Nasıl bir his biliyor musun? Böyle için yanıyor ama vücudun buz gibi. Nefes alamıyorsun bir hava alayım dışarı çıkayım diyorsun, hava buz gibi ama üşümüyorsun elin soğuktan uyuşmuş telefonu eline alıp aramak istiyorsun ama tutmuyor elin, hala için yanıyor,göğüsunde ateş var gibi. Dilinden ikinizin şarkısı dökülüyor mırıldanarak yürüyorsun, sanki kilometrelerce koşmuş gibi nefes nefese kalıyorsun o alamadığın nefesi mecburen alıyorsun fakat o nefes geçmiyor boğazından, inmiyor ciğerlerine. Geri dönemiyorsun çünkü olmuyor, ağlamak istiyorsun ama göz yaşların içine akıyor. Dışarıdan bakınca yürüyen omuzları dik sapa sağlam bir insanın bedeni gözüküyor ama için için ruhun çekiliyor. Toparlanamiyorsun çünkü alışmışsın varlığına. Hiç bitmeyen yaşam enerjin artık yok, zor anlarda bile șen şakrak çıkan sesin artık çıkmıyor. Sadece şarkınızı söylüyorsun kimse duymuyor çünkü mırıldanıyorsun. Varlığına alıştığın kişinin yarattığı boşlukta kayboluyorsun, fiziken sağlamsın henüz fakat içten içe nasıl bir acı çektiğini bir sen biliyorsun.
İçindeki yangın artık somutlasmaya başlıyor. Yolda gördüğün bir kedi, evdeki saat, bir fotoğraf… Atamıyorsun ama bakamıyorsunda.
Neden ayrıldım ki sorusuna cevap arıyorsun. İlgisini kaybettiğini düşünüyorsun. Haklısindır fakat ilk defa haklı olmak üzer seni. Yalnızlık hissi iyice boy gösteriyor içinde ama ondan öncede yalnızdım diyorsun fakat o eski haline asla dönemiyorsun çünkü alışmışsın bir kere olmuyor işte. Çevrende onca insan varken sen onunla doldurmuşsundur yalnızlığı keşke diyorsun yalnızlığı hissetmemek için hayatına alamama kuralını yıkmışsindır onunla birlikte fakat bu kadarı fazla.
Onlada yapamıyorsun onsuzda. Varlığına alışmak kadar yokluğunada alışmak kolay olsaydı keşke.
İçindeki yangına bir kömür de sen atıyorsun bir sigara yakıyorsun fakat hiç bitmesin istiyorsun. En kötüsüde olmayacağını bile bile hala onu seviyorsun istiyorsun ama aramıyorsun yazmıyorsun. Çünkü olmuyor işte eskisi gibi sevmediğini hissediyorsun.