Son zamanlarda Bilinçli Farkındalık üzerine araştırmalar yapmaya başladım. Bu ilgiyi, anı yaşayamama ve sürekli dikkatimin dağılması gibi durumları fark etmem üzerine geliştirdim.
- Pekii, mindfulness nedir ? Mindfulness, İngilizce’de “bilinçli farkındalık” anlamına gelir. Bu terim genellikle meditasyon ve zihinsel farkındalık uygulamalarıyla ilişkilendirilir. Mindfulness, dikkatimizi şu anki anın deneyimlerine odaklamak, duyularımızı açmak ve içsel düşüncelerimizi, duygularımızı ve duyumlarımızı kabul etmek için kullanılan bir beceridir.
Yapay zekaya teşekkür edip, düşüncelerimi paylaşmaya devam ediyorum….
Büyük şirketlerin çalışanlarına sunduğu stres yönetimi seminerleri ve meditasyon oturumları gibi bilinçli farkındalık teknikleri, iş performansını artırmak için önemli bir rol oynuyor. Nike, Apple, Pepsi bu çalışmaları uygulayan şirketlerden sadece birkaçı.
İş dünyasında popülerlik kazanan bu alanın önemini şirketler kavrayıp hayata geçirmişler. Fakat asıl mesele bu konuya bizim bireysel olarak ne kadar müdahil olduğumuz.
Meditasyon ve yoga gibi kavramlar hakkında bir fikrimiz olabilir, ancak anlık farkındalıkla yaşamak ve daha bilinçli hareket etmek, günlük hayatımızın bir parçası haline gelmeli. Herkesin kendi stres kaynakları ve baş etme yöntemleri var; bu konuda destek alamayan veya zaman ayıramayan birçok kişi olduğununda farkındayız. Ben bu konuda bu araştırmaları yapmadan farkında bile değildim. Hala da çok farkındalığında değilim çünkü bu farkındalıkları uygulayarak hayatımıza entegre etmemiz gerektiğini biliyorum.
Okuduğum yazılarda, bu işin kilit noktasının kendimize sabırlı olmak olduğunu gördüm. Günlük yaşamımızda karşılaştığımız olumsuz olaylara karşı daha nazik olmak ve kendimizi objektif olarak yorumlayabilmek gerçekten önemli.
Örneğin, sinirlendiğimizde nefes kontrolü yapmak ve duygularımızı tanımlamak, bilinçli farkındalık tekniklerinin temel adımları arasında yer alıyor.
- Peki bu tekniklerin ana başlıkları nelerdir? Derin nefes alın. Duygularınızı tanımlayın. (Kendinize şu soruları sorun: “Bu duygu tam olarak ne?” veya “Nerede hissediyorum?”) Şu anki an’a odaklanın. (Zihninizin sinirlilikten geleceğe veya geçmişe gitmesine izin vermeyin. Bunun yerine, şu anda olanları fark edin. Odanızın kokusunu, ellerinizin hissini veya nefes alışverişinizi fark edin.) Düşüncelerinizi kabul edin. (Sinirlendiğinizde, zihninizdeki olumsuz düşünceleri veya dürtüleri kabul edin, ancak onlara takılıp kalmayın.) Empati ve şefkat uygulayın. (Kendinize nazik olun. Kendinizi eleştirmeyin ya da suçlamayın.Sinirlilik duygusunun geçici olduğunu hatırlayın ve kendinize nazikçe davranın.)
Günlük yaşantımızda karşımızdaki kişilerle birebir olarak tartışmalarda yaşayabiliyoruz. Sinirlendiğimizde anlık kararlarla birlikte kalp kırabiliyor ya da geri dönülmez sonuçlar içerisinde kendimizi bulabiliyoruz. Bazı kişilerde bu durum karşı tarafa saldırmak yerine daha da kendilerine dönerek, kendilerini suçladıkları durumlar haline de çevirilebiliyor. ‘’Anda kalma” tabirinin hayatımıza bu denli bir etkisinin olabileceğinin farkında değildim açıkçası.
Araştırmalar yaparken, Türkiye’de artan şiddet olaylarını da gözlemledim. Bu tür durumların, bilinçli farkındalık eğitimiyle daha azaltabileceğimizi düşünmek istiyorum. En azından kendiniz adına küçük bir iyilik olarakta bunu görebiliriz.. Düşüncelerimizi daha nazikçe ifade etmek ve kendimize daha empati kurduğumuz bir yaklaşım sergilemek, hepimiz için daha iyi bir dünya yaratabilir. Böyle okudukça nasıl da pollyanna gibi geliyor değil mi ?
Sonuç olarak, stresli durumlarla başa çıkarken ve duygusal tepkiler verirken daha bilinçli olmak, anın içinde olanları fark edebilmek ve buna göre tepkiler verebilmek bizi eski hal ve davranışlarımıza göre daha koruyucu bir alan yaratacağını düşünebiliriz.
Bu konuda küçük alıştırmalar ve pratikler, büyük farklar yaratabilir. Yolculuğumuzda bize eşlik edecek beceriler kazanmak için bu tür eğitimlerden faydalanabiliriz.
Eğitimler, ülkemizde de mevcut. Merak edenlere duyurulur 🙂
