“Bak bize iyi bak. Çok iyi bak,senin de
sonun böyle olacak.”
Ruhumdan bir parça daha koparılıp
alınırken ben sadece susup izlemiştim.
“Sen bir kere girdin o çembere
yaşayacaksın yaşadıklarımızı.”
Bu sefer ruhumla beraber kalbim de
parçalanıp yok olmuştu.
“Acı mı? Çok gülerim. Daha sen
bir şey bilmiyorsun. Yavaş yavaş
yaşayacaksın bunu. Hissede hissede. O
zaman anlayacaksın bunun ne demek
olduğunu.”
Damla damla zemine akıyordu
damlacıklar. Bunun rengi böyle
değildi? Kim boyamıştı bunu bu renge?
Bu sesler ne böyle neler oluyor? Beni
duyuyor musunuz? Durdurun şu
akıntıyı. Zeminin her yerine kapladı
bu damlacıklar. Yavaş yavaş etrafımı
da kaplamaya başladı. Korkuyorum ve
nefes alamıyorum.
“Sana daha önce de söyledim. Bu
hayatta her şeyi sen seçersin ama
kaderi asla… Geçmiş seni takip eder,
gölgen peşinden gelir, kader ise senin
zaten gelecekte bekliyordur.”
“O damlacıkları çok mu merak
ediyorsun? Onlar sevdiklerinin kanı…
Etrafını kapladı bu kanlar çünkü sen
de onlar gibi olacaksın.”
Bu çemberden çıkıp özgürlüğe
kavuşmam lazım.
“Çember daralıyor ve zaman gittikçe
yaklaşıyor. Hazır mısın ölüme? Hazır
mısın çemberden kurtulmaya? Unutma
çemberden kurtulmak için ölmelisin…”
Benimle birlikte olduğuna inanmak
istiyorum. Uzat elini ve tut elimi. Bunu
sen olmadan başaramam.