Herkesin okuması gereken kitap: SADAKO

Kaynak belirtilmedi

Sadako; Eleanor COERR tarafından 1977 yılında yazılmıştır. 
 

Yazar Hakkında

Yazarın ( 29 Mayıs 1922 – 22 Kasım 2010 ) yılları arasında yaşadığını, Kamsack- Kanada’da doğup New York- ABD’de vefat ettiğini ve Wymberly De Renne COERR ile evli olduğunu söyleyebiliriz.


 

 

 

 

 

 

Kitap Hakkında

SADAKO ve Kağıttan Bin Turna Kuşu gerçek bir hikayeye dayanmakta ve Sadako isimli hayat dolu bir genç kızın hikayesini anlatmaktadır. Kitap 100 dayfadan oluşmakta ve son 13 sayfasında (87-100) nasıl kağıttan turna kuşu  yapıldığı anlatılmaktadır. 

Kitap herkesi oradan oraya sürükleyebilecek bir yapıya sahip. Sanki oradaymışsınız ve Sadako’nun hayatını birebir izliyormuşsunuz gibi. Sadako her mutlu olduğunda sizde mutlu oluyorsunuz ve Sadako her üzüldüğü sizde üzülüyorsunu. Kitaptaki düşünceler ve duygular insana o kadar iyi geçiyor ki, kitaba aşık olma sebeplerimden birisi de bu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sadako’nun arkadaşları Sadako’ya gönderdikleri mektupları birleştirip bir kitap haline getiriyorlar. Kitabın adınıda ‘KOKEŞHİ’ koyuyorlar. 
Sadako hikayede vefat etmektedir ve bunun üzerine Sadako’nun heykeli 1958 yılında (Sadako’nun ölümünden 3 yıl sonra) dikilmiştir. Heykel şuanda Hiroşima kent merkezindeki Hiraşima Barış Anıtı parkında bulunmaktadır. Heykel Sadako Sasaki ve Hiroşima’ya atılan atom bombası sonucunda hayatını kaybeden binlerce çocuk anısına dikilmiştir. Bu heykelde Sadako, granitten yapılmış bir cennet dağının tepesinde ve öne doğru uzattığı avucunda altın bir turna kuşu bulunuyor. Sadako’nun anısına ayrıca, Katlanmış Turna Kulubü kuruldu. Bu klübün üyeleri, her yıl 6 Ağustos’ta kutlanan Barış Günü’nde, Sadako’nun heykelinin altına binlerce kağıttan turna kuşu bırakırlar. Bir de dilek tutarlar. Bu dilek , heykelin kaidesine de kazınmıştır.     
                                                                                             Bu bizim haykırışımız                                               Bu bizim duamız;                                                 Hakim olsun dünyaya barış!

Kitap Özeti

[ Eğer kitabı halen okumadıysanız bu kısımı okumanızı pek tavsiye etmem. Çünkü bu kısım fazlasıyla spoiler içermekte. ]
 

•Sadako Sasaki 12 yaşında genç bir kızdı. Fazlasıyla da enerjikti. Uzun boylu, uzun bacaklı bir kızdı. O gün hava çok güzeldi. Sadako böyle şeylerin iyiye işaret olduğuna inanırdı. Sadako çoktan hünlük sporunu yapmış kahvaltı için eve geri dönüyordu. Eve geldiğinde ilk önce kardeşlerini uyandırdı sonra da yatakları toplayıp koşarak mutfağa kahvaltıya gitti. Bugün tarih 1954 Ağustos 6 idi. Sadako bugün için çok heyecanlıydı. Çünkü bugün barış günüydü. Biran önce toplanma alanına gitmek istiyordu. Fakat ondan önce atom bombasında ölen büyükannesinin anıtının önünde dua ettiler. Daha sonra hazırlanıp çıktılar. Sadako yolda en yakın arkadaşı Şizuko’yla karşılaştı iki kız koşa koşa toplanma yerine gittiler. Bu gün atom bombasında ölenleri anmak için yapılan bir gündü. Önce konuşmalar yapıldı sonra beyaz güvercinler gök yüzüne salındı. Sadako halinden memnundu çünkü kağıt helva yemişti. Akşam olunca da havai fişekler fırlatıldı ve Barış Günü böyle geçip gitti.

Sadako bir gün eve geldiğinde çok sevinçliydi . Çünkü yapılacak olan koşuda koşucu olarak seçilmişti. Sadako koşmayı çok severdi. Yarış günü geldiğinde Sadako var gücüyle koştu. Durduğunda başı çok kötü dönmeye başladı. Fakat bir kaç dakika sonra baş dönmesi geçip gitti ve sonradan farkına vardı. Kendi takımı kazanmıştı. Sadako çok mutluydu. Çünkü bu yarışı kazandığı için gelecek sene o çok istediği atletizm kulübüne seçilebilirdi. Ayrıca bu baş dönmelirnden kimseye bahsetmemeye karar verdi..

Sadako’nun baş dönmeleri gittikçe artmaya ve kötüleşmeye başlamıştı. Bir gün okulun bahçesinde antrenman yaparken baş dönmesinden dolayı yere düştü. Öğretmenleri hemen Sadako’nun ailesine haber verdi. Ailesi Sadako’yu alıp hastaneye gittiler. Sadako çok korkuyordu ya bendede o atom hastalığından varsa diye düşünüyordu. Ailesi Sadako’nun bulunduğu odaya gelip bir kaç hafta burda kalması gerektiğini, doktorların kontrol amaçlı onu burda tutacağını söylediler. Falat annesi bunu söylerken gözleri doluyordu. Sadako olup bitani anlamıştı. Hastaydı. Hem de çok hastaydı. Dünyası başına yıkıldı. Çünkü hem diploma törenine yetişemeyecek hemde atletizm kulübüne seçilemeyecekti. 

Bir gün arkadaşı Şizuko yanına geldi ve ona kağıttan turna kuşu yapmasını öğretti. Ayrıca bir efsanedende bahsetti. Efsaye göre kim 1000 tane turna kuşu yaparsa dileği gerçek oluyormuş. Sadako da bunu denemek istedi. Her gün birbirinden fazla turna kuşu yaptı. Bir gün ağabeyi geldi ve çok fazla turna kuşu biriktiğini bunun için bu kuşları tavana asacağını söyledi. Sadako buna çok sevindi. Sadako gün geçtikçekötüleşiyordu amaumudunu asla yitirmiyordu. Daha fazla turna kuşu yapmaya devam ediyordu. 
 

Sadako’nun canı sıkıldığı bir gün hemşiresi onu dışarıya çıkardı. Sadako orada Kenji isimli 9 yaşındaki bir çocukla karşılaştı. Kenji çok soluktu ve aşırı mutsuzdu. Çünkü Kenji yakında öleceğini biliyordu. Sadako onun moralini geri yerine getirmek için ona kağıttan turna kulu yapması tavsiyesinde bulundu ç. Fakat Kenji bunu reddetti ve “ Benim için artık çok geç.” dedi. Bir kaç gün sonra Sadako Kenji’nin öldüğü haberini aldı. Ağlamaktan dolayı daha da kötüleşti Sadako. Artık elleri tutmuyordu. Kağıtları katlayamıyordu. Arkadaşları Sadako’ya bir Kokeşhi bebeği hediye etti. Bebek çok güzeldi. Sadako bir süre sonra iyileşmeye başladı. Ayrıca turna kuşu sayısı yarıya yaklaşmıştı. Bunu gören doktorlar Sadako’nun eve gitmesine izin verdiler. Sadako evde çok mutluydu. Bir hafta boyunca orda kaldı. Bir hafta sonra hastaneye geri döndüğünde çok halsizdi. Çok az sayıda turna kuşu yapabiliyordu. Neredeyse günde sadece iki turna kuşu yapabiliyordu. 
 

Annesi Sadako’yu ziyarete geldi ve yanında güzel yemekler getirmişti. Sadako’nun bunları yiyebilecek hali yoktu. Oysaki hepsi eb savdiği yemeklerdi. Sadako ağlamaya başladı. Çünkü yemekleri yiyebilecek hali bile yoktu. “ Tam bir kaplumbağayım” diye sızlanıyordu. Annesi de bunun üzerine ağlamaya başladı. Sadako’ya sakinleşmesi için bir şiir okudu ve Sadako uyudu. Sadako uyandığında ailesi yanındaydı. Annesi ona bir Kimona almıştı. Sadako bunu görünce duygulandı. Annesine “ Ben bunu nasıl giyeyim. Neden aldınız buna bana. Bunu giymek için yeterli vaktim yok. Üstelik ipek kumaş. Çok pahalıdır bu. ” diye sızlandı. Bi yandanda ağlıyordu. Annesi bir kerecik bile olsa giymesini istedi. Bunu söylerken kendisi de ağlıyordu. Sadako zorlukla üzerine Kimona’sını giydi ve pencere kenarındaki sandalyeye oturdu. Herkes onun bir peri gibi gözüktüğünü düşünüyordu. Sadako dik durmaya çalışıyordu. Ama pek beceremiyordu. Sadako üzerindeki Kimona’yla son bir turna kuşu yaptı ve annesi ona yarın devam etmesini söyledi. 664. turna kuşu deyip yatağına uzandı Sadako. Elini önce masanın üzerinde duran Kokeşhi bebeğine sonrada en sevdiği turna kuşu olan altın renkli turna kuşuna götürdü ve düşündü “ Yarın…Oysa yarın o kadar uzak görünüyordu ki..” Sadako gözlerini kapadı. Yeniden açtığında ailesi yanındaydı. Sadako ailesine gülümsedi ve gözlerini yeniden kapattı. Bir daha hiç açamadı…. Sadako 

 

 

 

 

Sadako’nun hikayesi bu şekilde son buluyor fakat bir çok kişiyede umut oluyor Sadako. Bizlere ne olursa olsun asla pes etmemeyi öğretiyor Sadako. 🙂

Hillıl
18/06/10
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
ARGOS Bölüm İncelemesi
Sonraki
10 EYLÜL 2018 İLK BLOGUM

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.