Herkesin bir sevgi dili vardır. Sevgimizin dili, sevme şeklimiz, bizi ifade eden sevgi dilimizi anlamak için sizleri ta en başa götüreceğim. Doğumunuzla birlikte şu yaşınıza kadar geçen zamanınızı gözden geçirin. Doğduğunuz evde size bakım verenlerin sevme dillerini düşündüğünüzde hemen birkaç ifadeyle bana birşeyler söylerdiniz. Vereceğiniz cevapları buradan duyar gibiyim. Bazı cevaplar beni gülümsetecek,bazı cevaplarında üzeceğini biliyorum. Hepimizin biricikliği kadar içine doğduğumuz bir dünya var. Geldiğimiz o dünyayı da her ne kadar biz seçmemiş olsak ta yaşadıklarımız tamamen gerçek.
Bahsedeceğim ilk model, koşulsuz sevgiyi tanımlayacak. Doğduğumuz andan başlayıp hayatımız son bulana kadar hepimizin görmesi ve yaşaması gereken sevgi biçimidir. Koşulsuz sevmek sevilmek demek, hiç bir koşul olmadan tüm benliğimiz ile sadece sevilip kabul görmektir. Bazılarımız bu yazıyı okuyup evet ben sevilen kabul gören ailede büyüdüm diyecektir. Ama bazılarımız ise yüzü düşük bir şekilde, hayır ben hiç sevilmedim diyeceklerdir. Ya da sevildim ama hep bir koşul vardı, başarırsam ailem bana sevgi gösteriyorlardı yoksa iyi olamadığım zamanlarda tam tersine beni çok değersiz hissettitrdiler. Çocuk yuvasında büyümek zorunda kalanlar, sevgi evlerinde yaşamak zorunda kalanlar, ailesini kaybedenler,olupta annelik babalık görevini yapmayanlar… Ne çok aile dinamiklerinden olanlardan olmayanlardan yazabilirim.
Herkesin bir sevgi dili var iken hepinizi çok eskiye götürüp sizi büyüten ya da model aldığınız kimler var ise onları düşünmenizi istedim. Aslında bunu isterken niyetim şimdiki sizin sevgi dilinizi anlamınıza yardımcı olmaktı.
Çocukluğumuz; bizim şimdiki düşüncelerimizi,hislerimizi,davranışlarımızı şekillendiren hayatımızın en önemli dönemi. Çocukluğumuzda bize temas eden kim varsa onları zihnimizin en derinlerine koyuyoruz. Bize nasıl hissettirdiler ise biz de kendimizi öyle görüyor,öyle seviyoruz. Desem ki çocukken tüm duyguların kabul görülmüş,dinlenilmiş,alan verilmiş ilk başta söylediğim gibi koşulsuz sevgi gördüysen kendini severken seni sevdikleri gibi seviyorsun. Öz değer bilincin yüksek oluyor. Kendini her halinle kabul ediyorsun. Büyüyüp yetişkin olduğunda ise öğrendiğin şeyleri zihnin bildiği işlerden yola çıkarak sen de bir başkasını koşulsuz seviyorsun.
Peki işler tam tersi olduğunda neler oluyor?
Kendinizi yeterli,iyi hissettirilmediğinizve sevgi görmediğiniz bir ortamda var olmaya çalışmak ne yazık ki yaşınız ilerlediğinde hem kendinizle hem de çevrenizle ilşkileriniz çok sancılı oluyor. Kısır bir döngü gibi de düşünebilirsiniz. Size,çocukluğunuza sevgi duygusuyla tanıştırılmadığınızda siz de kendinizi eksik,yetersiz,öz güven konusunda eksiklikler yaşayan,kendinize inanmayan ve bir başkasını severken bu duyguyu göstermemiz olumsuz şekillerde oluyor. Eğer bu yazıma denk gelirsen bir tebbessüm edip yalnız olmadığını bilmeni isterim. Hiç bir şeyin kolay olmadığını olmayacağını da söylemek isterim. Çünkü değil… Hyatta her dönemimizde ,her işimizde, kısacası her şeyde bir zorluk olacaktır.
Son paragrafa gelmişken çok önemli bir şey daha var.
Kısır döngü ömür boyu sizin haspishaneniz mi yoksa bu döngüyü kırmayı başarabilir miyiz? Peki bir yolu varsa benimle de paylaşır mısın?
İsterim ki buraya kadar yazdıklarımı bir sindir, özümse. Sorduklarıma içten bir cevapla.Sen ne düşünüyorsun çok merak ediyorum. Bir sonra ki yazımda senin özümsediklerinle kendine verdiğin cevaplar ile ben de devam edeceğim. O zaman bir diğer olacak başlığımızıda buraya bırakıyorum. Ne olduysa,oluyorsa da
KENDiNE ŞEVKAT GÖSTER…
os