Zafer meydanın da
LCW mağazası vardı.
Arkasına düşüyordu evimiz.
Evimiz diyorum 2 öğrenci arkadaşımla üniversite okuyorduk.
İstanbul’un istiklal caddesiydi,
zafer meydanı.
Evden çıkıyorum,
montumda ‘Aiwa’ volkmen var.
basıyorum.
Kaset sarmaya başlıyordu.
“Bekle kar altında kalan buğday tanesi,
yine onun sularıyla yeşereceksin.”
Düşmeden yürümek için
Dikkat ediyorum.
Kibritin önüne geldim.
Sol tarafım meydana uzanıyor,
merama doğru.
Meydanın solunda da sıralı dizilmiş
çam ağaçları var.
Eğitim bölümü öğrencilerinin istikameti burası.
Sağ tarafım Mevlana ve Alaattin’e gidiyor.
Tam ortasında duruyorum.
Zafer tranmay durağına yürüyorum.
Önü kalabalık,
‘Len bir günde sakin olsun.’
Soğuktan üşüyen
öğrenciler bekliyor.
Yer bembeyaz,
hava da grilik var.
Ellerimi cebimde tutmayı,
buz üzerinde yürümeyi
burda öğrendim.
Tramvay deyince.
İstanbul’dakilere havalı geliyordu.
İçinde sesli durak anonsunu.
gelinen durağı gösteren,
tavanda asılı duran,
ekranları
hayal ediyorlardı.
Hiçbiri yoktu halbuki.
Belediyenin bütçesi inkişaf* göstermemişti.
Eskiydi,
II. Dünya savaşından kalmıştı bunlar.
Konuşsa neler anlatırdı belki.
Arıza yaptığından mütevellit,
vatmanlarda artık tamirci olmuştu.
Kaç kere tamir ettiğine şahit olmuştum.
Tramvay kampüsten gelir
zafer meydanın dan daire çizerek
durmadan geri dönerdi.
Önce zil sesi geliyordu.
Sonra hızlı şekilde
durağa yerleşiyordu hazirun. **
İtiş kakış
Hoop
Biniyorum.
Tekli koltuk arıyorum.
Tüüh hepsi kapılmış.
Kampüse kadar ayaktayız desene.
İşte yine başlıyorduk.
yuvarlak yaparak Alaattin, Kunduracılar,
Aydınlık evler, Otogar diye
yolculuğumuz biteviye*** olacaktı.
İçerisi tamamı öğrenciydi.
Okumak için uzaklardan gelen
şehrin misafirleriydi.
Kar yağsa bile
Topuklu ayakkabıdan
vazgeçmeyenler vardı.
Masanın üzerine araba anahtarı,
cüzdan, telefon
bırakanlar olduğu gibi
Olsun benim de kusurum
Sınıfta arka sıranın
müdavimi olmaktı.
Ellerinde A4 fotokopi kağıtları.
Ders çalışıyorlar,
İçerisi vizeler haftasını yaşıyordu.
Harıl harıl notlar inceleniyordu.
Eminim
” Herkes gece çalışırım deyip
neyse sabah erken kalkarım dan sonra
tranway da durumu kurtarmaya çalışmıyordur.”
Diye düşünüyorum.
İtina ile son rötuşlar yapılıyordu.
Pencerenin öbür tarafında
beyaz örtü vardı.
Arabaların üstünde,
Kapalı çöp konteynerının üzerinde,
Ağaç kollarının ucunda
toplanmıştı.
Kaçak kat çıkılmıştı.
Ha düştü düşecekti.
Kar taneleri uçuşuyordu.
Pusulası aşktı.
Yaratıcı, romantizmi bu.
Tafsilata gerek yoktu.
Kulaklarım da sezen vardı.
“Başka sevgiler de teselli bulunca
İşte biz o gün düşüneceğiz.”
Diyordu.
Bembeyaz şehrin içinde
yüksek rakımlı kampüse,
rayların üzerindeki buzu hissederek,
dumanlar çıkararak gidiyorduk
Konya 2000
* gelişme
** bir yerde o anda bulunanlar
* sürekli olarak, tekdüze
** ayrıntılı açıklama