Errementari: the Blacksmith and the Devil
Orijinal ismi El Herrero y el Diablo olan 2017 yılı İspanyol yapımı olan bu film, bir demirci ile bir iblisin hikayesini anlatmaktadır. Filmin beslendiği kaynak Hristiyanlık mitolojisi olan, izleyiciye masalsı bir hava veren film, Baskça çekilmiştir; Bask halk hikayelerinden uyarlanmıştır.
Errementari: the Blacksmith and the Devil Konusu
Filmin başrolündeki küçük kızımız Usue’nin dikbaşlılığı ve meraklılığı sebebiyle olaylar gelişmektedir, -ki Usue’ye yapılan muamelenin de ciddi sosyolojik tespitler içerdiğini düşünmekteyim- ve de filmde oldukça başarılı cehennem ve demonolojik tasvirler görmekteyiz; tabi bir de benim gibi yıllardır Supernatural, Lucifer gibi dizilerle büyümüş biri olarak muazzam bir görsel şölen vardı. Aynı zamanda kasabaya gelen ‘devlet’ görevlisinin aslında cehennemi temsil ettiğini, insanların çıkarcı yüzlerini, ahmaklığını, acizliğini, dinlerin de baskı rejimiyle ayakta kaldığını gösteren; içinde bolca hiciv ve eleştiri bulunan bir film olduğunu görmekteyiz.
Kısaca, Errementari: the Blacksmith and the Devil
Kısaca konudan bahsedecek olursak; filme ismini veren Demirci, zamanında şeytana ruhunu satmıştır ve zekasıyla ruhunu sattığı şeytanı alt etmiştir. Ancak yaşadığı kasabada dışlanan ve kendini evine, daha doğrusu kalesine kapatan Demirci, aslında başka bir görev üstlenmiştir. Şayet bu görevin ne olduğunu söylersem filmin zevki kaçar, bu yüzden bu sırrı keşfetmelerini izleyiciye bırakıyorum.
Usue kızımız ise bir şekilde bu eve girerek Demirci’nin aslında ne yaptığını görmüş oluyor, onun sırrına ortak oluyor, hatta yardım ediyor ve filmimiz bu şekilde ilerliyor.
Filmin değindiği diğer konulardan birisi ise; şeytanın düştüğü komik durumlar ve insanın zalimliğinin şeytanın zalimliğinin yanında solda sıfır kalmasıdır. Bu yüzden diyalogları dikkatli şekilde dinlemek gerek!
Özetle, Errementari: the Blacksmith and the Devil
Özet olarak, şahsımca çok severek izlediğim bir film olan Demirci ve Şeytan, izleyene masalsı bir hava hissettiren ve insanın iç ve dış dünyasını sorgulamasına sebebiyet veren ve görsel olarak da oldukça doyuran, filmin dilinin melodikliğinden de ötürü işitsel olarak doyuran güzel bir film olmuştur. Unutmayın; nohut saymak en büyük işkencedir!