Filmin yapımcılığını ve yönetmenliğini Lance Hool yapmıştır ve film gerçek bir hikayeye dayanmaktadır.
Gerçekten 2 Kalpten mi bahsediyoruz.
Yoksa 1 kalbin bizi inandırdığı, yaşama tutunmaya izin verdiği 2 kişiden mi bahsediyoruz.
- Romantizm ve Dramanın iç içe olduğu 2 Kalp filmi.
Farklı yıllarda, iki farklı yaşam, iki farklı kişi, iki farklı aşık fakat bu iki kişiyi bir araya getiren ise sağlık sorunları. Başrollerde Jacob Elordi (Chris) ve Adan Canto (Jorge) oynamaktadır. Filmin başında, 70′ li yıllarda, Bacardi rom servetinin varisi olan Jorge’ un akciğer rahatsızlığı olduğu öğrenilmiştir. Doktorlar Jorge’ un belirli bir yaştan sonra yaşayacağını bile düşünmüyorlardı. Jorge’ un fiziksel olarak yapacakları sınırlı olmasına rağmen o hayatını dolu dolu yaşamayı seçer. Hatta ve hatta aşık bile olur. Bir iş görüşmesi için Porto Rico’ ya giden Jorge, Leslie (Radha Mitchell) adında bir hostes ile tanışır. Tanıştıkları an birbirlerine aşık olurlar. Jorge, Leslie’ nin peşini bırakmaz. Ona sürprizler yapar, yemeklere götürür. İşleri çok yoğun olmasına rağmen onunla vakit geçirmekten kendisini alamaz. Birlikte oldukları bir vakit sahile gittiklerinde Leslie, Jorge’un önceden bir ameliyat geçirdiğini fark eder. Daha önce hiç kimseye hikayesini anlatmayan Jorge o gün sevdiği kadına birçok şeyi anlatmıştır. Jorge’ un ailesi hem Jorge’ un sağlık sorunu hem de Jorge’ un kıza bırakacağını düşündükleri miras yüzünden Leslie’ yi istemezler. Fakat Jorge bu sorunlara rağmen sevdiği kadının her zaman yanında olur ve evlenirler. Bu aşk hikayesinin içinde aynı zamanda bir sağlık sorununun gündemde olacağını bilirler. Her ikisi de er ya da geç bir organ nakline ihtiyacı olduğunu bilmektedir. Zaman ilerlemekte ama hala uygun doner bulunamamaktadır. Zaman geçtikçe hastalık kendini her şekilde belli etmeye başlamıştır.
Zaman geçmiş ve 2000′ li yıllarda Chris, Loyola Üniversitesinde okumaktadır. Chris okulda Sam (Tiera Skovbye) ile tesadüfen çarpıştıkları andan itibaren ona karşı bir şeyler hissetmiştir. O kızın tam kendisine göre olduğunu düşünmüştür. Chris, Sam’ e ulaşmak ve onunla daha fazla vakit geçirebilmek için onun üniversitede içinde bulunduğu bir topluluğa katılmaya karar verir. Birlikte ayık araba yolculuğu, Safety Patrol, hizmeti verirler. Sarhoş olan öğrencilerle ilgilenip, onları güvenli bir şekilde kaldıkları yerlere ulaştırırlar. Sam’ de bu olaya sevinir çünkü kendisi de araba kullanmayı bilmiyordur ve ona yardım edecek biri çıkmıştır. Sam ilk başta Chris ile tamamen ayık araba yolculuğu görevi için bu yola çıkmıştır. Fakat bu hizmeti verirken birbirleriyle çok iyi anlaştıklarını ve birbirlerinden hoşlanmaya başladıklarını fark ederler. Birlikte çok güzel vakit geçirirler. Chris eğlenceli, hareketli ve sürekli şaka yapmayı seven biridir. Bir gün Chris ve Sam arkadaşlarının evine giderler ve eğlenceli vakit geçirirken Chris bayılır. Bayıldığında arkadaşları ve Sam onun şaka yaptığını zannederler ama Chris uyanmaz. Bu olaydan sonra işler değişir. Chris uzun bir süre kendine gelemez. Chris’ in beyin anevrizması olduğu ortaya çıkar.
Beyin anevrizması, beyindeki kan damarlarında balonlaşma, şişme oluşmasıdır.
Beyin anevrizması daha sonra beyin kanamasına çevrilir ve Chris hiçbir zaman kendine gelemez. Böylelikle Chris’ in beyin ölümü gerçekleşir. Chris’ in ailesi ilk başta karşı çıksa da bir şekilde organ nakli yapılmasını kabul ederler. Chris’ in hayatı biterken, Chris’ in organ bağışıyla birlikte Jorge’ a uygun organ nakli yapılır. Chris hiç tanımadığı birisine uzun bir hayat vermiş olur.
Bu filmi izlerken gerçekten beklentim hiç yoktu. Diğer romantik filmlerdeki gibi kalitesiz olacağını zannetmiştim. Ama izledikten sonra benim üzerimde o kadar farklı bir etki bıraktı ki kendim de inanamadım.
Gerçekten iki farklı zamanda, iki farklı kişi birbirinden haberleri bile yokken nasıl birbirlerinin hayatlarına böylesine dokunabilirlerdi. İkisi de çok güzel bir aşk yaşamışlar. Birisi bir ergen, diğeri ise yetişkin bir insan olmasına rağmen birlikte oldukları kadınlara verdikleri değer, sevgi, bakış bende bambaşka hisler uyandırdı.
Hayatımızın bir gerçeği olan hastalık insan yaşamlarında etkin bir rol oynamaktadır. Bu çok ciddi bir hastalık olmasına rağmen kadınların, o erkekler için canla başla çabaladığını hissediyorsunuz film boyunca.
Gerçek hayatta bildiğimiz ama kullanamadığımız bir laf vardır; aşkları gözlerinden okunuyor.
Jorge’ un hastalığı nüksettiğinde, artık ölümü beklediğinde bile Leslie’ nin hala bir ümidi vardı. Leslie, Jorge’ u hayatta tutabilmek için onu sevdiğini ve yanında olduğunu, hala bir umut olduğunu hep hissettirir. Ona güç veren en etkili kişi Leslie olmuştur.
Evet bu izlediğimiz bir film ama unutmayalım ki gerçek bir hayatı anlatan bir film. Hayatımızda evet birilerini sevebiliriz ama zor zamanda da mı böyle severiz, sahipleniriz, korur ve kollarız. Benim gördüğüm şey insanlar zor zamanlarda birbirlerini terk ediyorlar. İstedikleri şeyler olmadığında insanlar birbirlerini desteklemeyi, kol kanat germeyi bırakıyorlar. Hele ki bu hastalık olduğunda bizim insanımız bu durumu kabullenemiyor ve hemen pes ediyor. Birine destek olmak, ona yardımcı olmak ve yanında olmak bakıcı olmak anlamına gelmez.
Emin olun sevmek, sevilmek zor zamanda olsa bile oldukça güzel duygulardır.
- Kendinize sormanızı istediğim bir soru var, yaşadığımız şu zamanda gerçekten sağlıkla ilgili bir sorunla karşılaştığınızda karşınızdaki kişiyi böyle güzel sevip, destek olabiliyor musunuz?
- Karşınızdaki kişiye gerçekten vermeniz gereken değeri veriyor musunuz?
Sağlıklı olun, sevgiyle kalın…