MERAK EDEREK İNGİLİZCE KONUŞMAK

Fotoğraf sahibi: Brett Jordan (@brett_jordan on Unsplash)

Toplumda İngilizce sözcüğünü kullandığımız da çevremizdeki insanlardan duyduğumuz genel söylem:’’Anlıyorum ama konuşamıyorum’’ dur.Aslında bu söz bizler için bir savunma mekanizması oluşturmaktadır ve bu savunma mekanizması bizi bir şeyler öğrenmeye itmek yerine bir şeyler öğrenmekten uzaklaştırmkatadır.Şöyle ki bizler İngilizce dilini anlayıp konuşamadığımızı belirttiğimiz zaman aslında kendimizi bir nebze olsun rahatlatarak bu dili zaten bildiğimizi ispatlamaya çalışıyoruz.Ancak gerçeği hem biz hem de çevremizde bulunan kişiler çok iyi bir şekilde biliyor olsakta yinede bu gerçeğin üzerine gitmekten kendimizi alıkoyuyoruz.Peki neden bu şekilde davranıyoruz, gerçekten İngilizce konuşmak veya öğrenmek zor mu?Bu soruların tek bir cevabı var o da ‘’Hayır zor değil’’.Tıpkı hayatta bir çok şeyde olduğu gibi İngilizce konuşmak ve öğrenmekte çok zor bir durum değildir sadece belli şartları vardır.Bunlardan en önemlisi azimli olmak, bundan kasıt çok çalışmak veya okumak değil tam tersine istediğin zaman çalışarak merak etmektir.Örneğin yolda yürürken görmüş olduğun Japon Balıklarının(Gold fish) İngilizce karşılığının ne olduğuna o anda dijital sözlükten bakarak öğrenmen gibi, en etkili öğrenme yolu meraktır.İnsan merak etmeye başlayınca eğlenerek daha çok şey öğrenmeye başlar bu şekilde belli bir süre sonra öğrendiklerinin ilk etapta imkansız olarak tanımladığı şeyler olduğunu görür.

İngilizce konuşmak için öncelikle kişinin İngilizce öğrenmesi gerekmektedir yalnız burada ki kastımız İngilizceyi bir bütün olarak değil, sadece gerektiği kadar öğrenerek kişinin kendisini konuşmaya yönlendirmesidir.Sizlerinde bildiği gibi bir çok dilde olduğu üzere İngilizce de dallara ayrılmaktadır.Örneğin;İş İngilizcesi,Turizm İngilizcesi.Bizler belli bir seviyeye geldikten sonra yöneleceğimiz alana doğru yetkinliklerimizi arttırmaya çalışmalıyız.Şu anda kendi kullandığımız dilde bile genelde 3 zaman kullanmaktayız.(şimdiki zaman, gelecek zaman ve geçmiş zaman).Bunların hepsi İngilizce dili içinde geçerli, bizler bu dili öğrenmeye başlarken öncelikle bu zamanları bilerek başlamalıyız tabi şu anda içinizde Present Perfect Tense,Past Perfect Tense v.s  bunlar ne olacak diyorsunuz, haklısınız ama düşündüğünüz zaman biz İngilizceyi kendi dilimize çevirmek istediğimizde zaten bu zamanların herhangi bir karşılığı olmadığını ve yukarıda belirtildiği üzere temel de 3 zaman dilimi üzerinden öğrenmenin gerçekleşeceğini anlayacaksınız.Her ne kadar İngilizce konuşurken kendimizi o dilin bir parçası olarak hissedip o şekilde düşünerek konuşsakta genelde 3 basit zaman diliminin dışına çıkılmamaktadır, hatta yukarıda örneğini vermiş olduğum 2 zaman diliminin temeli bile geçmiş zamana dayanmaktadır.Bizler İngilizce deki bu karmaşık yapıyı gördükten sonra kendimizi sözde bu karmaşık yapıdan uzaklaştırmaya başlıyoruz ve belli bir zaman sonra’’ anlıyorum ama konuşamıyorum’’ bahanesiyle kendimizi avutuyoruz.Aslında ne anlıyoruz ne de konuşuyoruz bizler sadece kendimizi kandırıyoruz.Elbette ki İngilizce sadece yukarıda belirtmiş olduğum üzere sadece zamanlardan ibaret bir dil değildir bunların içerisinde tıpkı Türkçede oldu gibi bağlaç ve edatlarda bulunmaktadır.Ama bunlarda bu temel zamanları tam anlamıyla öğrendikten sonra gerçekleşebilecek bir durumdur.Burada en önemli ve can alıcı nokta kelime bilgisidir ne kadar çok kelime bilirseniz o kadar çok bu dile olan yatkınlığınız artar, kelime bilgisinin temelinde de merak olgusu yatmaktadır.Kelimeleri öğrendikten sonra bize ilk etapta çok basit gelen o zaman kalıplarıyla çok kaliteli cümleler oluşturabiliriz.Sonuç olarak ne kadar merak edersek o kadar iyi İngilizce konuşuruz.

süleyman irem
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Machine de brique, fabrication des blocs béton

Machine de brique, fabrication des blocs béton

Sonraki
Shopify: E-Ticaretinizi Başarılı Hale Getirmek İçin Neler Sunuyor?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.