İncelemekte olduğum kitap ise Uğur Mumcu araştırma grubunun derlediği içerisinde merhum Uğur Mumcu’nun da görüşlerinin olduğu köşe yazılarının da bulunduğu “Kazım Karabekir anlatıyor” isimli eser.
Genel hatlarıyla bahsedecek olursak kitapta; Kurtuluş savaşının doğu cephesi komutanı Kazım Karabekir, Mustafa Kemal Paşa’yı çeşitli ithamlarla yaptıklarını ve düşündüklerini anlatmaya çalışıyor. Karabekir’in kitaptaki temanında açıklaması niteliğinde olan bir sözü var. “ Her ihtilal kendi evlatlarını yer”.
Aslında Mustafa Kemal Paşa, İstanbul Hükumeti tarafından asi ilan edildiğinde Karabekir Paşa’ya, temsil heyetiyle beraber Erzurum’da bulunan Mustafa Kemal Paşa’nın derdest edilerek ele geçirilmesi emrediliyor. Karabekir Paşa ise Mustafa Kemal Paşa’nın bulunduğu konağa giderek; “ görevinizden ayrılsanız da ben ve ordum hizmetinizdeyiz” diyerek bağlılıklarını bildiriyor. Ve iki paşanın yol arkadaşlığı fiilen başlamış oluyor.
Kazım Karabekir, Mustafa Kemal Paşa’nın Rusya’da bulunan ve ülkemize gelen Bolşevik paşaların görüşünün de etkisiyle ülkeye komünizmi getirmeyi düşündüğünü söylüyor. En azından bu düşüncenin devrim masasında ki görüşlerden güçlü olan seçenek olduğunu belirtiyor. Bunları belirtiren de Mustafa Kemal Paşa’nın devrimlerini gerçekleştirmek adına her türlü gücü ve cebiri kullanabileceğini de öne sürüyor.
Aslında Karabekir’de Mustafa Kemal Paşa gibi bir muhalif ama Karabekir Paşa yakın arkadaşı olan Mustafa Kemal Paşa’ya da çok zaman muhaliflik gösteriyor. Her görüşünü onaylamıyor, kendi farklı düşüncelerini aktarıyor. Hatta Karabekir bazen Mustafa Kemal Paşa ve İsmet İnönü benden gizli toplantılar yaptılar ve bazı temaslarında beni yanlarında bulundurmadılar diyor.
Anadoluda çeşitli vilayetlerde halk ile kurulan temaslar sırasında Karabekir’in dikkatini bir şey çekiyor. Diyor ki; Mustafa Kemal Paşa halkı direnişte tutmak ve kendisine inandırmak için camide cuma hutbesinde konuştuğunu söylüyor. Mustafa Kemal’in cuma hutbesi vermesinden sonra Karabekir Paşa’da “ Mustafa Kemal Paşa halife mi olmak istiyor?” düşüncesine kapılıyor. Halife olma ihtimaline karşı Mustafa Kemal Paşa’ya halifenin Osmanlı Veliahtından birisi olması gerektiğini söylüyor daha sonrasında İsmet İnönü ile yaptığı görüşmede yine bu fikrini paylaşıyor.
Yine Karabekir’in kızının naklettiği hususlardan bir tanesi ise Mustafa Kemal Paşa’nın, Karabekir Paşa’nın yazdığı ve yayınlanmak üzere olan anı kitabını ve evinde bulunan belgeleri toplattığını öne sürüyor.
Aralarında bunca yaşanan şeylere rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın hasta düşüp yattığı sırada Kazım Paşa’yı çağırın demesi Karabekir’e bildiriliyor. Karabekir Paşa’nın cevabı ise “ o Mustafa Kemal Paşa, çağırılınca gidilir” şeklinde oluyor.
Daha sonrasında görüşüp görüşmediklerini, helalleştiklerini bilemiyorum. Ama Karabekir Paşa’nın çağırılınca gidilir demesi bence Mustafa Kemal Paşa’yı daha sonradan anlayabilmiş olabileceğinin bir göstergesi şeklinde yorumluyorum.
Merhum Uğur Mumcu’nun kitaba dair genel yorumu ise şu şekilde; Mustafa Kemal ile Karabekir arasında ideolojik bir ayrılıktan ziyade metot yönünden bir ayrılık olduğunu vurguluyor. Tam anlamıyla Mustafa Kemal Paşa’nın bir devrimci Karabekir Paşa’nın ise evrimci olduğunu söylüyor. Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın aksine devrimlerin halkı eğiterek ve belirli bir zaman sürecinde gerçekleşmesi gerektiği fikrini savunuyor.
Kitapta, Kazım Karabekir Paşa’nın kamuoyunda bilinenin aksine muhafazakar değil batı sanatlarıyla ilgilenen bir entelektüel, zaman zaman evinde alkol alan, eşinin ve kızlarının başını açtıran bir insan olduğu da yazıyor.
Tarih okumayı sevdiğim için benim zevkle okuduğum bir kitaptı. Merakı olan kitapseverlerin de okumasını tavsiye edebilirim. Mustafa Kemal Atatürk’ünde Kazım Karabekir Paşa’nın da ruhu şad olsun. Onları rahmet ve minnetle anıyorum.