Eğer biri size sevgisini gösteremiyorsa bunun nedeni kendisine olan sevgisini de yeteri kadar göstermiyor oluşuna bağlıdır, sevgi dediğimiz duygu iki tarafın yükünü kaldırır – sorunları çözer, nedenleri esnekleştirir, zorluklara karşı mücadele etmek için bizi cesaretlendirir. Ülkemizdeki ve insanlarımızın genel sorunu birbirlerine olan sevgisidir, ‘sevmek zorunda değilsin ama saygı duymak zorundasın’ diye bir cümle vardır bu cümle küçüklüğümden beri beni hep çelişkiye düşürmüştür, çünkü sevgi dediğimiz şey saygıdan bile daha üstün, biz hep sevginin üzerine anlamlar yüklemiş olmalıyız ki, saygı aslında sevgi ve güvenin birleşimiyle oluşur. Sevmediğin birine saygı gösteremezsin ki kendince kendini kandırmış olursun, çünkü o kişiden sana karşı oluşan bir güvensizlik, yanlış anlaşılma var ki sen o kişiyi sevmiyorsun, bunu kendince anlam yüklemek yerine onun varlığını kabul etmek, onu özgür bırakmak sevmenin ilk adımıdır, etrafımıza baktığımızda kaç kişiyi seviyoruz, sevgi dediğimiz an hangi sevgiden bahsediyoruz? Güven bile derince sevgiden oluşur – eğer küçüklüğümüzde ailemiz bize sevgi vermeseydi, bu sevgiyi aşılamasaydı – ki bazı kişiler bunu yaşadı, annesinden veya babasından, ailesinden sevilmedi ve peki o böylelikle bu kişi de nasıl güven ve saygı oluşabilirdi? Bazen bir kişinin sizi sevmediğini kabul edip, nedenini anlamak veya öylece bırakmak ‘affetmek’tir. Ve her affediliş özgürlüktür. Onu özgür bırakmak değil, kendinizi özgür bırakmanızdan bahsediyorum. Bu yüzden kendinizi affetmelisiniz, kendinizi daha çok sevmelisiniz ve sevgi gösterebilmek için sevgiyi benimsemeniz gerekir, bir insanın sizi sevmemesi onun problemidir, sizin ondan sevgi beklemeniz, sevgi istencinde olmanız sizin probleminizdir ve emin olun bir insanın sizi sevmemesinin derininde nedenler vardır ve bu nedenler ne kadar yüzeysel ve derinsel olması, kişiye bağlıdır. Eğer bir kişiyi seviyorsanız ilk önce bu sevginin nedenine inin, sizi sevdiren nedir, ona karşı, beslediğiniz güven midir? Güvenli mi hissediyorsunuz o hayatınızdayken, yoksa beklentilere girip, birbirinizi anlamıyor musunuz, bu saygısızlık ilk önce kendinize sonra seviyorum dediğiniz kişiye olduğuna dikkat edin.
Birbirinize yalan söylemeler, birbirinize karşı hakaret etmeler, birbirinizi umursamamak, birbirinizi anlamıyor olmak – bu kişinin kendisine olan sevginin eksikliğinden kaynaklanıyor. Öz sevgi, öz değer eksikliği ise öz saygı ve öz güvensizliği getirir. Eğer özgüvenim yok diyorsanız – sizi bu özgüveni aşılayan bir sevgiyle karşı karşıya kalmadınız, kendinizi yeteri kadar sevmiyorsunuz demektir. Güne başladığınızda kendisini yalnız hissediyor olabilirsiniz, arkadaşım dedikleriniz, aileniz ve belki derinde sizi yalnız veya kimsesiz hissettiren bu duyguya iyice sarılın, kendinizi bulma yolunuzdasınız. Demek ki bazı şeyler yolunda gitmiyor ki böyle hissediyorsunuz, üzücü veya kırıcı olabilir elbette – demek ki etrafınızdaki kişiler sizin için doğru veya uyumlu değil, iyi insanlar olabilirler elbette ama eğer bu hissiyat sürekli varsa size iyi gelmiyor demektir. Bu insanlardan uzak kalmanız gerekebilir çünkü yakınlardayken bile size iyi gelmiyorken, uzakta kalmaları iyi değil midir?
Neden diye sormak bazı şeyleri sorgulamanın ilk adımıdır. Öyleyse neden diye sorun, direkt öyleyse öyleymiş demeyin, kaçmayın. Kendinizi zorlayın. Seçimlerinizi, duygularınızı, düşüncelerinizi, hislerinizi bir kağıda yazın, hayatınızdaki kişileri ve aklınızda en çok düşündüğünüz kişiyi düşünün, kendisine nasıl davranıyor? Kendisini seviyor mu, kendisini anlıyor mu eğer siz o kişinin kendinizden önce onun iyiliğini düşünüyorsanız bu elbette beslenmiş sevgidir ama bu karşılıklı olduğu anlamına gelmez, yani siz aklınızda o kişiyi kendiniz çok sevdiğiniz için kendinize olan sevginizi bırakarak o kişiyi daha çok sevmeye başladınız, bu bağlılıktır. Peki bu sırada kendiniz nerede ve hangi durumda olacaksınız? Çok seven ve çok sevilmeyi bekleyen mi? Yoksa doğal sizi rahatsız etmeyen, sizi beklentilere sürüklemeyen, böyle zamanın olduğu gibi aktığı bir ilişkiden bahsediyorum, bu ilişki sizin anlayışınız, bilinciniz ve olgunluğunuzdadır. Bu özgürlüktür.
Diğeri, sürekli kendinizi ispat etmeye çalıştığınız, sürekli kendinizi dayattığınız bir durumdur ve bu esirliktir. Siz, kendi olan değerinizi biliyorsanız elbette karşınızdaki kişi sizi kaybetmekten çekinecektir, eğer gerçekten doğru bir sevgi varsa bir ilişkide kaybeden taraf yoktur, böylelikle şüpheye yer olmamalıdır.