamın da şeytanilerden olduğunu söyledi. Ama kesinlikle adamın enerjisi ve hali öyle değildi. Tabi bu yaşıtım olan şahıs lise 4’ün sonlarında bir kere görüp konuştuğumuz halde birçok taktiği bilen biriydi. Her halinden belliydi başıma neyin geldiğini bildiği. Şimdi biraz daha gerilere lise 4 ncü sınıfın başlarına gidelim. Balıkesirde o sırada üniversite öğrenci yurdu olan 1 yıl kaldığım yerde o dönemin ilk yarısı yani kış 15 gün tatiline girmeden önce sanırım, bir kolu dirseğinden itibaren olmayan, eskilerin çolak dediği ince yapılı uzun boylu esmer ve tek bir kere gördüğüm halde çok sevdiğim yaşça benden büyük ( muhtemelen amcam dayım yaşlarında ) olan bir kişi yurt binasının arkasında ki bankta otururken yanıma gelmişti ve bana önemli diyebileceğim birçok şey anlatmıştı. Fakat en sonlara doğru oradan ayrılmadan bana dedi ki ; “ sana anlattıklarımı unutacaksın, şimdiden söyleyeyim ” şeklinde bir cümle kurdu ve hafiften gülümseyerek oradan gitti. Zaten o yıllarda şehrin kaldırımlarında tek başıma yürürdüm bazen günde 10 kilometre …Gerçek anlamda dostum hiç yoktu, gerçi hala yok, dahası olmadı da…Belki de arkadaşlıktan / dostluktan anladığım şeyler çok daha saf duygular olduğu içindir. 2024 yılının Eylül ayındayız bu gece ve başıma bir tehlike gelmemesi için resmi ismini bile burada yazamadığım topluluk, kalbimden uzun zamandır gelen sesi dinleyerek söylemeliyim ki, uzun zaman önce benim onların işine yaramayacağımı anlamış olmalı ki şu Türkiyenin en kaba ve anlayışsız coğrafyası olan balıkesir ve çevresinin içerisinde 17 yıldır zorunlu olarak yaşam mücadelesi verdiğim “ gönen ” ilçesinde köşeye sıkışmış durumumu gördükleri halde nedendir bilinmez aradan geçen 12 yıla rağmen müdahalede bulunmadılar. Asimilasyona uğramadığım için ruhumun ızdırap çektiği bu gönende yolda yürüme özgürlüğüm bile çok sınırlı. Çünkü tanıdığım birkaç kişi olmasına rağmen lanet olsun ki beni tanıyan çok çok daha fazla insan var. Belki de cehaletin getirdiği gelenek ve adetlerinde bu türkiye geneli topluluğun hakkımda ki aktif kararı “ şimdilik burasının güvenli olduğu ” yönündedir. Ne kadar açık hava hapishanesinde kalırsan kal ! Demek ki türkiyenin daha birçok yeri buradan da beter güvenlik olarak veya şahsi güvenliğim olarak. 17 yıldır oturduğumuz mahalleden bile ayrılamıyorum, sebebi o kadar basit ki ; “ her kalabalığa girdiğimde insanların enerjilerini hissetmek ” ve bunun o saniye içinde öz benliğime inanılmaz zarar vermesi… Artı faktör tabiki bu onlara göre artı, her çarşıya indiğimde veya merkezde biyerlerde yürdüğümde yüzüme, gözlerimin içine doğru asla vazgeçmeden bakan ve ters ters bakmaya devam eden “ kahraman türk milletinin genç erkekleri ” = Eğer asalet – soyluluk buysa yani her anlayamadığın kişiye doğru o kimse başını çevirene kadar ters ters hayvan gibi bakmak ise ki zaten 2 saniye bile hiçbir insanın gözlerinin içine bakamıyorum belki de 6 – 7 yıldır = “ türkler çok adaletli, aşırı derecede zordakilere anlayışlı bi o kadar da tanrıya yakın bi ırkmış ”. Yani bütün bu olanlara kargalar bile gülmeye tenezzül etmez, dahası kargalar bile ellerinde olsa bana yardım etmek için ellerinden geleni yapardı. 
        İşin sonunda ne olacak bende inanın bilmiyorum. Ancak iki ihtimal var ya çok kötü olacak yada çok iyi. Kötü ihtimal; bu zorbalar tek bir kişi olduğumu iyi bildikleri için hakkımı savunmaya kalkarsam beni “ vatan haini ” ilan ederler. Hakkımı savunmaktan kastım onların örümcek ağından kurtulmak ve özgürlüğüme kavuşmak. Tabi ilk önce gönen denen cehennemden dönmemek üzere ayrılmak. İşte bunun için türkiye dışı toplulukların yardımına ihtiyacım olduğu çok açık net şekilde ortadadır. Onların türkiye uzantıları ile bi şekilde irtibat sağlamanın belki de bir yolu vardır. İyi ihtimal ise Yüce Tanrı dan bir yardım / yardımlar gelmesi … Öyle şeyler olabilir ki, bu ortadoğunun parazitlerinin benimle uğraşmak akıllarına bile gelmez. Depremler, iç savaş, dış savaş, salgın hastalıklar veya hepsi bir arada …Gidişat, sıkıştırdıkları yerden kurtulabilmek için ihtimalin hala olduğunu gösteriyor. Tek ayırt edici unsur akıl – ruh ve beden sağlığımın bozulmaması o vakte kadar. Belki de bundandır hiç müdahale etmemeleri, çünkü onların sistemine uygun değilim ve hiç olmadım. Başka sisteme geçmemdense “ ölmemi doğru buluyorlar ” kanıt : türk devleti çok aşırı kutsal ve tanrısaldır = bi yanlış yapmaya kalkarsam hain olan ben olurum ve haklı hiçbir tarafım kalmaz öyle değil mi ?Bu barbarların bir planı varsa İsa Mesihin de bir planı var ! Tanrının da bir planı var ! 
 “ 1923’TEN BUGÜNE KİME NE YAŞATTIYSANIZ AYNISINI YAŞAMANIZ DUASIYLA ” 
                                                                     AMEN  

Baybars Işık
Sihirli yalnızlık zehir gibidir, ama aşk karanlıkta elenir. Lagün çiçeğini koklayarak devam et ki kavalcının sesini dinlemeye; " yolun sonunda o seni ulaştırsın acıyla terbiye edilmiş batık sarayın diplerinde ki ışığa ".
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
SEKİZİNCİ BÖLÜM: ANDA KALMAYI ABARTIP YILLARDIR AYNI GÜNÜ YAŞAYINCA KIZLAR

SEKİZİNCİ BÖLÜM: ANDA KALMAYI ABARTIP YILLARDIR AYNI GÜNÜ YAŞAYINCA KIZLAR

Sonraki
Stockholm Sendromu Nedir?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.