“Her ailenin kendi dili vardır”
Filmin konusuna değinmeden önce filmin bana kattığı duygulardan bahsetmek istiyorum. Bu film bana yalnızlık, çaresizlik ve sevgi duygularını kalbimin en derinlerinde hissettirdi. Bazı sahnelerinde motive oldum bazı sahnelerinde ise en dibi gördüm. Yüksek sesle bağırmak, sessiz bir şekilde ağlamak istedim. Empati duygusunun bu kadar acımasız olduğu bir filmi izlemek beni çok etkiledi. Şimdi filmin konusunu spoiler vermeden açıklamak istiyorum.
Ana karakterimiz olan Ruby, şarkı söylemeyi seven ve özel yeteneği olan genç bir kızdır. Öğretmeni Bernardo sayesinde bu yeteneği üzerine düşmeye karar vermiştir. Fakat büyük bir sorun vardır. Ruby’nin ailesindeki herkes sağırdır ve Ruby’nin şarkı söylemesine sıcak bakmamaktadırlar. Çünkü Ruby bu alanda ilerlerse ailesinden uzağa, üniversiteye gidecektir. Ailesi ekonomik olarak zor durumdadır ve balıkçılıkla hayatlarını devam ettirmektedirler ve Ruby olmadan bu işi yapmaları oldukça zordur. Çünkü Ruby ailesinin iletişim kaynağıdır ve Ruby olmadan ailesi bir hiçtir.
Filmin yarısına geldiğimde durdum düşündüm. Gerçekten mutlu olabilmemiz için önümüzde ne gibi engeller var? Bu engeller doğuştan gelen engeller mi yoksa bizim oluşturduğumuz engeller mi? Filmdeki gibi bu engelleri yıkmalıyız. En zor şartlar altında bile umutlu olmalı ve mutluluğu yaşamalıyız. Doğru zamanı bekleyerek hiçbir şeyi ertelememeliyiz, belki de doğru zaman diye bir kavram yoktur. Belki de biz kendi elimizle doğru zamanı çöpe atmaktayız.
Son olarak filmi izleyecek olanlara şunu söylemek istiyorum. İzlerken kendinizi ya Ruby yerine koyun ya da sağır ailesi yerine koyun. Her ikisini aynı anda yapabiliyorsanız öyle yapın. Bu filmden etkilenmenizi 2 kat daha arttıracaktır. Şimdiden iyi seyirler 🙂