Klasikleşmiş zengin kız fakir oğlan konusunun anlatıldığı film aslında 1994 yılında Nicholas Sparks tarafından gerçek hayat hikayesinden esinlenilerek yazılmış bir romandır. Yayınlandığı 1996 senesinde New York Times Bestseller listesinde yer almıştır. Roman Nicholas Sparks’ın vermiş olduğu bir röpörtajda söylediği üzere eşinin büyükanne ve büyük babasının hayat hikayesinden esinlenerek yazılmıştır. Bir yılı aşkın bir süre en çok satanlar listesinde yerini alan roman 2004 yılında başrollerini Ryan Gosling ve Rachel McAdams’ın paylaştığı film ile karşımıza çıkmıştır. 1940’lı yıllarda, 2. Dünya Savaşı döneminde yaşanan aşk, özlem,ayrılık ve dramın ön plana çıktığı filmde kullanılan kıyafetler, mekanlar ve danslar filmin anlatıldığı yıla uygun olarak tasarlanmış olup dönemin özelliklerini yansıtmaktadır. Aşk ve dram yüklü The Notebook filmi izleyicisinden tam not almış ve seyircileri gözyaşlarına engel olamamıştır.
“PEKİ FİLM NE ANLATIYOR?” DİYE SORACAK OLURSAK
Film ana karakter olan Noah’ın hafızasını kaybetmiş olan eşi Allen’e yaşadıklarını anlatmasıyla huzurevinde başlar.
Allen yaz tatili döneminde Noah’ın kendisini beğenip tanışma isteğini geri çevirir. Ancak Noah’ın istekli ve cesur halleri karşısında ona daha fazla karşı koyamaz ve bir kız arkadaşı ile sevgilisinin aracılık etmesiyle sevgili olurlar. Önlerinde geçirecekleri koca bir yaz vardır ve doyasıya gezip eğlenerek aşklarını yaşarlar. Aşkın en doruklarında yaşandığı bir akşam Noah Allie’ye hayalindeki evi yapmak istediğini anlatır, Allie’de bu hayale ortak olur.
Bir gün Allie’nin bu heyecanlı halleri babasının dikkatini çeker ve onu bu kadar heyecanlandıran aşkıyla babası tanışmak üzere Noah’ı eve davet eder. Bir kereste fabrikasında işçi olarak çalışan Noah ve düşük kazancı Allen’in ailesi tarafından pek hoş karşılanmaz. Ailesi Allen için bunun sadece bir yaz aşkı olduğunu düşündüğünden duruma müdahele etmez. Yaz biter ve okul dönemi gelip çattığında Allie eğitim için New York’a gitmek zorundadır. Allie taşınmadan bir gün önce Noah ile şiddetli bir kavga eder ve ertesi gün onu göremeden gitmek zorunda kalır. Noah Allie’nin arkasından 1 yıl boyunca ona mektup gönderir ancak bu aşkın sürmesini istemeyen annesi Allie’ye gelen mektupları saklar. Aradan yıllar geçer Noah her şeyi geride bırakır. 2. Dünya Savaşı çıkar ve askere gitmek zorunda kalır. Aynı zamanda Allie üniversitede gönüllü hemşirelik yaparken savaşta yaralanan bir subay olan Lon ile tanışıp aşık olur. Süreç ilerler ve Allie ve Lon nişanlanır.Noah ise askerden döndüğünde babası oturdukları evi satmıştır kendisininde askerden aldığı tazminatla hayalindeki o evi yapar. Ancak Noah o evde kendini hep Allie ile hayal etmiştir. Bu yüzden evi satmaya karar verir ancak bir yandan da satmayı hiç istemez. Bir gün, Lon ile evlilik hazırlığında olan Allie gazetede satılık ev ilanında Noah’ı görür ve bir bahaneyle hemen ona gider.
Hayallerdeki ev ve eski iki aşık yeniden beraberdir. Annesininde itiraf etmesiyle Allie kendisine yıllarca yazılan o mektuptan haberdar olur. Lon’dan ayrılır ve Noah’la yaşamaya başlar. Filmin sonuna gelindiğinde Noah ve Allie evlenmiş 3 çocuk sahibi olmuş kaderin talihsizliği üzerine Allie her şeyi unutmuş ve huzurevine yerleşmişlerdir. Noah her gün ona kendi hikayelerini okuyarak hatırlatır ancak Allie 1 gün bile geçmeden hepsini unutur.Ve iki aşık bir gün elele ölü bulunurlar.
Neden bana hiç yazmadın?
Filmde Allie’nin Noah’a öfke ve özlemle karışık neden yazmadığını sorduğu sahne en can alıcı sahne diyebiliriz.
Merak edenler için filmin fragmanı. Filmin Türkçe dublaj seçenekleri de mevcut.