“I am a cage, in search of a bird.”
Franz Kafka’nın bu meşhur sözüyle bir otobüs yolculuğunda tanıştım. İlk okuduğumda anlamadığımı hatırlıyorum, belki de camdan dışarıya bakmış, yemyeşil çayırların dikkatimi dağıtmasına izin vermiştim. Ama birkaç kere tekrar edip, o kelimeler zihnimde belirdiklerinde çıkan kıvılcıma baktım. Bir. İki. Üç. Ben taşları birbirine vurdukça, buldum sonunda ateşi. Bu ateş insanlığı aydınlatır gibi beni aydınlattı ve medeniyetten öncesi hiç olmamış gibi oldu.
“I am a cage, in search of a bird.”
Türkçe çevirisiyle, “Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı.”
Kuşlar hep vardı. Kafesler sonradan geldi. Bir kafesin var olma amacı bir kuş tutmaktı. Ruh bir şekilde hep vardı. Farklı formlarda belki farklı atomlarda, maddelerde, enerjide ama hep vardı. Sonra beden geldi, kalbi bir göğüs kafesinde hapsetti.
Hepimiz bir kafesin içinde yaşıyoruz, hepimizin kalbi bir göğüs kafesinin içinde atıyor. Bazen kuşlar sığamıyor kafeslere. Tutamadığımız bir kuş yaşatıyoruz içimizde, ele avuca sığmaz bir can, bir ruh taşıyoruz. Bazen kuş oluyoruz kaçmak için çırpınıyoruz, bazen de kafes olup tutmak için. Fakat kafes de biziz kuşta, beden de biziz ruh da.
Kuş olmayı herkes hayal eder de, ya kafes olmayı ? Ya bir kuş aramayı ? Asıl esaret de bu değil midir ? Kuşsan hep kaçmak için, uçmak için bir umudun vardır. Ama ya kafes olmak, kendinden kaçamamak…
Varoluşun da aşkın en güzel tanımıdır bence bu cümle, kuş arayan kuşa kıyamayan ama kuşsuz bir hiç olan bir kafes olmak. En büyük acıdır, en büyük keder. Çünkü bilirsiniz ki her zaman bir hayat olacak, bir kuş mutlaka dönecek ve kafes yine kitlenecek. Ama bu dönüş ile, kuşun mahkûmiyeti siz olacaksınız. Kuşa verdiğiniz ev sözünü tutamayacaksınız.
Bazen tercih yapmamız gerekir; kuş olmayı seçip hep bir yerden yada bir yerlerden kaçmak, evsiz olmak; Yada bir kafes olmak. Net, sabit, güven veren ama heyecandan ve yaşamdan uzak durmak. İşte sizde bu ayrıma geldiyseniz, kalmak yada gitmekteyseniz, size bir pencere açmak istiyorum. Farklı bir yol, bir bakış açısı göstermek istiyorum. Ya kafeste, kuşta bizsek ? Ya kuşsuz kafes, kafessiz kuş bir hiçse ? Belki de tek yapmak gereken bir pencere açmaktır. Hem ev hem evsiz olmaktır. İşte o zaman kafes kuşu bekleyecek, kuş ise kafesi içinde taşıyacaktır. Belki de sihir, anahtarın güzel bir çiçek, bir süsten ibaret olduğu evler, kanatların sadece kaçmak için değil geri dönmek için kullanabilen kuşlar bulmaktır.