Artık sözlerin tükendiği, acı verdiği yerdeyim Manolya. Anlatamıyor, konuşamıyor bol bol avazım çıktığı kadar susuyorum… Artık sözler kifayesiz, nezaketsiz. Dilim tutuk Manolya, fakat sen de beni anlayamazsın. Yazıyorum, yazıyorum… Nereye kadar, kime, ne için bu yazdıklarım? Neden insanlara değilde bir kağıt parçasına, neden Manolya?
Düşündüklerimi sadece yazabiliyorum. Sence kağıt anlar mı beni, ağladığımı hissedebilir mi ki, paramparça olduğumu görebilir mi ki?
Söyle bana Manolyam, neredesin? Aşık olmak istediğim koku nerelerdesin? Yoksa seni bulmadan mı göç edeceğim bu kasabadan, yoksa sen beni bulamadan mı ayrılacaksın o masaldan?
Nerede seni bulurum ama aramaktan da yoruldum. Sadece yorgunum Manolya. Seni istemesemde, olmayan sana ihtiyacım var. Nerelerdesin Manolyam, nerelerde?
Kalemim kırıldı bu gece. O da yazmak istemiyor, dinlemek istemiyor beni Manolya. Uçurumun kenarında, çok uzaklardayım. Sadece gel Manolya. Sadece gel, katkısız, yalansız, sevgiyle gel Manolya. Beni bu uçurumun kenarında yalnız bırakıpta terk etme ölüme Manolya. Gel artık. Gel geç olmadan, treni kaçırmadan…
Bulutlar da açmadı burda, mavi gök orda mı?
Bu gelecekti sana, belki de asla gerçekleşmeyecek olana, çok uzaklara… Toprağından, manolyaya.
08.03.2022
Eskiden sadece;
Kışlar soğuktu.
Şimdi ise,
İnsanlar soğuk,
Yürekler soğuk…