Hayat üzerine çok şeyler yazıldı, çok sitemler çok ah’lar. İnsan varolmaya devam ettikçe de sürecek.
İnsan insanın kurdudur demiş Hobbes. Mustafa Kutlu da insan insanın yurdudur der. İsmet özel ise insan insanın ümididir. Bense diyorum ki insan başkasından önce kendinin kurdudur. Yavaş yavaş öldürür insan sevdiğini. Oysa en sevmediği de kendisidir yine. Herkesi sever de bi kendisine zulmeder. En çok da düşünceleriyle. Herşeyin merkezine kendisini oturtunca herşeyin de hedefi haline getirir kendini. Oysa kaldır kendini aradan ortaya çıksın Yaradan demişler. Ne kadar da iyi demişler.
Dönme dolap bile bu kadar dönmüyodur kendi etrafında, düşüncelerin beyinde tur attığı kadar. Durma noktasını iyi ayarlayan kazanıyo bu savaşı. Atılan taştan çiçek çıkartabileni mübarek sayıyorum ben.
Mahkûm olmak için illa tel örgüler mi gerek, savaşmak için düşman mı gerek, yok olmak için ölmek mi gerek? Cevap çok basit. Mahkumluk için savaşmak veya ölmek için tek bir şey gerek: Sen! Varsan o halde düşünüyorsan ya yaşarsın ya da yaşarken ölürsün. Allah uzun ömür versin ya da Allah rahmet etsin, seçim net, yaşamak zor. Hayırlı işler