Duygusal olarak bağımlı olduğumuzda bulduğumuz bahaneler, neredeyse kaçınılmaz ve gerekli bir sonu ertelememize yardımcı olur: yalnızlıkla yüzleşmek.
- Duygusal bağımlılık, belirli bir kişiye karşı çok yoğun ve az gelişmiş bir bağlılıkla yayılır . Acı çekenler genellikle eşlerini öven ve idealleştiren kişilerdir. Hatta ötekinin varlığı olmadan mutluluklarının imkansız olduğunu düşünürler. Öte yandan, duygusal bağımlılıklarını uzatan bir takım bahaneler kullanırlar. İçinde bulundukları durumdan çıkamayacaklarını hissettiren de tam olarak bunlardır.
- Bağımlı bir kişi, içlerinde , yalnız kalmaktan korkmalarına veya bunu reddetmelerine neden olan temel kalıpları veya inançları barındırır . Buna karşılık, bu durum, hayatta ilerlemek için başkalarına güvenmesi gerektiğine dair mutlak bir inanç yaratır. Kendi başına hiçbir şey yapamayacağını ve kararlarının başkaları tarafından verilmesi gerektiğini.
- Tipik bir hasta kendi yeteneklerini hafife alır ve başkalarına güvenme ihtiyacı duyar. Bu başka biriyle birlikte olma ya da bir eş bulma ihtiyacı, onu yalnızlık korkusundan kaynaklanan boşluğu dolduracak birini aramaya yönlendirir.
- Partneri ona saygısızlık edebilir, sadakatsiz olabilir veya onu taciz edebilir. Ancak bir an ipi koparmak istese de bir türlü kurtulamıyor. Bu duruma hepimiz aşinayız. Acı çektiğimizi biliyoruz ve hayatımızın farklı bir seyir izlemesini istiyoruz. Ancak eş, tutumunu değiştirmekte çoğu zaman büyük zorluk yaşar. Bağımlı kendi adına, yaralarını iyileştirmeye başlamak için ilişkiyi bitiremez.
- Kişi gitmesi gerektiğini bilir ama her gün kalır. Kendinizi kandırmak ve böylece bizi inciten kişiye veya zehirli bir ilişkiye tutunmaya devam etmek için konuşmak gibi duygusal bağımlılığı uzatan bahanelerin ortaya çıktığı yer burasıdır.
Duygusal bağımlılığı uzatan mazeretler nelerdir?
Duygusal bağımlılık söz konusu olduğunda, ayrılmamak için bağımlılar kadar çok bahane olabilir . Bu anlamda iç diyaloglarına soktukları, hatta başkalarıyla paylaşmaya geldikleri bazı zararlı sözlerin olduğunu gördük. Biz de duygusal bağımlılığı sürdüren bu ana mazeretleri sizinle paylaşmak için bir araya topladık.
Durum değişecek
Bu bahane bir klasiktir. Yanımızdaki kişinin doğru kişi olmadığı fikrini reddetmek için kendimize onun değişeceğini söyleriz . Ama bu kişi neden değişsin? Gerçekten seveceğinden nasıl emin olabilirsin? Henüz değiştirmediyse, onu değiştirecek dürtü ne olacak?
Bu nedenle, gerçekliğe sırtımızı dönmek yerine, bu kişinin değişme ihtimalinin düşük olduğunu ve iki seçeneğimiz olduğunu varsaymak daha iyidir: onu olduğu gibi kabul etmek – ki, eğer acı çekiyorsak, değil. iyi bir seçenek değil – ya da yas tutmak anlamına gelse bile bizi ona bağlayan ilişkiyi koparmak.
Sadece onu çok seviyorum
Sıklıkla, bizi harekete geçiren güdü aşksa, her şeyi meşrulaştırdığını düşünürüz . Kendimize “ aşk her şeyi yapabilir ” diyoruz . Ancak, bağımlı bir kişinin darbeleri almaya başlamasının nedeni bu fikir olabilir. Biri onu manipüle etse veya ona saygısızlık etse de, bunun tam olarak bir sevgi gösterisi olduğunu anladığı için tutunmaya devam ediyor.
Biz iyiyken sorun yok
Açıkçası, tüm çiftlerin iyi zamanları ve kötü zamanları vardır. Buradaki fikir, zor zamanların sıklığının ve yoğunluğunun, çiftin iyi durumda göründüğü anlara ne ölçüde ağır bastığını incelemektir. Partnerinizin küçümsemesinin, tartışmalarının ve zehirliliğinin olumlu anlardan daha ağır bastığını açıkça fark ederseniz, o zaman başınızı ufka doğru kaldırmanız ve bundan gerçekten ne elde etmek istediğinizi kendinize sormanız gerekir.
Ya bu ilişkiyi bitirmekle hatalıysam?
Duygusal olarak bağımlı herhangi bir kişinin ilişkiyi bitirmemek için kendine söyleyeceği mükemmel bir bahane. “ Durum değişecek ” ile el ele gider . İşlerin farklı şekilde sonuçlanmasına olan arzumuz, bizi daha iyi bir geleceğin geleceği yanılsamasına demirliyor, bu yüzden o geleceği özleyeceğim için ayrılamam . Daha yakından bakarsanız, beynimizin bir yas sürecinden geçmek zorunda kalmamak için yarattığı bir kurgu.
Partneriniz henüz değişmediyse, her şey aynıysa, yıllardır devam ediyorsa, her şeyi denediyseniz… nasıl yanlış gidebilirsin? Şimdi bir hata yapıyor olman daha olası değil mi?
Şimdi konuşma zamanı değil
Mükemmel an diye bir şey yoktur, tıpkı partnerimizle iletişim kurmanın mükemmel bir yolu olmadığı gibi. Önemli olan, bunu mümkün olan en kısa sürede yapmamızdır . Bunun tek başına çözülemeyecek bir sorun olduğunu zaten gördük.
Bu adımı ileriye taşımak için pek çok olası an var. Bahaneler arıyorsak, onları her zaman bulabileceğiz. Partnerinizin doğum günü, ebeveynlerinin ayrılığı veya Noel’in gelişi. Doğum günümüzün yaklaştığını ona nasıl söyleyebilirim?
Kendinize, bu özrün gerçekten ona bir şeyler iletme arzunuzu ertelemek için bir neden olup olmadığını sorun. Ya da ertelemeye işaret eden onun tepkisinden korkmanızsa.
Duygusal bağımlılığın anahtarı benlik saygısıdır.
Duygusal bağımlılığı uzatan mazeretlerden kurtulmak kolay değil. Bir bakıma, onsuz bağımlılık karakterize edilemezdi. Öte yandan, bu durumdan çıkmamıza yardımcı olabilecek faktörler de var. En önemlilerinden biri özgüvendir.
Kişi aynada kendisine bakar ve birinin kendisiyle neden bir ilişki başlatmak isteyebileceğine dair sebepleri bulamaz . Bu yüzden bu ilişkiyi değerli bir meta olarak görüyor. Ödeyeceği bedel ne olursa olsun, kesinlikle elinde tutması gereken bir “şans” olurdu.
Öte yandan, kendisini inciten şeyin tutunduğu ilişki olduğunun farkında olduğu berraklık anları da vardır. İşte bu anlarda duygusal bağımlılığı uzatan mazeretler ortaya çıkıyor. Bu yüzden onları iç diyalogdan çıkarmak çok gerekli.
Kontrolü baskı altında tutmak kolay değil. Tüm unsurların bizi yolumuzdan çekmek için işbirliği yaptığı zamanlar vardır…
