Çağın İnsanı

Modern bir çağda yaşıyoruz hepimiz öyle değil mi? Belirli bir saatte kalkıyoruz, kahvaltı yapıyoruz, işe gidiyoruz. Bazılarımız iş yerinde yapıyor kahvaltısını. Çalışıyoruz mola veriyoruz. Kendimize yakın bir iş arkadaşı ile yemek yiyoruz. Kısacık molada vakit kalırsa bir çay, sigara ile de iki lafın belini kırıyoruz. Yine çalışıyoruz, akşam oluyor basıyoruz marşa eve gidiyoruz. Yemekti, yarının meşguliyetiydi, evde ki işlerdi derken gün bitiyor. Bütün bir haftayı hafta sonu için yaşıyoruz. Çıkıp bir nefes alıyoruz bir cafede veya bir ziyarette buluyoruz kendimizi. Avmlerde vakit harcayanların sayısı da azımsanamaz tabi.   Peki nereye kadar bu? Bütün bir ömrü 60 yaşından sonra merdiven çıkmakta zorlanacak, yakın gözlüğü takacak, eski zamanlarda eski zamanlar diyecek bir emeklilik için mi harcıyoruz? Kısa bir düşünün, düşünün evet düşünün ve durun. Şimdi size söyleyeyim. Evet siz modern bir kölesiniz. Bütün bir ömrü, gençliği 60 yaşından sonra merdiven çıkmakta zorlanacak insan için feda ediyorsunuz. Tabi o yaşa gelecek kadar şanslıysak. Kendi adımıza bu çağın tahlilini yapmakta yarar görüyorum.

 Birde bu yaşadığımız dönemin tek hücreli hayatları var. Hiç kitap okumamışlar, hiç sinemaya gitmemişler, hiç tanımadığı birisine selam vermemişler, hiç bir köpeği beslememişler, hiç müzeye gitmemişler, hiç futbol maçı seyretmemişler. Bütün bu yapamadıklarının değerlerini dahi bilmiyorlar. Hayat onlar için tek bir hücreden ibaret. Sağlıklı yaşam ve ölüm. Bu insanlarla konuşsam “al sana 2 kişilik sinema bileti, istediğin kişiyle git bir film izle”  veya “al şu kitabı kendine bir vakit ayır ve bu kitabı oku” desem inanın ne sinemaya gidecek nede o kitabı okuyacaklardır. 

Tekrar gelemeyeceğimiz bir hayatı böyle yaşayarak daha ne kadar kendimize, yaratılışımıza ihanet edeceğiz? Bizi insan yapan değerlerimizin ne zaman farkına varacağız? Bu sorunun cevabını verdiğimiz gün başlayacak zincirlerimizin kırılması. Rücû edeceğiz. Kendimizi bulacağız. Eve döneceğiz…

Simyacı
kendi kişisel menkıbesinin peşinden giden bir garip adem
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Mart'tan Esintiler
Sonraki
Fotoğrafçılık Romantizmini Kaybetti mi?

Fotoğrafçılık Romantizmini Kaybetti mi?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.