Burası çok kasvetli..

Kaynak belirtilmedi

 

“Gök yere düştü, sıyrıldı sıtkı. Fena fena, pek hem aşk, hem lanet. Her an devam hep bela ve zahmet…” Gittikçe uzaklaşan ve boğuklaşan bir şarkı çalıyor beynimde. Sözleri karışıyor, durmadan tekrarlıyor. Sürekli ama sürekli çalmaya devam ediyor. Düşüncelerimle dahada bulanıklaşıyor. Sanki bende bâki, hiç bitmeyecekmiş gibi..

 

 

Neresinden tutsam elimde kalıyor. Neyi tuttuğumu, neyi tutmam gerektiğini bilmeden. Şuan tamda olmak istemediğim benliğimleyim. Bir ileri iki geri atıyor sanki kalbim. Kendi nefesinde boğulur mu insan? Bunlarla eş zamanlı şekilde hala bir yerlerde pozitif bakabilen bir yanım, buranın belki de herşeyin değişeceği yer olduğunu söylüyor. Biliyorum, bazı dönüm noktaları gürültülü ve sesli yaşanmaz. Geldiğim nokta, tüm bu yaşananların neticesinde dönüştüğüm hal. İçime döndüm yine, çünkü şuan herşey çok zor ve büyük bir uğultuyla üstüme gelmeye devam ediyor, artarak, çoğalarak, parçalara ayrılarak.. İçinde olmaktan ebedi hoşnutsuz olduğum dört duvar, kapalı kapının ardından gelen ufak fakat beni çok rahatsız eden tıkırtılar. Oturduğum ahşap ne kadar da sert! Sanki yumuşak bir yerde otursam kendime iyilik yapacakmışım gibi. Sıkıştım, kendimi buraya bu hiç olmasa da olurmuş olan köşeye sıkıştırdım. Sığamadım hiç bir yere.. Balkonun kapısı ne kadar uzak, oysa ayağa kalksam oradayım. Kendimi cezalandırıyorum yine. Yine oldu işte, yine kendimi sevmemem için onlarca neden üretiyorum. Hataların kendimde olduğuna o kadar inandırıyorumki kendimi… Benim dışımda herşey pirüpak. Kör olmuş gözlerim, hep kendimi suçlamama sebep oluyor. Bir yanım çırpınıyor ‘çıkmalısın buradan, hemen’. Kendime geliyorum sakince. Şarkının sesi yok, balkonun kapısı hala kapalı ama nefes alabiliyorum. Düşüncelerim hizaya diziliyor. Çıldırmadan burada olduğumun farkına varıyorum. Başlıyorum kendime öğütler vermeye.

  

 

Herşeyin başladığı yere gidiyor ruhum. Gösteriyor bana tek tek… Aklım ve kalbim şuan olması gereken yerde. Anlamaya, algılamaya başlıyorum. Silüetler halinde gözümün önünden geçiyor herkes. İmalı konuşmalar siliniyor bir bir beynimden, şimdi tertemiz. Yaptığım hatalar çıkıyor karşıma sırayla. Görüyorum, hepsini. Tekrar tekrar yaptığım hataları. Silkeleniyorum yavaşça, çünkü ayağa kalkmalıyım. Birşey tutuyor beni. Burası benim defalarca geldiğim yer, ezbere biliyorum sonrasını da. Bu sefer olmaz diyorum. Binbir hevesle başladığım herşeyin hüsranla sonuçlanması geliyor yine aklıma. Kendimle başa çıkamıyorum. Debelenip duruyorum olduğum yerde. Anladım, şimdi anlıyorum.. Bunu kendime ben yapıyorum.

 

Kalkıyorum olduğum yerden, tüm gücümle açıyorum kapıyı.. Nereye, kimlere açıldığını yine unutarak.

 

Defalarca böyle devam ediyor. Tenceredeki soğuk suyun içinde keyfini süren kurbağaya ne kadar da benziyor devamı. Haşlanacağını oda bilmiyordu. Sonrası yazılmadı, uzun bir süre. 

Bazı şeyler yazılmamalı, bazı yazılar yarım kalmalı…

 

Ocak, 2020

Herşeyin sonunda çok güzel şeyler de yaşandı.

Şarkı Zeynep Bastık-Felaket

Fotoğraf bana ait

 

Serap Kapdan
Herşey olabilecekken, hiçbir şey olamamış bir öykü. Arzlar taleplerini karşılamayınca yarım kalan bir iktisatçı.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Yalın, Yalnız, Yalnızlık..
Sonraki
Karmaşık Görünen Karma Yasası

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.