Arkadaşlar merhabalar bu yazı Milyon Taşı serimizin ilk yazısı olacak. Bu seride Roma İmparatorluğunun Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmasından başlayarak İstanbul’un başkent olması ve İznik Konsili gibi tarihi anlamda önemli yer teşkil eden konuları ele alacağız şimdiden iyi okumalar dilerim.
Dioklitianos
Resim1: https://historiek.net/diocletianus-p-236-316-na-chr/2494/
Dioklitianos iktidara gelmeden öncesinde Roma İmparatorluğunda yaklaşık 50 yıldır süren bir siyasi iktidarsızlık içerisinde idi. Bu dönem içerisinde imparatorluk yarışı çok kanlı ve zorlu süreçleri mevcuttu. İmparatoru korumakla görevli olan muhafızlar kendilerine yakın gördükleri ya da çıkarları örtüşen imparator adayları ile iş birliği içerisine girmekte ve siyasi iktidarsızlığı daha da körüklemekteydiler. Bu problemleri gören Dioklitianos yönetimde köklü bir reform yapamaya karar verdi ve bunun için dört sac ayağı üzerine inşa edilecek olan tetrarşi (τετρα tetra = dört ve αρχη archä = hükûmet) yani dörtlü hükümet sistemini getirecektir.
Resim 2: Venedikte bulunan tetreat heykeli
Bu tetrarşi de yani dörtlü hükümette iki tane Agustus iki tane de Sezar olacaktı. Agustuslardan biri doğuyu diğeri ise batıya hüküm sürecekti. Agustuslar kendilerine Sezar denilen yardımcıları seçecekti. Agustusların görev süresi dolduğunda Sezarlar onların yerine geçecek ve onlarda kendilerine bir Sezar seçerek bu döngü devam edecektir.
Dioklitianos bu sistemde kendisin imparatorluğun doğu kısmını alarak Nikomedia yı yani bugün ki İznik ve çevresini kendisine merkez edindi kendisine Sezar olarak ise Galerius’u Sezar olarak seçti. İmparatorluğun batısına ise Maximianus Agustus olarak geçti kendisine Sezar olarak Konstantius Chlorus’u seçti. Bu sistem içerisinde imparatorluk bölünmüş gibi görülse de Agustuslar kendi yönetim bölgelerinde mutlak hakim iken dış devletlere karşı hala tek bir imparatorluk olarak gözükmekteydiler. Dioklitianos’un bir farkı da İmparatorluğun en üst mercii sayılıyor ve onun kanunları ülkenin her yerinde geçerli olarak sayılıyordu. Bu uygulama siyasi iktidarsızlığını gidermek için mantıklı bir çözüm olsa da yine de tam manası ile çözüme kavuşacak kesin bir şey değildi.
Dioklitianos kendinden önceki imparatorlara olan şeylerden dolayı Dioklitianos ordu ve sivil işlerini ayırmayı teorik olsa da ayırmayı başarmıştı. Bununla beraber imparatorluğun siyasi haritasında ki eyaletleri değiştirip dört ana eyalete bölmüş ve onları da alt birimlere ayırarak siyasi yönetimi de rahatlatmaya çalıştı. Ordu sisteminde de değişiklikler yaparak orduyu daha atik ve mobil hale getirmek için çalışmalarda bulundu. Bu sistemde yine İmparator en büyük askeri mevkiini koruyordu. Orduyla savaşa gidememesi durumunda Magistri Militium olarak görevlendirilen komutanlar ile sefere gidilir.
Yukarıda ki haritada görülmüş olduğu gibi Dioklitianos döneminde ayrılan eyaletler Agustuslar ve Sezarların yönettikleri eyalet sistemini görmektesiniz. Bu sistem sayesinde daha istikrarlı bir yönetim mevcudiyeti oluşurken dışarıya olan tavırda da yine yukarıda belirttiğimiz gibi
Dioklitianos’un orduda yapmış olduğu düzenlemenin bir kötü yanı mevcuttur. Bu ise zamanla ordu yerli bir ordu olmaktan çıkarak daha fazla yabancı asker etkisine girerek çevredeki germenler gibi azınlıklıkların hakimiyetine girmekteydi. 4. Yüzyıldan itibaren ise barbar asıllı komutanların ordunun önemli yerlerinde görmek mümkün olmakta idi.
Dioklitianos imparatorluğu süresince Nikomedia’yı yani İzmit’i başkent olarak kullandı. Agustus Maximianus’un merkezi Milano, Sezar Galerius’un merkezi Selanik, Konstantius’un merkezi ise şimdi Almanya sınırları içinde kalan Trier şehri idi. Roma artık başkent statüsünü kaybediyordu bunun yerine artık yeni yıldızı parlayan İstanbul ortaya çıkmaya başlıyordu. Roma’dan daha haşmetli olacak ve Romayı gölgesi altında bırakacaktı.
Tetrarşi sisteminin ön görüsü sistem içerisinde bulunan Agustusların görev sürelerinin 20 yıl olması idi. 20 yılını dolduran agustuslar 305 yılında görevden çekildiler. Yeni Agustuslar Galerius ve Konstantius oldular. Fakat Dioklitianos’un iyi niyeti ile getirilen bu tetrarşi modeli buradan sonra çok sarpa saracak ve tarih sahnesine büyük Konstantin’i çıkaracaktır.
Kaynakça
Yannis Kordatos, Bizans’ın Son Günleri, Alkım yayınları, 2006, İstanbul
Traoré Taoufic KASSA, İmparator I. Konstanin ve Hıristiyanlık Tarihindeki Yeri, İmparator I. Konstanin ve Hıristiyanlık Tarihindeki Yeri, Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020, Yüksek Lisans Tezi
PAUL LEMERLE, Bizans Tarih¸ İletişim yayınları
Fuad Köprülü, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri, Ötüken Yayınları, 1986, İstanbul
Prokopius, Bizansın Gizli Tarihi, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2001, İstanbul
Cyrıl Mango, Bizans Yeni Roma İmparatorluğu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, İstanbul
Gerog Ostorogorsky, Bizans Devlet Tarihi¸ Türk Tarih Kurumu, 2011, Ankara
A.A. Vasılıev, Bizans İmparatorluğu Tarihi, Maarif Matbaası, 1943, Ankara