KAPILAR ARKASINDA OLUP BİTENLER

Fotoğraf sahibi: Harrison Haines (@Harrison Haines on Pexels)

                                                               
      

 

        Her kapının her pencerenin arkasında farklı bir yaşam. Önceden düşündükçe korkunç geliyordu bu düşünce, beynim algılamak istemiyordu. Sadece kendi yaşadıklarımı görüyorum bu kadar olamaz hayat bundan ibaret değil diye düşünürdüm. Herkesin ne yaşadığını merak eder o kapıların arkasında neyin var olduğunu bilmek isterdim. Bunun için tabi ki kapı dinlemedim ama dinlemeli miydim acaba. Her eve kamera koyulduğunu hayal ederdim. Bizim evin her köşesinde bir kameranın var olduğunu ve hareketlerime son derece dikkat etmem gerektiğini düşünürdüm. Ama en önemlisi diğer evlerdeki kameralara ulaşmak isterdim. Sadece benim hayatımın bu kadar zor, bu kadar üzücü, bu kadar mutlu, eğlenceli, güzel olmadığını bilmek isterdim. Camdan saatlerce bakar diğer evlerin içini görmek isterdim ama akşam olup evlerde bulunan ışıklar yanmaya başlayınca kalın perdeler çekilir sabah ise ışık olmadığı için evlerin içerisi görülmezdi.  Anlayacağınız hiçbir zaman o evlerin içini göremedim. 


       Ben bir mahallede büyüdüm. Biz bir mahallede büyüdük. 20 30 belki de daha fazla çocuktan oluşan bir mahalle çok fazla arkadaşım oldu hepimiz farklı çok şey yaşadık ama bir ortak noktamız vardı: Mahallemiz. Mahallemiz sıcacıktı, birlikti, düzenliydi, huzurluydu. Mahallemiz kocamandı. Birbirimize o kadar çok şey öğrettik ki en önemlisi ise birliği. Ama bütün yaşananlar benim merakımı gidermiyordu. O evlerin içerisini merak ediyordum çünkü diye devam ettireceğim bir cümlem yok. O evleri merak ediyordum ama ulaşamadım bu sapıklık vs. değil tabi ki. Bu sadece merak.  


       O evlerde çok şey yaşanıyordu, bizim evde de yaşanıyordu hiçbirimiz tamamen birbirimizin ne yaşadığını bilmiyorduk. Bir gün uyandığımda en sevdiğim komşu amcamı trafik kazasında kaybettim. Bir gün uyandığımda diğer komşumuza haciz gelmişti. Bir gün uyandığımda diğer komşu amcam kanser olmuştu. Bir gün uyandığımda babam az kalsın sakat kalıyordu. Herkes içten içe eriyordu her gün biraz daha yaşlanıyorduk. Ama ben hala o evlerde ne olduğunu tam olarak bilmiyordum. Ve tam olarak bilemeden uzaklaştık o mahalleden. Daha farklı mahalleler tanıdım daha farklı insanlar ama kimse onların yerini tutmadı. Diğer kapılar arkasından da sesler geldi. Sadece duymakla yetindim. Bir gün kavgalar edildi. Bir gün iftiralar atıldı. Bir gün ilk aşkımı buldum. Onu biraz daha fazla görmek için neler yaptım neler. Daha sonra bu mahalleden de uzaklaştık. En sessiz mahalleye ulaştık. Herkesin sadece ama sadece kendi evinde olduğu kafasını camdan çıkarmadığı bir mahalleye. Ben bu mahallede babamı kaybettim. Ben bu mahallede hayatımın yarısını kaybettim. Bu zamana kadar yaşadığım hayatın hayat olmadığını yeni bir hayata başlamam gerektiğini bunun zorunluğu olduğunu öğrendim. Yeni bir hayat öğrenmeliydim onsuz, babamsız bir hayat. Öğrendim, öğreniyorum, öğreneceğim.  


        Kimsenin kafasını çıkarmadığı bu mahallede geçen hafta bir teyzemi kaybettim. Tanımadığım teyzemi ve beni tanımayan bir teyzemi. Yaşamak için balkon kapısına ulaşmaya çalışan bir teyzemi. Kimse sesini duymadı herkesin deve kuşunun kafasını toprağa gömdüğü gibi eve gömülen o kafalar sadece merak için camdan dışarı çıktı. Neden, nasıl, kim, ne zaman vefat etti diye. Kaybettim. Babamı, hiç tanımadığım teyzemi, merakımı, insanlığımı kaybettim. Biz insanlığımızı kaybettik.  


        Peki her evde ne olduğunu bilsek yardım eder miyiz gerçekten. Herkesin yardımına koşar mıyız? Ne olursa olsun başımızı çevirmeden yanlarında olur muyuz yardıma ihtiyaç duyan insanların. Sadece yardım için değil mutluluğunu, hüznünü, öfkesini paylaşmak isteyen insanların yanında olur muyuz ? Yoksa başka amaçlar, gereksiz istekler için mi kullanırız bunu da.
 

Deniz Feneri
Önceki
KADINLARIN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ
Sonraki
Copy.ai: Pazarlama Kampanyalarınızı Optimize Etmenin En Kolay Yolu!

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.