Geçmiş An’lar Gelecek İçin Yoklar

Kaynak belirtilmedi

Benim için giriş bölümü her şeyde en zoru olmuştur, fakat giriş için en baştan başlarsam sonuna gelemem. Aslında şuan  yazmaya çalıştığım giriş yazısı, bu yazımın son yazısıdır ve ben bu yazımda son kez senden bahsettim. Burası da benim günlüğüm gibi oldu. Kolektif bir günlük..

İlk görüşte aşk diye bir şey varmış, onu da seni gördükten sonra anladım. Birçok duyguyu seni tanıdıktan sonra analdım. Seninle beş yıl çok güzel şeyler yaşadık ama eksik yaşadık. Seninle birlikte daha çok eğlenmelerimiz, gülmelerimiz, mutluluklarımız, üzüntülerimiz, gezmelerimiz, yemelerimiz, atışmalarımız, komikliklerimiz, tartışmalarımız, kavgalarımız, sarılmalarımız, öpüşmelerimiz, sevişmelerimiz ve birlikteliğimiz gibi yüzlerce şey yarım kaldı. Ama şunu anladım ki yine de ben çoğu güzel şeyleri senin tarafından anlam kılmışım

Doğanın tüm güzelliklerini  sana yüklemişim.  Gökyüzünün tüm mavilikleri, gözlerinde.  Güneş, saçlarının rengi iken, denizin tüm dagaları, saçlarının kıvrımlarında. Yeşillikler olan kısım ise  her yeşilin gösterdiği etki, sana olan hayranlığım, baş döndürücülüğün, halüsinasyonlarım, gece rüyalarım, triplerim, mizaçların, sanrılarım, göz kamaştırıcılığın… geceden ise bahsetmek bile istemiyorum. Seni öyle bir yaşadım ki sadece sabah, öğlen, akşam değil, yıllar, mevsimler ve baharlarca yaşadım. Sensizken de seni yaşadım. Bazen akyaka sahiline inip kulaklığımı takıp saatlerce tek başıma oturup gün batımını seninle izliyormuş ve konuşuyormuş gibi izledim. Bir keresinde neden gün doğumunu izlemiyoruz demiştin ve daha sonrasında gece Bodrum’un bir sahilindeki  kumsala deniz havlumuzu serip sweatshirtlerimizi giyip aldığımız şarabı içmek için uzanıp muhabbet etmeye başladık. Sonra sen uyuyup kalmıştın, hava biraz aydınlanmakta fakat ay hala tepede güneş ise doğdu doğacak iken seni uyandırmadan önce sana bakıp; bir insan nasıl bu kadar güzel, naif ve zerafet şeklinde uyuyabildiğini aklım almadı, işte orada sana tekrardan çok hayran kaldım.  O kadar güzel uyuyordun ki sana dalıp gitmişim az kalsın gün doğumunu kaçırıyorduk ve seni hiç istemeyerek uyandırmıştım. Uyandığında kafanı kaldırırken saçlarına bulaşan kumların tekrar ait oldukları yere düşerken saçlarını parlak göstermesi ve gözlerini tam daha açamamışken, gülümseyerek günaydın sevgilim demen ve ardından gölerini açtığında ise gökyüzünün maviliğini unutup gözlerindeki maviliğe odaklanan ben…  mutlu, güzel günler, yıllar ve anılar.

Fakat biliyorum ki, çok geç kaldım… Durumun farkındayım fakat insanlar şöyle bir hata yapıyor, benim de yaptığım gibi. Birisine karşı oluşan duyguları yaşar iken, o duyguların yarattığı anlamını sonradan keşfediyor. Bir an’a kapılıyorsun sanki hiç bitmeyecek ve hiç gitmeyecek gibi ve gerçekten bittiğini farkettiğinde senin keşfettiğin anlamların, her şey için çok geç olduğunda anlıyor, anladım.  Zaten her şeyi çok sonradan anlıyoruz ve sonradan anladığımızı da sonradan anlıyoruz ve bu yüzden geç kalıyoruz, insan bir kere birine geç kalır ve bir daha kimse için acele etmez. Sonra bakıyorsun ve diyorsun ki şairin de dediği gibi ‘’ sonra aramıza şehirler, ülkeler veya dünyalar girecek, hiç karşılaşamayacağız. Kader ağlarını örmeyecek bizi bir araya getirmek için, sonra birimiz öleceğiz, diğerimiz bunu hiç bilmeyecek.’’ Ama bunu demeyip sadece ‘’böyle olması gerekiyordu”  o zaman için ve ‘’böyle oldu” deyip geçeceksin. Belki de geçmişe gidip diyeceksin ki ‘’belki biraz daha büyüdüğümüzde ve zihnimiz daha az telaşlı olduğunda tekrar buluşacağız ve ben senin için doğru olacağım ve sen de benim için doğru olacaksın.. ama şu an da düşüncelerim için kaosum ve sen kalbim için zehirsin.’’ deyip, şu an ki zamanı bekleyeceğiz. Geçmiş ve gelecek şimdinin hayalleri değil artık. Böyle olduydu, keşke böyle olsaydı ile de ilerleyemem artık, çünkü her şey için artık çok geç. Artıkları da bu cümlemde bitirmiş oldum.

Belki çok kısa yazdım, fakat benim için aylardı. Yüz yüze edemedim belki ama sana çok teşekkür ederim.

Bir gün daha battı. Fyodor Dostoyevski den bir alıntı yapmak istiyorum. Ne kadar çok şey anladıysam o kadar derine battım. 

Hoşça kal.

 

Ayda ki Psikoloğun Ütopyası
Eski bir ütopya
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
İngiliz İşçi Partisi
Sonraki
KİME GÖRE BAŞARDIK? YA DA NEYE GÖRE?

KİME GÖRE BAŞARDIK? YA DA NEYE GÖRE?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.