Sürdürülebilirlik kavramı gün geçtikçe daha da yaygınlaşıyor. Birçoğumuz artık bazı şeylerin bilincindeyiz. Pet şişeler yerine mataraları aldık hayatımıza, bez çantamızı yanımızdan ayırmadık, su kullanımımıza dikkat etmeye başladık… Peki hiç giydiğimiz kıyafetlerin çevreye yol açtığı zararları düşündük mü?
Petrol endüstrisinden sonra dünyayı en çok kirleten sektörün tekstil endüstrisi olması ilk başta pek de inandırıcı gelmeyebilir. Ama ne yazık ki durum böyle.
Özellikle son 15 yılda daha da yaygınlaşan “hızlı moda” sektörü, hem ürünlerin kullanım ömrünü oldukça kısalttığı hem de daha düşük kalite malzemeler kullandığından çevreye zararlı etkiler doğurmuştur. İstatistiklere göre hızlı moda sektörü küresel atık suyunun %20’sinden ve küresel karbon emisyonlarının %10’undan sorumludur. Ayrıca ciddi oranda artan tekstil atıklarının geri dönüşüm oranı %1 bile olmamaktadır.
Giydiğimiz pantolon bir “pantolon” olana kadar veya mağazada gördüğümüz gömlekler birer “gömlek” olana kadar pek çok aşamadan geçiyor.
Kumaş ve kıyafet üretiminde kullanılan her ham maddenin ekolojik parmak izleri birbirinden farklıdır. Örneğin pamuğu ele alalım. Uzmanlar pamuğun tüm tarımsal ürünler arasında en büyük su kullanıcısı olduğunu iddia etmekte. Bir kilogram pamuk için 20000 litre su gerekir, bu miktar bir tişört üretimi için kullanılan su miktarına eşdeğerdir.
Pamuk, polyester, elyaf gibi bu malzemelerin işlenme sürecinde de insan sağlığı ve çevre önemli ölçüde risk altında. Tekstil fabrikalarındaki işlemlerde sıkça kullanılan civa, kurşun, krom vb. toksik maddeler genelde doğaya karışarak gezegenimizi tehdit ediyor. Sağlığımız için oldukça zararlı olan Nonilfenol Etoksilatlar (NPE) da bu sektörde oldukça yaygın olarak kullanılıyor.
Hızlı moda ve tekstil endüstrisinin görünmeyen yüzü sadece bunlardan ibaret değil. Sektördeki şirketler daha fazla kâr elde etme ve maliyeti daha ucuza getirme amacıyla üretimlerini Bangladeş, Çin, Vietnam gibi işgücünün ucuz olduğu ülkelerde sürdürüyor. Yalnızca Bangladeş’te moda endüstrisinde yaklaşık 3,6 milyon işçi, güvenli olmayan binalarda ve düşük ücretle uzun saatler çalıştırılıyor. 24 Nisan 2013 tarihinde Bangladeş’te, içerisinde tekstil atölyelerinin olduğu Rana Plaza’nın çökmesi ve binlerce işçinin hayatını kaybetmesi bu duruma açıkça bir örnektir.
Global çaplı büyük moda markaları, Bangadeş’teki bu kazadan sonra işçilerin çalışma koşulları konusunda daha sorumlu davranacaklarına söz veren ‘Bangladeş Bina Ve Yangın Güvenliği Sözleşmesi’ni imzaladılar.
Bu büyük markaların dışındaki bilinç düzeyi yüksek olan lokal markalar; çevreye zarar veren kimyasallardan, ham maddelerden uzak duruyor, hayvan ve işçi haklarını koruyor ve “ileri dönüşüm” fikrini benimseyerek atık ürünleri bambaşka kıyafetlere dönüştürüyorlar.
Peki biz tüketicilere bu konuda düşen görevler neler olabilir?
-
Dolap temizliği yapmak: Uzun süredir kullanmadığımız kıyafetlerden kurtulmak ve dolabımızda sadeleşerek “kapsül dolap” anlayışını hayatımıza geçirmek.
-
Stilimizi belirlemek: Kendimize özgün bir stil belirlemeli ve o stile uygun kıyafetler almalıyız.
-
Alışkanlıklarımızı değiştirmek: Herhangi bir ürün alacağımız zaman o ürüne gerçekten ihtiyacımızın olup olmadığını belirlemek. Modanın albenisine kanarak değil de ihtiyaçlarımız doğrultusunda alışveriş kültürümüzü oluşturmak.
-
Satın alınan kıyafetlerin ömrünü uzatmak: Aldığımız kıyafetlerin yıkama talimatlarına uymak ve kıyafetleri özenle kullanmak.
-
Gereksiz harcamalardan kaçınmak: Az fiyatlı ve düşük kaliteli birçok ürün almak yerine az ama kalitesi yüksek ürünleri tercih etmeliyiz. Bu sayede aldığımız ürünü senelerce kullanabiliriz.
-
Etiketleri İncelemek: Ürünlerin etiketlerine dikkat etmeli, hangi maddelerden yapıldığını, nerelerde üretildiğini bilmeliyiz. Tercihimiz doğal ve organik ürünlerden yana olmalı.
-
Atma, Onar, Geri Dönüştür: Zaman içerisinde yıpranan kıyafetlerimizi atmak yerine onları onarmaya özen göstermeliyiz. Ufak yırtıkları dikmeyi öğrenerek kendimize yeni bir hobi bile edinebiliriz!
-
Sürdürülebilir Markaları Tercih Etmek: Hızlı moda anlayışını benimsemiş markalar yerine çevre dostu, doğaya saygılı, lokal markalardan alışveriş yapabiliriz.