Evet, yazılacak çok şey var ama ben nereden başlasam diye düşünmekten başlayamadım.
Aslında her gün yazsam, yeri var. Her gün anlatacak konular çıkıyor.
Mesela bir gün önce çok ilginç bir olay yaşadım. Sizlere de anlatayım. Bakalım siz nasıl yorumlayacaksınız?
Önceki gün, köpeğimiz Gece’yi alt yoldaki, herkesin köpeklerini gezdirdiği parka götürdüm. Burada çocuk parkı da var. Salıncaklar, kaydıraklar, spor aletleri filan. Orada, daha parka girer girmez salıncaktaki bir kadın dikkatimi çekti. İkimiz de birbirimizden gözlerimizi ayırmadık hiç. Ayakları yerdeyken salıncağı ileri geri iterek sallamaya çalışan kadın. Şimdi bunu nasıl anlatırım size bilemiyorum ama, şunu söyleyeyim.
Bir sene önce kanserden kaybettiğim ve benim “kanser ve kemoterapi” grubunu kurduğumuzda aramıza ilk katılan, sosyal medyadan tanıdığım bir arkadaşımdı. Bendeki bir resminin bire bir aynısı.Aynı giyim ve aynı yüz. Birbirimize bu kadar uzun süre bakıp da konuşmamış olmamak için “insan büyüse de içimizde hep bir çocuksu ruh kalıyor galiba değil mi?” dedim. Ne dediğini anlayamadığım bir ses verdi ama kelime yoktu. Herhalde onayladı diye düşündüm. Yine bana gülümser gibi bakıyordu. “bir arkadaşıma benzettim sizi” dedim. Yine kelimesiz bir ses. Ne dediği anlaşılmayan bir yanıt. Yanına filan gitmeden, çocuk parkı alanından çıktık ama ben parktan çıkana kadar o salıncaktaki kadın beni hep takip etti. O tıpatıp aynısı olduğunu düşündüğüm Serpil’im 4 Nisan 2021de kanserden vefat etmişti. Muş’taki arkadaşımın görüntüsü birebir aynı şekilde nasıl karşıma çıkabildi? Metafizik varlık mıydı? Sadece bir görüntü.
Serpil bana eşimin vefatından sonra ölüm ve yaşam konularında çok şey anlatmıştı. Çok yazıştık, konuştuk onunla hayat hakkında. Ölüm sonrası yaşananlar filan. Haktan Akdoğan’ı takip etmemi istemişti. Haktan beyi dinlerken, bir gün yine karşıma çok esrarengiz bir şekilde bir kadın çıktı ve yine bu konularda konuşan bir kadını youtube kanalında takip etmemi söyledi. O bayanı halen takipteyim ama anlatımları çok ağır ve cansız geldiği için pek de keyifli dinlemiyorum. Bu arada Haktan Akdoğan ve o bayanı takip ediyorum diye youtube bana “ilhan Yılmam” kanalını önerdi. Video başlıklarını görünce…. Oooo ben yine kaptırdım gittim ve peşpeşe, ne video bulduysam izlemeye başladım. Evde iş yaparken bir yandan youtube kanalını açıyor, anlattıklarını dinliyordum İlhan Berat Yılmam’ın. Onun programına yapılan yorumlar, katılımcıların söyledikleri, anlatılan ve konuşulan konular derken; duyup öğrendiklerimi yeni yazdığım kitaplarıma da yansıtmaya başladım. Tabi bu arada Serpil sayesinde öğrendiğim konular ve isimler sayesinde, yeni kitaplarımda Haktan Akdoğan ve İlhan Yılmam isimleri de yer almaya başladı.
Ahhh. işte burada yine tıkandım kaldım. Ne desem ki? Yaşadığımız hayatta görmediğimiz, bilmediğimiz, farkında olmadan, günlük hayat içinde görmediğimiz, gözümüzden kaçan o kadar çok konu varmış ki… Şimdi çok fazla kitap okuyor, takip ettiğim bu isimlerin anlatımlarını takip ediyor, izlemediğim videolarını izlemeye çalışıyorum. Çok isterdim eşim, Can’ım da, Serpil’im de hayatta olsalardı da bu videoları onlarla da yorumlayıp, konuşabilelim, sohbet edelim. Onların bildiklerini, ben seneler sonra geriden gelerek öğrenmeye başladım. O yüzden de isimleri yeni kitaplarımda sıkça yer alıyor. Can, Serpil, Haktan Akdoğan ve İlhan Yılmam.
Artık kanser ve eş kaybından duyulan acıyı dile getirmek istemiyorum. Evet, eşimi halen çok seviyor ve çok özlüyorum ama yaşam ve ölüm kavramları zihnimde daha farklı biçimlenmeye başladı. Keşke Can varken fark edebilseymişiz bu kanalları. O zaman ben daha salak ve cahilmişim demek. Can, belgesel açıp, Tesla hayranı olarak, değişik bilgileri izlediğinde ben de ondan öğrenmeye başladım ama İlhan yılmam kanalını Can varken keşfedememiş olduk. Hoş, Can bu kanalı bulup, izlemişse de ben o zamanki cehaletimle ilgilenmemiş de olabilirim. Aklım başıma geç geldi ama geç olsun da güç olmasın diyerek, geç de olsa aydınlanma çalışmalarıma başlamış oldum. O yüzden….Neyse, konuyu çok uzatırsam okumazsınız. Bir sonraki yazıda devam ederim.
Anda kalın, sevdiklerinizle kalın, sağlıcakla kalın. Olduğunuz yerde kalmayın. İleri!