Kızgınım Bir İhtimal Kalışımıza

Kaynak belirtilmedi

Farklı bir haldeyim, kendimin hiç bilmediğim yönlerini öğreniyorum son günlerde, eskiye nazaran biraz daha öfke, biraz daha hayal kırıklığı, bunla ters orantıda artan bir beklenti, tabi ki sadece kendime karşın, insanlardan, gönül meselelerinden, el etek çekmişim artık, kimsenin heyecanına kanacak saflığım kalmamış, herkes birbirlerinin kopyası gibi geliyor, aşk onu biraz bile kafaya takınca zor iş oluyor sahiden, uzun bir süre boyunca birine ait hissedebilme, sevgiliyle gelecek hayalleri kurmak falan ütopik, zamanında bana sıradan gelen duygulara artık o kadar uzağım ki hatayı kendimde aramaya kendi kendimin canını okumaya çoktan başladım.

En çok da yazık olan bir ihtimal var, ondan dolayı kızgınım.

Geçmişin izleri peşimi bırakmaya pek niyetli değil, geçmişimden tamamıyla arınmam söz konusu dahil olamıyor hiç şüphesiz, nereye baksam bir hatıra karesi, nerede dursam aklıma gelen düşünceler silsilesi, en çokta o kişiye kızgınım bu hayatta, yaşanmasına izin vermediği o hikayenin en güzeli olacağını bildiğim o kişiye, ben kin tutmam, silmektir tercihim, yok saymak, hiç bilmemişim, hiç görmemişim gibi yok saymak, ötelemek isterim canımı yakanı, böyle çaktırmadan da değil he, bayağı göstere göstere ötelemek. Uzak tutmak ve olumsuzluklardan yaşamadan kurtulmak, kesinlikle en güzeli diye düşünürüm.

Bu da böyle bir hikâye işte, kızgınım, çünkü uzaklaştırdım onu, ama buna rağmen anılara çarpmadan geçemiyorum Mavi Grinin de dediği gibi, gerçi öyle pek tanıdığım da söylenemez kendisini, birkaç kez görüştük hepsi bundan ibaretti, ayların yılların yaratamadığı etkiyi bana birkaç günde nasıl verdi ah!

Keşke anlayabilsem, kartlarını o kadar kapalı ama göstere göstere oynadı ki gelişi ta Fizan’dan bile belliydi. Bilinmesine rağmen susulan bir platoniklikti bizimkisi, iki tarafın da deliler gibi istediği ama cesaret edemediği, çaresizliğin en büyük resmi, fırçayı elime tutuşturan kişi yüzünden çizildi.

Tamam evet, uzaklaştım der ve kendini avutur insan, artık çok daha farklıdır her şey, vakit geçmiştir, anılar silikleşmiş, güzel günler mazide kalıvermiştir. Yersen tabi.

“Oh be!” dersin, nihayet sona erdi bu toksik süreç, nihayet unutmaya başlayacağım yüzünü, kokunu, gözlerini, sesini, seni. Her bir zerreni, zaten sen bana seni unutmaktan başka ne seçenek bıraktın ki?

En başından belliydi sonunun kırıklar ile biteceği, tek istediğim biraz samimiyetindi halbuki.

Senden öte köy yok diye ağlamak zorunda kalmamak, dünün dünde kaldığı bugününse geçici olduğu şu dünya hayatında yarına yalnızca seninle birlikte umut beslemek istedim, bak biliyor musun?

Bir gece yarısı dank etti kafama, o gece yarısı silmeye başladım seni, senelerdir silemediğim seni o gece yarısı bitirmeyi istedim, tanımamış olmayı, gözlerine hiç bakmamış, sesini duymamış saydım kendimi, neden gördüm ki seni?

Neden çıktın karşıma?

Neydi suçumuz da imkânsız kaldık birbirimize?

O kadar da şansımız vardı değil mi, her seferinde bir ben bir sen geliyorduk, bekliyorduk, istiyorduk da son bir kaygı itiyordu kendisine boyun eğmek istemesek de.

Özetle uzaklaştık işte birbirimizden, son darbeyi indiren ise ben, kolay oldu sanma ki sanmazsın sen biliyorum, böyle olması gerekti sadece.

Yine de aklımda tek bir düşünce “En azından bir deneseydik?” mutluluk dediğimiz şey de zaten bir ihtimalin en güzel hali değil miydi?

Kim bilir belki o ihtimal, bize de denk gelirdi.

 

 

 

Selam Ben Emirhan
Yolunun daha henüz çok çok başında olduğunun farkında olan az insan var hayatta, henüz bir başarı elde edemeden kendini alim sanan çakma filozoflar var, insan, nankör ve kibirli olmasıyla tanınır, ben ise halktan biri, ülkedeki milyonlarca gençten yalnızca bir tanesiyim, Selam, ben Emirhan.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
POPÜLER KÜLTÜR HAKKINDA
Sonraki
AAAAAAHHHHHHH BELİNDA

AAAAAAHHHHHHH BELİNDA

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.