Üniversitede, derse giderken bir miktar erken çıkardım yurttan ki etrafı izleye izleye gidebilecek vaktim olsun. O güzel kozalakları. Kocaman ağaçların kahverengi kozalaklarını. Açık renkli çiçekleri.. Kedileri, mutlu köpekleri.. Bir gün yine derse giderken kaldırdım başımı ağaçlara bakıyorum, kozalakları olan ağaçlara. Ama bu kez onları izlerken gülümse(ye)mediğimi, gönlümün neşe ile dol(a)madığını farkettim. Bildiniz mi o hissi? Önceden kalbimi titreten birşeyin o anda bana dokunmadan geçiyor oluşunun acısını.. Böyle şeyler beni üzer. Kalbimi titreten şeylerin kaybı bana ruhumla ilgili bilgiler verir. Çok kaygılıyım demek ki derim, yorulmuşum derim, dalgınım derim… Ama yinede kalbimizi titreten şeyler bir yere kaybolmasın olmaz mı? Kozalaklı ağaçlar izlenmeyi, bizler ise ruhumuzun şenlenmesini hakediyoruz çünkü..
Bir Kozalak Meselesi
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
0 Yorum