İsa Mesih’in Bilinci

Kaynak belirtilmedi

Güç sahiplerinin neredeyse tamamının ellerinde ki gücü, kötülüğe, menfaate, bozgunculuğa ve bitmek bilmeyen arzularının tatminine kullandığı şu günlerde; hiç olmazsa biraz olsun insaf duygusu olanların, sokaklarda, caddelerde akan pisliklere aldırmaksızın günde birkaç defa “ ölüp ölüp dirilmek ” misali buzdağlarını bile eritecek olan vicdanlarıyla bütün bu şeytaniliği, tertemiz ruhlarıyla içlerine çekmeleri … Böylesine bir vahşetin içinde sabrı nefes gibi alır, acı gibi verirler. Aynı, aziz Petrusa efendimizin; “ beni seviyor musun ” diye üçüncü kez sorduğunda havari Petrus hz lerinin üzülerek ; “ sen herşeyi bilirsin, seni sevdiğimi de bilirsin ”  demesi gibi, aziz Yuhanna’nın o güzel başını kutsal babamızın, kurtarıcımızın göğsüne koyduğunda, merhamet abidesi olan yücelerin yücesinin, Tanrının meshettiği efendimizin onu sevmesi, çok sevmesi gibi, şu zamanda da sabırla acıyla soluyan vicdanlıların görmedikleri halde görüyormuş gibi inandıkları İsa Mesihe olan bağlılıkları; en güçsüz anlarında, en zor durumda olduklarında reddedilemeyek şekilde ruhani sonsuzluk suretinde ortaya çıkar. Mesih bilinci gözle görünür, kulakla duyulur birşey değildir. Bu bilinçte olanlar aynı Mesih gibi meshedilmiş olduklarından gözlerinin gördüğüne, kulaklarının duyduğuna göre değil Rabbin işaratine yani Ruhül Kudüse / mukaddes ruhun yönlendirmesine göre hareket ederler. Yaşayışları bu şekilde olduğundan gerçek yaşama doğru giderler. Rabbin krallığı bu dünyadan olmadığı gibi ona ait olanlarda bu dünyadan değildir. Dolayısıyla Tanrının meleklerini miras alırlar. Rabbin melekutunu miras almış ve mukaddes ruhun meshettikleri, ruhani anlamda koca ordulardan daha güçlüdür. Onlar Mesihe görmedikleri halde, görüyormuş gibi inandıkları ve kalplerinin derinlerinden gelen bu çağrıyı her an dinledikleri için, içlerinde ki Mesih bilincini birdaha bitmeksizin ortaya / günyüzüne çıkarırlar. Bu da Rabbin işidir. Yoksa nasıl bunca bozgunculuğun ve şeytaniliğin içinde İsa Mesih gibi davranılır ki ? İsa Mesihi seven onu örnek alır ve bu sevgi hakiki ise yani yüce efendimiz İsayı canından, dünyadan ve herkesten çok seviyorsa birdaha bu sevgi sonlanmaz. Kutsallığın başladığı nokta işte burasıdır çünkü eğer bunlar oluyorsa o insan artık İsa Mesih gibi yaşıyor, Onun gibi davranıyor demektir. Bu kavramı anlatmaya cümleler, hatta kitaplar yetmez, ama nihayetinde bu çıkar / kötülük çağında bile Onun yaşamını – yaptıklarını öğrendiğimiz incil elimizde duruyorsa, bizimde sahip olduğumuz göksel bir armağan olan “ Mesih bilinci ” ile Rabbin buyruklarını yerine getirmemiz dünyanın gerçekleri dışında, göklerin egemenliğinin anahtarıdır. Kapı çalana açılır. Göklerin egemenliği bu dünya gözüyle, maddesel görüşüyle görünemeyeceğine göre, elinde anahtar olanlar Mesihe ait olanlardır. Biz buraya gelmeden çok önce o bizi seçti. Hatırlamıyoruz ama hissediyoruz. Aynı Mesihi görmeden inandığımız gibi…Çünkü paydaşlığımız var. Birbirlerini hiçbir menfaat – çıkar beklentisi olmadan sadece ve sadece Tanrının hoşnutluğu için sevenler, hatta bir süre sonra bu sevgi birbirini canından çok sevmeye dönüşür ki ; işte bu havariler ile Kurtarcımız arasında ki sevgidir. Yani aynısıdır. İki bin yıl önceki ilk imanlıların hali buydu. Eğer sevgimiz bu dereceye ulaşmışsa, reddedilemez olarak onlarla olan paydaşlığımız yokolmamak üzere pekişir. Herşeye kadir, herşeyi kontrol eden Tanrı bir ayette şöyle diyor; “ Gücüm güçsüzlükte tamamlanır”. Ondandır bilinçleri Mesihte olanların, Rabde kalanların güçsüzlükleri ile sevinç duymaları. Yoksa havariler şehit olurken sevinebilir miydi ? Yada Tanrı beni affetsin bu örneği verdiğim için … Havariler ve ilk hristiyanlar şehit olmadan önce inkar eder miydi ? Hangisi inkar etti kardeşlerim ? Tanrı bu dünyaya ve insanlara merhamet etsin. Rabbin hoşnut olmayacağı ne varsa, neredeyse tamamına karşı ilgi duylarlar, bazıları bu günahlara / kötülüğe taparlar, hatta normal olanın bu olduğuna inanırlar. Gerçektende Rab merhamet eylesin, özgür kılsın. Efendimiz, kurtarıcımız yücelerin yücesi İsa Mesihin adıyla, amin. Bırakalım zihnimiz, kalbimiz, ruhumuz Tanrıda ve Mesihte kalsın. Kinci olmayanlar, öfkelerinin üzerine güneş batmayanlar yani çocuklar gibi olanlar cennetin krallığında sonsuzlukta Rabbin kanatları altında olacaklar. Rabbin takdis ettiği, kutsadığı insanların hali böyledir. Başımıza gelen her kötülükte, her haksızlıkta, her seferinde “ Çok şükür Rabbimiz “ diyebiliyorsak işte o vakit Mesih bilincine ermişiz demektir. Çünkü aynısı onunda başına geldi. Hatta öyle imanlılar vardır ki bu dünyada yaşayan, adeta kendilerinin farkında değildirler. Söylemek istediğim; artık imanda ve ruhta öyle bir yere gelirler ki onların realitesi / normal olarak kabul ettiği, öyle algıladığı gerçeklik bu olduğu için olması gerekenin Mesih bilinci olduğu dışında başka birşey ne akli ne kalbi ne de davranış olarak yanlarına yaklaşmadığı için böyle imanlılar Rab ile beraberdir daha şimdiden. Tanrı bu ruh halini, böylesine bir imanı tüm inananların kalplerine – akıllarına – ruhlarına versin, amin. Şeytan heryerde kocaman bir canavar gibi ağzını açmış yutacak birini arıyor. Ama bu şeytanın / iblisin, Yüce Mesih İsa karşısında hiçbir hükmü yoktur. Biz imanlılara karşı ise denenmeler / sınanmalar harici ( eğer sabredersek ) zerre kadar etkisi olamaz. Böyle birşey mümkün değil kardeşlerim. Zorluklar insanı güçlendir, hemde ortak yönümüz artar ilk hrisitiyanlarla…Bu dünyanın kurtuluşunun tek ama tek çaresi Mesih bilincidir. Bu Tanrının varlığı ve İsa Mesihin geleceği kadar kesindir. Zaman geçmeye devam ediyor ancak diller, peygamberlikler ve bu dünya ortadan kalkacak ve geriye iman etmek – ümit etmekten öte sadece sevgi …Sonsuz sevgi kalacak. Bilgide, peygamberlikte sınırlıdır çünkü. Zamanında başı vardır ve sonu olacak. Ondandır Mesih bilincinin herşeyin ötesinde kurtuluş olduğu. Sizce sonsuzlukta yani bu denenme / sınanma sona erdiğinde herhangibir şey için ümit etmek – dua etmek – negatif herhangi bir his / düşünce olur mu ? Mümkün mü ? Ondandır imandan da umuttan da ötede adeta sonsuzluğun anlamı ” manası “ , özü misali, kalıcı olan sevgidir. Daha biz doğmadan kendimizi bile bilmiyorken O bizi sevdi ve bizim için kendini feda etti. İşte şimdi geri geleceği zamana yaklaşmış bulunuyoruz. Tanrı yardım etsin kardeşlerim, huzur ve sabretme gücü, dua etme ruhu versin. Hepimiz hep birlikteyiz bundan şüphemiz olmasın. Mesih İsa’nın adıyla, Amen. 

Baybars Işık
Sihirli yalnızlık zehir gibidir, ama aşk karanlıkta elenir. Lagün çiçeğini koklayarak devam et ki kavalcının sesini dinlemeye; " yolun sonunda o seni ulaştırsın acıyla terbiye edilmiş batık sarayın diplerinde ki ışığa ".
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Napolyon Bonaparte: Fransız İmparatorluğu’nun Yükselişi ve Düşüşü

Napolyon Bonaparte: Fransız İmparatorluğu’nun Yükselişi ve Düşüşü

Sonraki
Bilmek ve İnanmak Üzerine

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.