Tanrı kavramı, antik çağ felsefesinden günümüz modern felsefeye kadar birçok isim ve şekilde düşünürlerin kafasını kurcaladı ve bu süreç, birbirinden farklı inanç sistemleri oluşmasına vesile oldu. Kimisi “Tanrı vardır.” dedi, kimisi “Yoktur.”. Kimisi de “Tanrı sensin.” dedi. Bizim bugünkü konumuz Tanrı’ya ilişkin inançlardan çok, Tanrı’nın kanıtlanabilir olup olmadığı yönünde. Fakat bu konuya hemen giriş yapmadan önce anlamamız gereken bir şey var: Tanrı nedir ?
Tanrı Nedir ?
Tanrı kavramının birebir sözlük anlamı “Evrenin ve her şeyin yaratıcısı, koruyucusu, yöneticisi olduğuna ve birliğine inanılan yüce varlık, Yaradan.”dır. Ancak felsefe dünyasına baktığımızda bu tanıma bağlı kalmak pek mümkün değil çünkü çoğu düşünürün ve hatta çoğu felsefe tarihçisinin bile kendine has bir Tanrı kavramı mevcut. Bu yüzden ben “Tanrı’nın kanıtlanabilirliği” gibi görece daha ağır bir konuya girmeden önce kendi zihninizdeki Tanrı kavramını tam olarak oturtmanızı ya da mensup olduğunuz inanç, topluluk ya da benzerlerinin Tanrı anlayışını iyi şekilde öğrenmenizi tavsiye ediyorum.
Mevzubahis konumuzdan bahsederken mecburen bazı kesimleri kategorize etmek durumundayım. Teistik düşünce, ateistik düşünce gibi. Sırasıyla bu kesimler üzerinden biraz felsefe yapacağız.
1. Teistik Düşünce
Teistik düşünceyi benimseyen kesime göre herhangi bir şey Tanrı’ya kanıt olabilme niteliğinde. Kendi gözlemlerimden örnek gösterecek olursam, benim çevremde; sırf bir yaratıcı, peygamber ya da mensup oldukları dinlere ilişkin rüyalar gördükleri için inanan, inanmak isteyen ya da korkan birçok insan var. Ama biraz mantık çerçevesinde konuşalım. Gördüğün herhangi bir rüya, yalnızca Tanrı’ya değil, herhangi bir şeye nasıl kanıt oluşturabilir ? Psikoloji, yönelim, bilinçaltı gibi etmenleri tamamen bir kenara kaldırsak bile, bunun bir rastlantı olmadığını nasıl kanıtlayabiliriz ?
Gelecek zamanda psikoloji biliminin daha da gelişmesiyle en azından bu yöndeki düşüncelere belki daha net bir cevap verebiliriz ancak şu anlık bu soruya herkes adına cevap vermek çok zor. Bana kalırsa bilinçaltıyla alakalı herhangi bir olay asla bir kanıt barındırmaz fakat insanlık genelinde benim düşüncelerimin hiçbir önemi yok ve hiçbir zaman olmamalı da. Ben bir insanım. Kusurluyum ve yalan söyleyebilirim. Şu an size anlattığım her şey bir yalandan ibaret olabilir. Bu yüzden hiçbir zaman, hiçbir şeye sorgusuz sualsiz inanmayın, sorgulayın.
Teistik düşünceden devam edeceksek bu düşünce içinde dallanan bir diğer grup, maddi âleme öncelik vererek fiziksel dünyadaki her şeyin Tanrı’ya bir kanıt niteliğinde olduğunu savunur. Aşırı yaygın olan “Allah yoksa bu dağları kim yarattı ?” meme’ini mutlaka duymuşsunuzdur. Bu görüş tam olarak buna benziyor. Bu tarz düşünen insanlar genelde ya fikirlerini destekleyici bir argüman olmadan “Evren çok güzel, kesin bir yaratıcı vardır.” diyorlar ya da ressam ve tablo gibi sanat ve sanatkâr benzetmeleri kullanıyorlar. Ama buradaki sıkıntı bu kuralların, bu mantığın yalnızca zaman ve mekân dahilinde mümkün olması.
“Tanrı sonsuzdur” savından yola çıkarak Tanrı’nın zaman ve mekândan hariç olduğunu kabul edersek somut bir madde olan evreni sanat, Tanrı’yı da sanatçı olarak kabul edemeyiz. İki farklı alandaki iki varlığı ya da nesneyi, bildiğimiz mantıkla birbirine uyuşturamayız. Uyuşturmaya kalktığımızda ortaya büyük bir mantıksızlık çıkar. Keza bu yalnızca Tanrı’yı küçültmek olur fakat Tanrı küçültülemez. Zaten buradaki “Tanrı sonsuzdur” savı da antik dönemden beri süregelen, bir sonuca ulaşamayacak olan, ulaştırılmaya çalışılmaması gereken bir kısır döngüyü sonuca ulaştırma çabasından kaynakla ortaya atılan “İlk neden” ilkesidir.
“İlk neden” ilkesini şöyle açıklayabilirim: Önünüzde bir resim tablosu olduğunu varsayalım. Bu tablonun bir yapanı, yani ressamı elbette var. O zaman o tablonun ressamının da bir yapanı olmalı. Biz bu yapana şu an Tanrı diyoruz. Buraya kadar tümevarımla geldik. “Peki Tanrı’yı kim yaptı ?” diye sorulduğunda “Onu da daha güçlü bir Tanrı ve o Tanrı’yı da daha güçlüsü.” dememek için ortaya “İlk neden” atıldı ve “Tanrı sonsuzdur, sonsuz kudretlidir, sonsuz merhametlidir.” dendi.
İyi de böyle olmak zorunda olduğunu kim söyledi ? İnandığımız Tanrı ya da Tanrılar sadece yaratma kudretine sahip olamaz mı ya da biraz daha fazlasına ? Belki inandığımız Tanrı da başka bir Tanrı’ya inanıyor. En kudretlinin kendisi olduğu hakkında şirk koşuyor. Belki de Tanrı diye bir şey yok ve evren bir uzay gemisindeki bir deney tüpünden ibaret. Bunu nasıl reddedeceğiz ? Sonuç olarak Tanrı varsa bile bildiğimiz mantıkla yani insan mantığıyla açıklanamaz, kavranamaz olması gerekir.
2. Ateistik Düşünce
Teistik düşünceden bu kadar bahsettik peki ateistik düşüncenin hiç problemi yok mu ? Elbette bu görüşte de birkaç temel sorun var. Bunlardan biri, Tanrı’nın yokluğunun belli başlı dini metinlerle kanıtlanmaya çalışılması. Fakat, örneğin Tevrat’tan bahsedelim; Tevrat’ın bilimle çelişkili, hatalı, mantığa uymayan bir kitap olduğunu kanıtlamak gayet mümkün olsa da bu Tanrı’nın yokluğunu kanıtlamaz. Bu olsa olsa YHWH’nin yokluğunu kanıtlar.
Yeryüzündeki tüm dini metinleri yalanlayabilirsiniz. Zaten temelde dinlerin amacı mantıklı olmak, bilime uygun olmak da değil. Bence yalnızca insanları manipüle etmek amacıyla belli kişiler ya da kesimler tarafından ortaya atılmış şeylerdir. Ama yine de, dünya üzerindeki 5000’den fazla sayıda olan dinlerin hepsinin yokluğunu kanıtlasak bile yine de Tanrı’nın yokluğunu kanıtlayamayız. Çünkü Tanrı dinlerden ibaret değil ki. Bir Tanrı düşünün. O Tanrı yeryüzüne din gönderebilir de göndermeyebilir de. Hatta sorgusuz suâlsiz bizi cehenneme de koyabilir. Çünkü o Tanrı. Biz gidip de Tanrı’ya “Neden böyle yaptın ?” diye soramayız ya da şikayet edemeyiz ki. Tanrı’nın karşısında biz kimiz ? İşte bu Tanrı’nın yokluğunu nasıl kanıtlayacağız ?
Bu alandaki bir diğer sorun, Tanrı’nın kötülük problemi gibi felsefi problemlerle yalanlanmaya çalışılması. Bu felsefi problemleri genellediğimizde, çoğunun temelinde Tanrı’nın sonsuz iyi olması gerektiği vardır. Bu problem taraftarlarına hitâben: Arkadaşlar, kim size Tanrı’nın iyi bir şey yapmak zorunda olduğunu söyledi ki ? Tanrı, eğer varsa; merhametli, şefkatli, iyi, kötü, sinirli vb. olmak zorunda değildir. Tanrı ne isterse onu yapar ve biz bunun hesabını sorabilecek düzeyde canlılar değiliz. Bunlar yalnızca birkaç canlı türüne özgü kavramlar. Tanrı’yı insana benzeterek varlığını ya da yokluğunu kanıtlamaya çalışmak olacak iş değil. Daha önce Teistik düşünce hakkında konuşurken de bahsettiğim gibi Tanrı “sonsuz” olmak zorunda da değil. Farz edin Tanrı, iyi ama bünyesindeki kötülük iyiliğine baskın geliyor. Bunun aksini nasıl ispatlayacağız ?
- Son olarak ufak bir anekdot: Haddimize olmayan şeylere burnumuzu sokmayı bırakmadıkça, toplum olarak sonsuza kadar ilkel kalmaya mâhkumuz. Biraz arkanıza yaslanın ve bırakın o kişi inanmak istiyorsa inansın. İnanmamayı tercih eden inanmasın. Siz de hiç durmadan sorgulamaya devam edin.
“Herkes kendi işine baksaydı dünya olduğundan daha hızlı dönerdi.” – Lewis Carroll