İÇİMİ DÖKMELİ KARALAMACALAR

Fotoğraf sahibi: 5688709 (@5688709 on Pixabay)

Selamın aleykum hayırlı günler. Öncelikle kısaca kendimi tanıyayım. Ben kendi hâlinde Azeri bir ailenin ilk oğlu olarak dünyaya geldim. Şuan 28 yaşındayım. Kendimi bildim bileli hep şiir karalarım. An itibariyle – ki bu yazıyı paylaştıktan sonra bu sayı değişebilir – kayıtlı olan 661 tane şiirim var.

Şiir yazmayı ben kendime deva gibi görüyorum. Şiir olmasa sanki teşhisi konulmamış ağır bir hastalıktaymışım gibikendimi boşlukta hissediyorum. Bu sayfayı geçenlerde sosyal medyada gördüm. Biraz kurcaladım bugün bende bir şeyler karalamak istedim. Hatta ailevi sıkıntısü olan bir arkadaşa da önerdim “yaz rahatla” diye. Birde ben şu son zamanlarda dehşet âşık olmuşum. Her şeyin mutlaka çıkarı var. Derdi veren Allah dermanı da veriyor. Yakın zamanda bir büyüğümün sözlendiğini öğrendim. Geçmişte ne yaşamışsa kafa yapısı biraz değişik olduğu için söylenebileceğini hiç düşünmedim. Onun sözlenmesi bizim gibi gençlere de umut verdi.

Bende şu sıralar çok hayallere kapılıyorum. BU hayaller beni alıp götürüyor gerçekle arama biraz reklâm koyuyorum. Sizlerle en son yazdığım bir şiirimi paylaşmak istiyorum:

ADI SAKLI KADINA MEKTUPLAR

Kalemler çürümüş bir sen var bende,
Mürekkebi fevkalâde dudağından.
O sol tarafında ki canından,
Öleceğim var bugün göğsünde sevgilim…

Öleceğim var bugün göğsünde sevgilim,
Öleceğim var bugün gözlerine kurban.
Dudağında yanacağım,
Defterler bitireceğim,
Ve sigaralar yakılır balcana yanaklarına…

Sen nasıl sevapsın?
Acı acı günah,
Beni benden alan…
Dayanamamak,
Bir deli gibi dudağıma vermişim fotoğrafını,
Dayadım sırtımı sensizliğe…

Birden sevsem seni,
Birden doya doya,
Yeni tanışmış gibi,
Yaman yaman dudaklarında,
Beni koyma ele…

AYKUT BARIŞ ÇELİK

Bu zamana kadar bana niye sürekli şiir yazdığımı soran olmadı. Şiir zaten benim içime attıklarımın patlayışı, serzenişi. Dün mesela sevdiğim kızın fotoğrafına bakıp yazdım da yazdım not defterini bitirecektim, zor frenledim kendimi. O şiirimde bu:

LAMİYAN

Aslında gözlerinde takılı kaldım,
Bir telâffuzla dudaklarında bağlandım.
Ümidim öyle kalbin, göğsüne akar,
Aşk ile boğuldum fotoğraflarında…

Bilmiyorum ki bunca güzelliğinin sebebi ne?
Ne kasıtla alır başını dudakların yumuşakça.
Seni sevmeler,
Ah yine yine her gün sevmeler…

Sanki o kalp değil ki,
Bir sabahın baharıydı.
O gözler dudaklara borçluydu,
Ama ki ben o borcu ödeyemedim…

Aşk ne ki gözlerine baka baka anlayamadım,
Yanaklarının yolundan cayamadım.
Ah benim kalbim susmaz ki,
Canıma okuyor fevkalâdenin fevkinde…

Sustum ki fotoğrafın çok konuşuyor,
Ah sevgilim, sevgilim…
Oturup bir sigara içerim,
Belki de meşkcesine şiirler bitiririm…

Yaşamak, yaşamak, yaşamak…
Ama ki nasıl yaşamak…
Ama ki gönlüm coşarsa,
Ama ki bu aşk nasıl bir şey?

Seni satırlarca ve defalarca,
Ve mamafih iştahla,
Bunun içine özlem sıkışır,
Yoruyor beni ama ses etme…

Aşk şehrin elektriğini kesti,
Sende öyle bir buse vardı ki,
Memleketin suyu kesildi,
Ve kelebeklerin ömrü uzadı…

Kalbimi duysan haykırıyor,
Ya ben çok deliyim,
Ya kaybettim bir şeyimi,
Kaybettiysem sağlık olsun…

Ah seni sevmeler, sevmeler,
Kalbimin efkârlı şarkısı.
Suskunluğumun isyanı,
Hangi cennetin meleği, bilemem…

Bu şiir bitmeyecek,
Ki belki ölene kadar.
Ki belki sana varana kadar,
Artık dünyada yanar, bilemeyiz, bilemem…

Çarpıntı mı bu acaba?
Yoksa kalpte ki sevda…
Yaşamak senin gözlerinin neresinde?
Kim bilir kalbin duyuyor mu şimdi?

İstenmem bilirim bu dünyada,
Aklım başında mı kim olsun canıma?
Sende ki nasıl dudaktı ki,
Anlamadım sormasın fotoğrafın…

Ah ah ah…
Var mısın ki bu yüreğin dermanında?
Yada kaderinde,
Yada dudağımın deminde…

Deminde kayboldum fotoğraflarında,
Deminde sen oldum tam deminde.
Gel yüreğimde ki memleketime,
Bilmem duyuyor musun kalbimi kalbinle?

Seni sevmeler sadece seni sevmeler,
Başka hiç bir şey olmasın.
Başka hiç bir şey de olmasın benden fazla,
Yarınıma hoş gelsen, al yarınım da senin olsun…

Artık gözlerini yum,
Ve benim hasretlikle ölüşümü seyret.
Ve olmalı ki lütfen göğsüne gömsünler,
Ve olmalı ki sende dirilmek.

Bu kaç asır sonra yazılımalar,
Ben felâket bir Mecnun.
Sen gayba karışmış Leyla,
Ben kirpiklerinde Zülkarneyn…

Susmuyor ki evet susmuyor ki,
Canımda taşıdığım kalbim.
Gözüm gözüne muhtaç,
Bilmiyorum ki ben artık neyim?

Neyim artık ben neyim?
Sen miyim yoksa…
Kim bilir ki ben neyim?
Neyim belki dudağında nasipse…

AYKUT BARIŞ ÇELİK

Ben kendimi ancak böyle ifade edebiliyorum. Şiir benim toplumdan kaçış biletim. Çünkü topluma bakıyorum garip halleri var. Her şey nasip kısmet ya. Geçenlerde kara kara düşünürken bahsettiğim buyüğümun sözlendiğini öğrenince biraz sevindim. 

 

Aykut Barış Çelik
6 Ocak 1994 tarihinde doğmuş kendi hâlinde biriyim
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
BİR KAÇIŞ HİKAYESİ BÖLÜM 4
Sonraki
BİR KAÇIŞ HİKAYESİ-BÖLÜM 5

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.