Hep aynı günde gibiyim. Bu günün dün olmadığının bir kanıtı yok gözümde. Takvim yapraklarına, saylara, saatlere inanacak kadar inancım kalmadı. Yazdıklarım benzer, okuduğum sayfalardan aynı şeyleri anlıyorum. Müzikler hep aynı notada. Duvarlar hep aynı gölgelere sahip. Bulutların şekli dahi aynı gibi dünle. Sebepler aramaya geldim, şimdi. Binlerce insan aynı şeyler dinliyor, yiyor, okuyor, izliyor, inanıyor. Çağı suçlayıp bir köşeye geçmek gibi basit planlarım var. Kızgınlıklarımız bile aynı, rehineler aynı, saatlerimiz aynı, aynı olan yanlarımız bir bir aynı. Çıldırtır bu durum insanı, sizi, beni, bizi. Bir kanser hücresi aynı. Ölmemiz mi aynı. O halde yok olmak ayrıcalık ml sayılacak? Ayrıcalıklar dahi aynı olmasaydı bir önemi olurdu belki…
Kukla dostlarım, size dost olacak kadar yakınım şimdi. Bakarsınız yakında sizden bile bin beter olurum kim bilir. Ben bilmem orası kesin. Aynadaki yüzüm hala farklı çoğunuzdan ama gözlerimi, bakışlarımı, zihniyetimi teslim ediyorum hainlere. Tek benim sorunum mu aidiyet? Sizin de ruhunuz sıkışıp kalmıyor mu, karbondioksitle beraber bir parça kendinizden de vermiyor musunuz dünyaya? Verdiklerimizin karşılığını alamadığımız eşitlikten sık sık bahsedilen hiç var olmamış gibi yaşanan şu çağın oyuncağı olduk. Olduğumuz şey bile aynı. Teknoloji klonlamayı bir de bizim zihnimizden izlesin. Aynı şehrin çocuklarına merhaba, hoşça kalın. Aynı kalın ya da kalmayın bir öneminiz yok. Farklı kalmaya çalışan yanlarımız bile aynıyken, siz ben, ben siz olmuşken ancak bu kadar hoş görülü olabiliyorum.