İlkokul öğretmenim bana kalemim ile dile geleceğimi söylerdi. Artık kalem bile hareket ettiremiyorum. Artık neyi eskisi gibi yapabiliyoruz ki. Eski demişken eskinin kelimesi ‘’çok uzun bir zamandan beri var olan.’’ anlamına gelmekteymiş. İnsandan insana bazı kelimeler çok başka anlamlar doğurur. Bazıları için bi şeyin eski olması, eskide kalması ona sonsuz mutluluklar verir. Bazı insanlar içinse çok can yakıcı bi kelimedir. Bir kelime insanın canını ne kadar yakabilirse o kadar yakar. Ben bu ikinci kısımda olan insan tiplemesindeyim. Eskinin değeri kalbimde öyle bir yerdeki. Eskimesin istediğim, her gün yeni ihtişamıyla içimde büyüsün istediğim şeyler var ki. Bu yaşta bu eskinin üstünden nasıl gelebilirim bilmiyorum.
Eski anılar, eskiden yürünmüş olan yollar, eskiden içilmiş olan içecekler, eskiden dinlenmiş olan şarkılar. Bu bütün eskiyi baktığınızda siz yeniden doğurabilirsiniz. Ama bu eski zamanda yapılanlar sizin aklınızı yediği anılarda eğer yanınızdaki kişi yoksa işte o eskiye dönmek imkansızdır, bu kadar özlem varken yeni var deyip avutmak ise tam bir ahmaklıktır.
Bazı anlara insan o kadar dönmek ister ki döndüğünde o aslında yaptığı son anılarda zamanı durdurmak ister, eskide kalmasın diye… İşte sonradan o yürünmüş yollarda tekrardan yürünse bile bu yeni bozukluktur. Çünkü önceden o yolda elini sımsıkı tutmuş biri artık yoktur. Nefes aldığında artık tek kişilik nefes alır bu ona ne kadar yeter, bilinmez.. İşte bazen insanlar nefes alıren bile nefessiz kalabilir. Bu eski işte bu kadar kötü bir şeydir. İnsan istese de artık o nefefsi alamaz. Eskiye bu kadar bağlı kalmak aslında ardında bıraktığınız ya da ardında bırakılan kişiye aslında bağlı kaldığınızdandır. Bazen hayatınızın sonuna kadar ona bağlı kalmak istersiniz çünkü bu istek aslında önceden iki kişinin ortak verdiği bir istekdir. Birine bu istek yük gibi binmişken diğeri bunu ömrünün sonuna kadar omuzlarının üstünde taşımak ister. Bilir ki o zaman gelecek, yeni olandan kaçmadan yaşayabileceğini.