Parktaki son maçımızın üzerinden kaç yıl geçti?
Neler değişti?
Neden değiştik?
Büyümek hayatta asla kaçamayacağımız bir sobe canavarı mıydı yoksa bizi enselemek için peşimizden koşturan?
Onca çaba sarf ettikten sonra, er ya da geç yakalanarak mı kaybedecektik sobeleme oyunu?
Çocukken oynadığımız oyunların hepsinin amacı, aslında bizi büyümeye hazırlamakmış anlaşılan. O parkta bir gün topu son kez kaleye şut çekecek, potaya basket atacakmışız meğer. Bitmeliymiş bazı hayaller, gerçekler onları sobelediğinde.
Yıllar, asırlar geçmiş gibi sanki çocukluğun üzerinden, oysa hala yirmilerdeyiz, çocukluğa eli yüzü düzgün bir veda etmek için geç kalmış değiliz, öyle değil mi?
Sonsuz çocukluklar biriktirdik ne de olsa içimizde, her biri sevgi kırıntılarına hasret olduğundan, bir türlü beceremediler, sevmeyi, daha kötüsü büyümeyi.
Dengesiz bir arayışın içinde bilmem kaç parçaya böldük kalbimizi, elimde duran şu parça, hanginizin?
Neden şu an elimde ve benim topum nerede?
Ben hala o basket sahasından çıkamadım ki!
Bedenim belki terk edeli sahayı yıllar yılları kovaladı, yâd edilen çocukluksa tozlu raflarda kaldı, öyle de oldu belki si çoktu ama bir çocuğun aklı hep o potaya basamadığı son smacı atamadığı ana çoktan hapsolmuştu.
Ona sormadan, bir sürat teknesi, hız treni, jet uçağı tadında geçen hayatı, o saf ve masum çocuğa son bir smaç borçluydu, ödeyip ödeyemeyeceği meçhuldü.
Çocuksa mutlu, geçmişin ona çakabileceği son bir selama, attırabileceği o uzaklığı yıldızlara uzanan smaca dair halen daha umutlu.
Zira ihtimaller yetiyor genç ihtiyarın gözünde güller açtırmaya. Hayatın kalanına daha bir pozitif bakmaya.
Ne de olsa o da farkında, son bir smaç borcu var hayatın, inanıyor er ya da geç, borcunu ödeyecek o ufaklığa. Eline topu aldığı anda yine dönecek bir süperstara, zıp zıp zıplayacak daha önce hiç zıplamamışçasına sahada.
Tak tuk çarpacak attığı toplar, ıslarla potaya, en son bir tanesi geri sekecek, işte o an kalkacak yılların arkasına sakladığı ufak çocuğa verdiği sözü tutmaya, basacak elindeki topu var gücüyle potaya, işte!
Son smaçta potada!
O halde gönül rahatlığıyla çıkabilir sahadan.
Asıl maç dışarıda.