Gece göğü kaplarken göçen şehirler ve yiten yaşamlar sessiz
Kimi kimsesiz, kimi kendisiz bir bakışa mahkum
Yağan yağmur değil,
Tufan Nuhun değil
Parça parça bedenlerin taşınamadığı yeryüzü, ebedi bir karanlığın kaldırım taşı
Yiten onlarca can ve kazanılan bir toprak parçası
Kazanan kim ki ortada varken bir ölü?
Kaybeden insanlık, yaralı vicdanından vuruldu yine
Sancılarını çoğaldığı bedenlerde zoraki ölümler devri başlıyor
Kan akmayınca sular da akmıyor sananlar
Şanslarını bir topun ağzına asmışlar
21. yüzyılın yüzkarası dönemi yine sanmakta, sınamakta insanı
Sessiz bir türkünün bağıran yüreği çarpıyor
Duyuyor musunuz? Ayrılıklar hüznünü kanla kusuyor
Sınırlar kuşatırken insanı
Kesilen ateşkeslerle kesiliyor çocuk bedeneler
Ulu çıkarların bozuk gölgesi yaratıyor düzensizliği
Çiçeklerin korkusunu çalıyorlar
Ağladıkça kuruyan çocuklar susamadığı için
Bak, gün doğmuyor yiten insanlık olunca
Dönmeyi unutuyor dünya
Yiten onlarca can ve kazanılan bir toprak parçası
Ne işe yarar, hangi ağaç yetişir masum kanıyla, ahıyla, yaşıyla ıslanmış topraklarda?
Suskun insanlık çünkü kör vicdanların yarattığı lal diller görmeyi de hissetmeyi de öldürüyor yavaş yavaş
Sevgi ve savaş yakınlaşıyor
Sevmek zorlaştıkça çetinleşen savaşların insanlığı
Merhaba dünya…