İlk yazı denemem. Hatalarımı mazur görünüz.
Normal bir hayatım var. Tabi fal, cadılık gibi şeyleri kenara koyunca. Hepimizin kenara koyunca kendimizi normal diye adlandırabileceğimiz ilgilerimiz var. Yüksek ihtimalle bu ilgiler bizim ölümümüze sebep olacak ve yaşamımızı bazı insanların istemesini sağlayacak. Peki ya uçuk kaçık olmayan sıradan bir ölümümüz olursa bizi ilk kim unutur?
- İlk başta çok samimi olmadığımız ve kalabalık arkadaş gruplarımız adımızı bile hatırlamaz. Hadi diyelim bu arkadaşlar bir hafta sızlandı.
- Aileme gelecek olursam… En fazla iki yıl, o kadar bile sürmez emin olun. Ben açıkçası ilişkimden ümitliyim. Çok duygusal ve hiçbir şeyi unutmayan bir insan olmasından kaynaklı zaten beni unutmayan güçlük çekecekken ilişkimiz olması onu daha da zora sokacaktır. O deli için mezarım Çanakkale’de olacak. Tabi bir tarihçi olarak Troia yakınlarında olmasını tercih ederim.
Gerçekten ya! Sorsam mı acaba ben ölünce unutur musun beni diye? Ay bu çok çocukça oldu. Neyseee ilişkimi saymazsak hemen hemen iki üç senede unutulurum ya. Tabi bu hayata bir şeyler katmazsam.
Önemli olan bence fiziksel ölüm değil:
Bence önemli olan ruhsal ölümdür. Bir insanın içi çürüdüyse onun için ağlanmak gerek. Hele ki antidepresanı düşünecek olursak işler baya içler acısı.
Ha birde şey var, iş işten geçtikten sonra gelen değer. Öldükten sonra değerimiz bilinebilir. Özellikle kendi adıma konuşacak olursam -geçmiş olsun anne bensizlik biraz sıkıntılı geçecek-. İnsanların değerini burada bilmemiz gerekir. Ya da 3-5 yıla kalmadan unutmak
Ama ben ailem, arkadaşlarım ve hatta ilişkim için olmasa bile ben eminimki yapacağım işlerle adım hatırlanacak. Ben bu hayata güzel armağanlar bırakmak istiyorum. “Öldükten sonra yaşamak isterseniz, ölmez bir eser bırakınız.”