Ay ışığı vuran sahilin kenarına yaktığın ateşin yanında oturmak.. bir maddeden daha fazla huzur verir bana ve artık bu restoratif bir çevredir benim için ve ben oturmuş arkadaşlarımla karanlığın içinde ki ay ve ateşin verdiği aydınlıkta zamanı boğuyorum. Kendime karşı olan sorumluluklarından bir anlık kaçamak gibi.. Bir tablo olarak bakarsam olaya tam bir cezbedicilik. Ne kadar sorumluluklarından kaçsan da duygularından kaçamazsın ama demi? Sanki denizin dalgası fısıldarmış gibi hemen sarar seni bir aşk hikayesi yada farklı bir melankoli.
İlkbaharın gelişini duyuyorum.. gecenin yanında bir de alkol biraz çarptı galiba beni. Ateş sönmek üzere ama ay hala parlıyor, geri kalan zamanda büyük ihtimal ayın rehberliği kaldı bize.. Ateşin sönüşü ise gecenin de burada olduğunu bir kere daha hatırlamış oldum. En karanlık gecelerde kendi içindeki gücü keşfet derler.. benim keşfettiğim şey ise kumsala gömdüğüm sırlar. Ya eğer gömdüğüm sırlar köklenip ortaya çıkarsa.. her neyse. Dalgalar yavaşladı, ateş çoktan gitti ve ay desen bulutların arkasında. Son bir dalgadan sonra deniz de iyice duruldu. Yatma vakti geldi galiba, gitmeliyim ama ORHAN VELİ KANIK ile.
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum.