KURAN’A GÖRE NAMAZ NASIL KILINIR?

Fotoğraf sahibi: Harsh Bhushan Sahu (@hbs_photography on Unsplash)

KURAN’A GÖRE NAMAZ NASIL KILINIR?
Kuran’ın pek çok ayetinde namaz kılmak övülmüş ve emredilmiştir. Kuran’da namaz konusunda pek çok ayrıntı bulunmaktadır. Kuran’daki namazın anlaşılması Kuran’a dayalı İslamiyet açısından büyük bir öneme sahiptir. Bunun sebebi mezhepçi zihniyetin; “Sırf Kuran’dan dini anlarsak, namazı nasıl kılacağız? Namazı sırf Kuran’a bakarak kılamayız. Demek ki Kuran dışı kaynaklar lazım…” şeklindeki izahlarıdır. Mezhepçilerin bu soruyu soruş tarzı bile dini anlamadıklarının delilidir. Yapılması gereken, dini anlamadaki metodu belirlemek ve dini ona göre anlamak ve uygulamaktır. Dinin kaynağı belli olduktan sonra metot; dinin kaynağını önümüze alıp namazı, orucu, ahlakı ve din adına her şeyi bu kaynaktan anlamamızdır. Yani namaz da dinin kaynağından anlaşılacaktır. Dinin kaynağı, kafadaki namaz fikrine göre belirlenmeyecektir. Kuran ile namaz adına bilinenler arasında fark varsa, çözüm dinin kaynağını değiştirmek değil, namaz adına bildiklerimizi düzeltmektir. Dinin tek kaynağı olan Kuran’ı elimize aldığımızda, Kuran’ın namaz adına gerekli tüm bilgileri içerdiğini görürüz. Kuran’da en detaylı şekilde anlatılan ibadet namazdır. Fakat bu, günümüzde namaz adına anlatılan her detayın Kuran’da geçtiği manasına gelmez. Mezheplerin teferruatlaştırıcı zihniyeti her konuya olduğu gibi namaza da elini atmış ve Kuran’da, yani dinde olmayan teferruatlar namaza eklenmiştir.
NAMAZLARIN REKAT SAYILARI VE NAMAZDA OKUNAN SURE VE DUALAR NEDEN KURAN’DA EMREDİLMEMİŞTİR? 
Kuran’da namaz kılarken okunacak ayetler belirlenmemiş ve kalıplaştırılmamıştır. Dileyen Kuran’dan istediği bir ayeti okuyabileceği gibi içinden geldiği gibi dua da edebilir. Namazın vakti ile farz kılındığı ifade edilmesine rağmen rekat sayıları hakkında bir bilgi verilmemektedir. Bu da bize namaz kılarken illa bir rekat sayısına uyulmasının zorunlu olmadığını göstermektedir. Şu anki mevcut rekat düzeni müslümanlar tarafından sabitlendirilmiştir. Bu şekilde olmasında da Kuran’a göre bir sakınca bulunmamaktadır ancak sadece bu şekilde olur demek Kuran’a uygun değildir. Bir tertip gerekseydi Allah ayetlerinde bu tertibi bizlere bildirirdi. Namazda önemli olan gönülden samimi bir şekilde Allah’ın huzurunda eğilmek ve teslimiyetin ifade edilmesidir. Süresi insana bırakılmıştır. 20 rekatlık bir namaz on dakika içinde kılınabileceği gibi 2 rekatlık bir namaz da yirmi dakikada kılınabilir. Önemli olan belli sayıları tamamlamak değil, ibadetin bilincinde olmaktır. 
Bazı kimselerin en çok takıldığı konulardan biri de Kuran’da rekat sayılarının belirtilmemiş olmasıdır. Her namaz mutlaka şu rekatte kılınacak, eğer o rekat sayısında kılınmaz ise o namaz kabul olunmaz denilemez. Mesela sabah veya akşam namazını isteyen 6 veya 8 rekat kılabilir. Kimse ona “sen neden bu kadar fazla rekat kıldın, namazın kabul olmadı veya sevabı azaldı” diyemez. Eğer namaz cemaatle kılınırsa o zaman belirlenen rekat sayısına göre kılınır çünkü herkes aynı anda namaz kıldığı için öyle olur. Ancak kişi namazı yalnız kılarsa namazı istediği rekatta kılabilir. Allah buna Kuran’da şart koymamıştır. Bazı kimseler detaycı ve kuralcı olduğu için aksini düşünürler. “İllaki şu rekat olacak, başka rekat olmaz” diyebilirler. Eğer rekat sayılarına şart konulsaydı mesela Kuran’da “sabah namazını 4 rekat kılın” diye emredilseydi o zaman sabah namazı 6 veya 8 rekat kılınamazdı. Yani bir kimse namaz kılarken istese bile fazladan secde yapamazdı. Böylece secde sayıları sabitlenmiş, her namaz belli rakamlara hapsedilmiş olacaktı. Allah neden “Bana sadece şu kadar sayıda secde edin” diyerek, belli rakamlar verip secdeleri sınırlandırsın? Kendisine daha çok secde edilmesini neden istemesin? 
Rekatların sayısının günümüzdeki namazlara göre ayrı sayılarda olması, “namaz kaç rekat istenirse o kadar kılınır, isteyen iki, isteyen dört, isteyen daha fazla rekat kılar” şeklinde de anlaşılabilir. Sahabeler, hatta Nebimiz Muhammed namazlarda bir düzen olsun diye kıyam, rüku, secde şu kadar olsun şeklinde bir düzenle namaz kılmış olabilirler. Namazlarda şaşırılmamasını sağlayan, toplu ibadetlerde kolaylık getiren bu tip uygulamalar yapılmış olabilir. Ayrıca Nebimiz Muhammed ve diğer nebiler rekatları aynı veya farklı sayılarda kılmış olabilir. 
Ayetlerde kıyam, rüku ve secde hareketleri sıralanmaktadır. Ancak bunları yaparken ne kadar sıklıkla ve arayla yapılacakları ifade edilmez. Bu, namaz kılan kişinin tercihine bırakılmış bir durumdur. Kıyamda duruyorken dilediğiniz kadar sure ve dua okuyabilir, eğildiğinizde ve secde ettiğinizde de yine içinizden geldiği gibi Allah’ı anabilir ve dua edebilirsiniz. 
Namazın uzunluğu, rükuda ve secdede ne söyleneceği Kuran’da geçmez. Hadislerde de namazın uzun mu, kısa mı olduğu, rükuda, secdede ne söylenmesi gerektiği bulunmaz. Nebimiz Muhammed hem çok uzun hem de çok kısa namaz kıldığına; uzun rüku, uzun secde ettiğine dair de birçok hadis vardır. Rükularda üç “Subhane rabbiyel azim”, secdelerde üç “Subhane rabbiyel ala” ifadelerini okumak zorunlu değildir. İsteyen bu ifadeleri üçten fazla okuyabilir veya bunların yerine başka tesbih ifadelerini istediği sayıda zikredebilir. Rükuda ve secdede belirli ifadeleri söylememizin gerekip gerekmediği, namazın süresinin kişinin şahsi görüşüne bırakıldığı, Kuran’dan anlaşılacağı gibi insanlara serbest bırakılmıştır.
Namaza başlarken elleri kaldırıp namaza başladığını göstermek, namaz bitince sağa, sola selam vererek namazın bittiğini göstermek gibi uygulamalar da böyledir. Bu uygulamalar belli amaçlara yönelik yapılabilir. Kuran’da bu uygulamaları yasaklayıcı bir ifade yoktur. Fakat Kuran’da geçmeyen bu tür uygulamaları farzlaştırmak doğru değildir. Allah bu uygulamaları şart koşmuş olsaydı namazların rekat sayılarını ve namazdaki diğer ayrıntıları Kuran’da belirtirdi.
“Kuran’da geçmeyen hususların belli bir şekilde yapılması yanlıştır. Bunlar yapılırsa namaz olmaz” diye anlamamalıyız. Örneğin namazda illaki Fatiha Suresi’ni okumak farz değildir. Fakat Kuran’ın ilk suresi olan Fatiha’yı, Kuran’ın bu bölümünü namazda okumak tabii ki güzeldir. Namazda otururken Ettehiyyatü, Allahümme salli ve Allahümme barik dualarını okumak da şart değildir. Kaldıki bunlar hatalıdır. Çünkü Allah’ın bir ve tek anılması gerekmektedir. Halbuki oturunca Nebimiz Muhammed ve Nebimiz İbrahim anılmaktadır. Ettehiyatüyü, Allahümme Salli ve Allahümme Barik dualarını Nebimiz Muhammed hiç okumamıştır. Bunlarla ilgili tüm rivayetler uydurmadır. Sahih olsaydılar hem Nebimiz Muhammed 3. kişi konumunda olmazdı hemde Şaffiler ile Hanefilerde farklı olmazdı. Kuran’da geçmeyen bir mecburiyetin farzlaştırılması yanlıştır. Yukarıdaki örneğimizi düşünürsek yanlış olan Fatiha Suresi’ni okumak değil, Fatiha Suresi’nin her ayağa kalkışta okunmasının farz olduğunu söylemektir. 
Bir hadiste “Beni namazı nasıl kılarken gördüyseniz siz de öyle kılınız” (Buhârî, Ezan, 18) buyurulmuştur. Bu hadis delil gösterilerek Kuran’da namazın nasıl kılınacağının yazmadığı söylenemez. 
Namazda ayaktayken iki ayak mesafesinin ne kadar ve ellerimizin nasıl olacağı, secdedeyken iki elimizin nasıl olacağı ve burnumuzun yere temas edip edip etmeyeceği, yere otururken nasıl oturacağımız gibi teferruatların Kuran’da yazmasını bekleyemeyiz. Namaz günümüze kadar topluca pratik uygulamayla gelmiş bir ibadettir. Namaz  Adem’den beri uygulanan ve bilinen bir ibadettir. Namaz ilk insandan beri vardır. Buna rağmen Kuran namazı anlatırken kıyamdan, rükudan, secdeden bahseder. Kuran namazın kılınış şeklini bu şekilde anlatır. Gerekli olan detayları bildirir. Bildirmedikleri ise serbest bırakılmıştır. Allah’ın kitabı eksik ve yeterince açıklanmamış görülemez. Kuran din adına yeterli ve açıklayıcıdır. Bildirilmeyen konular eksik bırakıldı diye düşünmemeliyiz.
Bazı kimseler Kuran’dan çok detay bekler ve bu kimseler istedikleri detayları Kuran’da bulamadığında Kuran’ın o konuları eksik bıraktığını düşünürler. Halbuki Allah ayette Kuran’ın açıklayıcı olduğunu bildirmiştir:
Kovulmuş Şeytandan Rabbime Sığınırım
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
Allah’tan başka bir hakem mi arayayım? Oysa O, size kitabı AÇIKLANMIŞ OLARAK indirmiştir… (En’am Suresi, 114)
Kuran’ın din adına yeterli bir kitap olmadığını ve hadisler olmadan Kuran’ın anlaşılamayacağını iddia edenlerin en çok savunduğu görüşlerden biri de Kuran’da namazın nasıl kılınacağının yazmadığını söylemeleridir. Bu kimseler her gün kılınan namazlarda olduğu gibi “Cenaze namazının ve cuma namazının nasıl kılınacağı Kuran’da yazmıyor. Demek ki Kuran din adına yeterli değil” diyerek kendi inançlarına dayanak oluşturmaya çalışmışlardır. Allah’ın Kuran’da emrettiği cuma günü kılınan namaz için bir detay beklemekte anlamsızdır. Çünkü Kuran’da cuma namazına özel, her gün kılınan namazlarda olduğu gibi rekat sayısı belirtilmemiş ve zorunlu kılınmamıştır. Cuma namazı cemaatle kılındığı için belirlenen rekat sayısına göre kılınmaktadır. Fakat cenaze namazı yoktur. Cenaze duası vardır. Bu duada günümüzde kılınan cenaze namazı gibi değildir. Günümüzde kılınan cenaze namazına dikkat edin çok hatalı olduğunu fark edeceksiniz cenaze namazını kılanların ayin yapanlardan farkı yoktur. Namazın Kuran’da nasıl kılınacağını yazmadığını savunanlar her namazın kendine ait rekat sayısına göre kılınması gerektiğini, namazda okunacak şeylerin sadece belirlenmiş sure ve dualardan oluştuğunu, Allah’ın rekat sayılarını ve namazda okunacak şeyleri Kuran’da bildirmeyerek bu konuyu Kuran’da eksik bıraktığını düşünerek yanılmaktadır. Namazın rekatları ve namazda okunacak şeylerin Kuran’da yazmaması Allah’ın bunları Kuran’da eksik bırakmasından değil, bunları şart koşmamış olmasından dolayı bildirilmemiştir. Eğer rekatlar ve namazda okunacak olanlar şart olsaydı Allah bunu ayetlerle bildirirdi. Bunların Kuran’da bildirilmemesi birçok insanı yanılgıya düşürmüş ve namazın nasıl kılınacağı Kuran’da yazmıyor söylemleri ortaya çıkmıştır. Kuran’da bildirilen kıyam, rüku ve secde ifadeleri namazın nasıl kılınacağını göstermektedir. Bunun dışında Kuran’da abdestin nasıl alınacağı, namazın vakitleri, kıble, namazdaki ses tonu, namazda Allah’ın zikredilmesi, namazın huşu içinde kılınması ve savaş durumunda namazın kısaltılabileceği açıklanmıştır. Yani namazla ilgili temel konular ayetlerde bildirilmiştir. O nedenle namazdaki rekat sayılarının ve namazdaki okunacak şeylerin Kuran’da bildirilmemesinden dolayı “Kuran’da namazın nasıl kılınacağı yazmıyor” denilemez. Rekatlar ve namazda okunacak şeyler insanlara serbest bırakılmıştır. Eğer namazlar cemaatle kılınırsa o zaman namaz, belirlenen rekat sayılarına göre kılınır. Ancak kişi namazı yalnız kılarsa rekat konusunda serbesttir ve namazı istediği rekatta kılabilir. Allah Kuran’da her namaz için “şu kadar sayıda secde edilmesi gerekiyor, ayaktayken ve otururken şunların okunması gerekiyor” diye şart koşmaz. Çünkü namazda önemli olan Allah’a yakınlaşmak, Allah’ı yüceltmek ve Allah’a gönülden boyun eğmektir. Bunlarda belli rekat sayısına ve belli sure ve dualara bağlı yapılmak zorunda değildir.

Rıdvan Kaya
İlahiyat, elektrik, ziraat mühendisliği, ağız ve diş sağlığı okudum.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
İKAMETÜS SALAT NAMAZ DEMEKTİR
Sonraki
Özgür Ruhun Çatışmaları

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.