GEÇMİŞ GİBİ BENDEN:
İçimi kıpır kıpır yapan kimse yok gibi geliyor artık, bazı hislere, gözümden ışık saçtıran duygulara, uğruna her şeyi yapabileceğim insanlara, veda etmişim de yolumda yalnızca kendimi görmek istiyor gibiyim, benden geçmiş bazı hislerle sonsuza kadar vedalaşmış, şiirleri ağaçlara, denizlere, gökyüzüne armağan etmeye başlamışım. İnsanlardan elimi eteğimi çekmiş, sıfırdan bir başlangıca geldiğimde dahi kendimle yapayalnız kalmayı seçmişim.
Ne çok şey yapmışım değil mi geçmiş zamanda? Saf sevgiyle güvenin aynı anda yazılamadığı günümüz aşklarından medet ummayı bırakmam, mantıklı bir hareketmiş.
Geçmişte sevmeyi defalarca denemiş ve yer yer başarılı olmuşum, şu an ise sevmek, ilişki yaşamak, bana pek heyecan verici gelemiyor ne yazık.
Hatayı karşı taraflarda aradığım uzun bir zaman diliminin ardından nihayet aynaya bakma kararı almam, belki de şu anımı yalnız yaşama sebebim olacak olsa da gelecekte beni nihai bir aşk hikayesinin iki kahramanından birisi yapacak, kim bilebilir, denk gelişlerin devamında yaşanılan onlarca hikâyenin sona erdiğini bilenler, evet, onlar bunu da bilebilir.
Yorucu ama yıpratıcı bir süreç yaşamış, devamındaysa kendimi yerden kaldırsam da sıfırdan yeni bir başlangıç yapmaya çekinir olmuşum, kendime verdiğim nasihatlere sadık kalamayıp, kalbimde birden fazla insanı var etmeye doğru yönelmişim, sonra bir şeyler olmuş, hepsinden soğumuşum. Cidden, ben kendimle ne çok çakışmışım böyle!
Attığım adımlara takılı kalmaya başlamış, yeniliğe kendimi tümüyle kapamış, nasıl desem, daha bu yaşta hayatımın pembesine kırmızısına, arzu uyandıran renklerine veda etmişim.
Diyorum, diyorum da sonra oturup gülüyorum “Ne yaştasın da ne yaşadın da böyle soğudun ki sanki” Kendimi avutmaya çalışıyorum yani anlayacağınız, henüz bir şey yaşamadığıma kendimi ikna etmeye, yolun henüz çok başında olduğuma kendimi inandırmaya çalışıyorum gereksizce.
Kabullenmeyi beceremiyorum bazı şeyleri, bu kadar içsel yazmamalıyım mesela ben, bilmemeli kimsecikler içimi, neler geçtiğini, neler olduğunu, neler olacağını hatta. Bana kalmalı bazı şeyler ve soru sorulmamalı, ben benimle kalmalıyım çukurdan da kendi kendime çıkmalıyım, insanlar şayet farkına varırlarsa, düştüğüm yerden beni yalanlarla çıkarmaya çalışabilirler, onca zaman geçmiş üstünden, buna tekrar müsaade edemem.
Kendime yeteri kadar iyi davranmıyorum, hayatımdaki en ufak ayrıntıyı dahi kendimin önüne koyup, önce onu mutluluğa ulaştırmaya çalışıyorum, kendimden geçip bazı kavramlara ve insanlara fazla değer veriyorum, böyle olmamalı, fedakârlık tadında iyi ve kalpten, yoksa yanan can bizzat benimki olacak, çoğu hikayemin sonunda olduğu gibi.
KABULLENMELİSİN:
Yenilenme süreci acıtır, bitirir, canını yakar insanın, çünkü köküne kadar gerçektir, kaçtığı her neyse veyahut nelerse, onlarla yüzleştirir, tek tek devirmesini ister, bekler, emreder hatta.
İnsan o süreçte bir bebeğe döner, yolun en başına, geçmişini karşısına alacaksa şayet sıfırdan başlamak kadar doğal ne olabilir ki?
Çocukluk zorbalıkları, eski sağlık sorunları, ömrünün başlangıcının geçtiği, yarım bıraktıkları ya da tamamladıktan sonra onda oluşan izler neticesinde sürekli ziyaret etme, bir göz atma ihtiyacı duyduğu yerler bulunur, gider arada o yerlere, şöyle uzun uzadıya bir bakar, bank falan varsa geçer oturur, derin bir nefes alır arkasına yaslanır, yanı hemen doluverir tam o anda, geçmişi, gelmiştir, birlikte başlarlar iki lafın belini kırmaya, saatler sürer bu içsel serzeniş ve geçmişi yâd ediş.
Kalkınca attığı o son bakıştaysa işte o zaman fark eder, evet, bazı duygular, kendisinde son bulmuştur artık, geçmişi zira şimdinin midesine, bir hançer saplamış, kanlar içinde bırakmıştır onu, bütün duygularını karşısına aldığında anlamıştır insan, onu yaralayan yine ondan başkası değildir, bıçağı katile vermeyi geçtim, bizzat katilin kendisi yine kendisinden başkası değildir.
Yoksa gelişi güzel bir psikopatın açabileceği türden yara izi değildir o, içtendir, nereye saplanacağı ve ne kadar kan akıtacağıysa çok önceden bellidir.
Banka veda ederken günümüz, geçmiş orada, halen daha elinde bıçakla, ne yaptığını mı sorguluyor acaba?
E iş işten geçti ama. Şimdi orada düşünsen ne fayda.
Çocukluğunla başladın konuşmaya, gençliğinin boşa gittiğini hissettiğin anda belirmedi mi o hançer elinde? Pis pis sırıtarak saplamamış gibi konuşma lütfen!
Kendini yaralamayı en çok sen istedin. Başardın, iyi bak, yürürken ardında dökülen kan izlerine, onlarda bir çocuğun bir daha aklına getirmeyeceği kadar güzel ama yaralı delikanlıya yasaklanmış hayaller saklı!
Rengi mi? Ov elbette ki Kırmızı!
İyi yanından bakalım, toparlanman biraz zaman alacak ama artık farkındasın ya bazı şeylerin, ne mutlu sana, git de pansuman yaptır yarana, evinde dinlen bir süre hatta, kendinle baş başa kal çok sevdiğin gibi, senden geçmiş gitmiş duyguları tekrar sana geri kazandıracak biri karşına çıkana kadar sevme kimseyi bir daha.
Çünkü sen de biliyorsun, vaktinden önce sevdiğin sürecin sonunda yine kendini yalnız bırakmaya devam edeceksin hayatta.