Kitapla alakası olmayan bir insanın bile bildiği o isim “ SABAHATİN ALİ ” peki biz ne kadar tanıyoruz ?
SABAHATİN ALİ KİMDİR ?
- Doğum tarihi : 25.Şubat.1907 Ölüm tarihi : 02.Nisan.1948
Sabahattin Ali kaç yaşında öldü : 41
Burcu : Balık
Meslek : Yazar, Şair, Gazeteci
Sabahattin Ali doğum yeri : Gümülcine
Ölüm yeri : Bulgaristan
Kendisi yazar ve şairdi. Sabahatin Ali Cumhuriyet Türk edabiyatçıı olarak bilinir. Sabahatin Ali’nin eserleri genelde öykü tekniği ile yazılmıştır fakat romanları ile tanınmış bir yazardır. “Kuyucaklı Yusuf , içimizdeki Şeytan ve Kürk Mantolu Madonna” romanları en bilindik eserleridir . Romanlarının konusu ise sevgi ,aşk ,evlilik ,sosyal konular ,iletişimsizlik ve yanlızlıkdır . Sabahattin Ali, asker kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası piyade yüzbaşısı Salahattin Bey, annesi ise yine bir asker çocuğu olan Hüsniye Hanım‘dır. Eşi Aliye Ali ,kızı Filiz Ali’dir.
SABAHATİN ALİ NEDEN HAPİSE ATILDI ?
Almanca öğretmeni olarak atandığı Aydın Ortaokulu’nda komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla hakkında soruşturma açılan Sabahatin Ali, tutuklanarak hapse atıldı. Ayrıca Konya’da bulunduğu sırada okuduğu bir şiir yüzünden Atatürk’e ,İsmet İnöniye ve bazı devlet adamlarına hakaret eden bir şiir yazdığı iddasıyla tutuklandı ve 12 ay hapse mahkum edildi . Yargıtay cezası ile 14 aya yükseltti ve bu ceza ile devlet memurluğundan çıkarıldı. Konya ve Sinop cezaevlerinde yattıktan sonra Cumhuriyet’in yıl dönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuştu. Ankara’da dönemin bakanı Hikmet Baykur’dan işine geri dönebilmesi için eski fikirlerinden vazgeçmiş olması gerektiğini söyledi ve Varlık dergisine ‘Benim Aşkım’ şiirini yazarak Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılığını gösterdi .
SABAHATİN ALİ’NİN ATATÜRKE YAZDIĞI MAKTUP
Sabahattin Ali’nin Atatürk’e Cezaevinden Yolladığı ve Yalan Söylemediğini anlattığı bilinmeyen mektup vardır . mektup da şunlar yazıyordur:
İsicumhur Gazi Mustafa Kemal Hazretlerine,
Zât-ı âlinizi îmâen ve telmihen tahkiri mutazammın (imâ ve kastederek hakaret eden) bir şiiri yazmış ve okumuş olmak cürmü ile bir sene hapse mahkûm edildim. Mahkeme zabıtlarının sathî bir tedkiki bile bu kararın nasıl bir zihniyetin tesiri altında verildiğini isbat edebilir. Fakat, Temyiz Mahkemesi tarafından tasdik edilmiş olması, hükmün isabetsizliğine dair daha çok söz söylemekten beni alıkoymaktadır. Beni en çok üzen yediğim ceza değil, sizin büyük isminizin şahsî intikam vasıtası olarak kullanılabilmesi ve buna müsamaha edilmesi keyfiyetidir. Kablî hükümlerden, sakat düşüncelerden ve lüzumsuz korkulardan uzak bir heyete her zaman kabahatsizliğimi ispat edebilirim. Fakat bütün bunlara lüzum kalmadan işi sizin yüksek kararınıza bırakmayı tercih ettim: ‘Ben böyle bir şey yapmadım’ diyor ve buna inanmanızı rica ediyorum.
Sabahatin Ali’nin yazdığı mektup
SABAHATİN ALİ NASIL ÖLDÜ ?
Bu davalardan sıkılan Sabahattin Ali, aleyhine devam eden davalar sebebiyle Avrupa’ya kaçmak isterken Ali Ertekin adında emekli bir subay tarafından başı taşla ezilerek vahşice öldürülmüştür.Ancak Sabahattin Ali’yi öldüren o emekli subay değil, ona nihayetinde Avrupa’ya kaçma planları yaptıran yalnızlığı ve örgütsüzlüğüdür.
SABAHATİN ALİ’Yİ ÖLDÜREN KİŞİ KİM VE NASIL ÖLDÜRDÜ ?
Sabahattin Ali’yi öldüren Ali Ertekin de bu şebekenin mensubuydu ve yakalanınca Sabahattin Ali’yi öldürdüğünü itiraf etti. Ali Ertekin idam cezasıyla yargılanmasına rağmen dört yıla hüküm giydi, kısa süre sonra da serbest bırakıldı .
Ali Ertekin , Sabahatin Ali’yi nasıl öldürdüğünü şu şekil de anlatıyor :
“Ateş yaktık, geceledik. Çantasını açtı, eline bir kitap aldı… Ceketini yere serdi, kol saatini çıkarıp yanına koydu. Elimde bir sopa vardı, ayağa kalktım gezinmeye başladım. Her geçen saniye asabım bir kat daha artıyordu . Gözlerim kararır gibi oldu. İşte bu milli düşünceye birden bire irademi kaybederek , elimdeki sopayla kitap okumakta iken kafasının sol tarafından yüzüne doğru şiddetle vurarak kafasını parçalamıştım” diyor
Kendi düşüncesine milli düşüncelerini karıştırmış . Maalesef Sabahatin Ali bir şekilde katledilmiş.
kendisine 41 yıl biçilen Sabahatin Ali hayatının her anında yazdığı kitaplarla bütün insanlığı etkilemiştir . Uzun bir hayatı olsaydı insanlığa daha neler katıcaktı kim bilir.
Şimdi sizleri biraz Sabahatin Ali’nin sözleri ile baş başa bırakıyorum .
SABAHATİN ALİ’NİN BAZI SÖZLERİ
- Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek.
- “Ben böyleyim işte!” dedi. “Ben garip bir kadınım. Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız.
- Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim.
- Ama unutma, taş duvarlar arasındaki karanlığımın senden başka penceresi yok.
- Her şey geçer. Her şey unutulur. Kendini bir felaketin içerisinde kaybetmenin manası yoktur.
- Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: ‘Dünyada neler gördünüz? ‘ dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki…
- Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım
- İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir
- “İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”
SABAHATİN ALİ BAZI ŞİİRLERİ
- ÇOCUKLAR
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi
Bazı nur içinde, bazı sisteyim
Bazı beni seven bir göğüsteyim
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
Her yere sokulan bir rüzgar gibi
Aşkım iki günlük iptilalardı
Hayatım tükenmez maceralardı
İçimde binlerce istekler vardı
Bir şair, yahut bir hükümdar gibi
Hissedince sana vurulduğumu
Anladım ne kadar yorulduğumu
Sakinleştiğimi, durulduğumu
Denize dökülen bir pınar gibi
Şimdi şiir bence senin yüzündür
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Sevgilim, saadet ikimizindir
Göklerden gelen bir yadigar gibi
Sözün şiirlerin mükemmelidir
Senden başkasını seven delidir
Yüzün çiçeklerin en güzelidir
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi
2. SON MEKTUP
Ey yar, bu mektubu aldığın demde
Kara topraklara verdim kendimi…
Herşey bana engel oldu alemde,
Bir çoşkun nehirdim, yıktım bendimi.
Benim gönlüm doğusundan deliydi;
Başka dünyaların saşkın seliydi…
Bunun böyle olacağı belliydi…
Her şey biter sel yerine döndü mü…
Dünya durmaz, bahar olur, kış olur,
Belki senin gözün yaş olur,
Ben garibim, benim gönlüm hoş olur,
Sevdiklerim ayda yılda andı mı…
Yıldız olur sana ışık tutarım,
Bülbül olur pencerende öterim.
Yer altında belki rahat yatarım
Yer üstünde çektiklerim dindi mi…
Şimdi yaşamayı tatlı bulursun,
Koşarsın, gülersin, tez yorulursun,
Bir gün olur yine bana gelirsin
Deli gönlün yaşamağa kandı mı…
3.DAĞLAR
Başım dağ saçlarım kardır,
Deli rügarlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
Şehirler bana bir tuzak,
İnsan sohbetleri yasak,
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim dağlardır.
Kalbime benzer taşları,
Heybetli öter kuşları,
Göğe yakındır başları;
Benim meskenim dağlardır.
Yarimi ellere verin;
Sevdamı yellere verin;
Elleri bana gönderin:
Benim meskenim dağlardır.
Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim dağlardır.
SABAHATİN ALİ HİKAYE ÖZETLERİ
BİR CİNAYETİN SEBEBİ
Hikayenin ana karakteri olan Hüsameddin yeni öğretmen olmuş, Anadolu’ya tayini çıkınca aldığı harcırahı yemiş, sonrada yol parası için birini öldürmüştür. O yüzden ağır ceza mahkemesi hıncahınç doludur ve herkes mahkemeni ne karar vereceğini ve dahası böyle bir cinayeti işleyen adamı görmek istemektedir. Hüsameddin mahkemeye çıktığında ise işin aslının hiç de bilindiği gibi olmadığını, bu cinayetin asıl sebebinin aşk olduğunu söyler.
Liseli bir kız Hüsameddin ile tanışmak ister ve bunun içinde arkadaşlarını devreye sokar. İlgi kızdan gelince Hüsameddin biraz çekingen davranır ama kız peşini bırakmaya pek niyetli değildir. Fakat zamanla kızı tanıdıkça aslında kız ile çok ortak noktaları olduğunun farkına varır. Git gide ona olan ilgisi artar ve bu ilgi aşka dönüşür. Fakat Hüsameddin’in ilgisi arttıkça kızın ilgisi azalmaya başlar ve ondan git gide uzaklaşır. Hüsameddin buna dayanamaz. Hüsameddin ne yaparsa yapsın kız artık ona ilgi göstermez.
Bir gün kız adliyeye gider ve Hüsameddin’e de denk geldiklerinden oda kıza yakın olmak için onlarla birlikte gider. Bir cinayet davasıdır ve katile olan ilgi çok fazladır. İlgili olanlardan biri de Hüsameddin’in aşık olduğu kızdır. Hüsameddin katili kıskanmaya başlar. Çünkü ne yaparsa yapsın kızın ilgisi çekememiştir ama bir katil bunu başarmıştır. O da artık ne yapacağını biliyordur. Gider ve bir adam öldürür. Fakat mahkemeye çıktığında ne kadar da beklerse beklesin o kız Hüsameddin’i görmeye gelmez.
DEĞİRMEN
Değirmen Sabahattin Ali’nin aşkı anlatan en güzel öykülerinden bir tanesidir. Bu aslında bir çingenenin aşk hikayesidir.
Bir grup çingene yine göç ederken bir değirmenin orasını çok beğenirler ve buraya yerleşmeye karar verirler. Değirmende yaşlı bir adam bir kolu olmayan kızı ile birlikte yaşar. Kız daha çocukken kolunu değirmenin çarklarına kaptırmıştı. Sakat olduğu için de evlenmeden babası ile değirmende kalmıştı.
Çingeneler arasında Atmana lakaplı yakışıklı bir delikanlı vardır. Tüm kızlar ona yanık olsa da o kimseye yüz vermezdi. Fakat o da kalbini değirmencinin kızına kaptırmıştı. Kız da ona yanıktı ama kızın sakat olması büyük dertti. Çünkü kız sevdiği adamın ona acımasını istemiyordu. Sevdiği adamın sırf acıdığı için noksan biri ile birlikte olmasını istemiyordu. Fakat Atmaca da seviyordu. Bir yolunu bulup onu ikna etmesi gerekliydi. Bunun üzerine en iyi yaptığı şeyi bir akşam değirmende yapacağını duyurdu ve herkesi oraya topladı. Atmaca o gece içten çalacaktı ama başka bir planı daha vardı. Son kez sevdiğinin gözlerinin içine bakarak çaldıktan sonra bir kolunu değirmenin çarkına soktu.