ŞEHİT
Adil gözalıcı
İstanbul pendik’i bilirmisiniz?
Pendik’e yolu düşenler bilirler. Merkezde,gazipaşa caddesinin bitiminde tam karşımıza çıkan Şehit Adil Gözalıcı Karakolu’nu. Pendikliler’in yakından tanıdığı polis memuru Adil Gözalıcı da teröristlerin bombalı ve silahlı saldırısı sonucu şehit oldu. Geriye bir eş ve beş çocuk bıraktı. Üstelik onun yaşantısı diğer polislerden çok farklı. Biri doğuştan kolsuz bacakları olmayan,beş çocuğun babasıydı Adil gözalıcı.Topselvi’de babadan kalma müstakil bahçeli evde yaşıyorlardı. O gün evlerine kamyon girdi,evleri viraneye döndü. Gece beş çocuğunu eşiyle beraber koyunlarına alıp, üşümemek için birbirlerine sarılıp yatmışlar. Sabah kalktıklarında ise Adil Gözalıcı, bir yıl önce dünyaya gelen ikizleri Gürkan ile sakat olan Görkem’i kucağına alıp, onları okşadı sevdi. Özellikle kolları olmayan oğluna fazlaca vakit ayırdı.
“Hayatımı sana adayacağım. Kardeşlerinin elleri ayakları var.Bütün uzuvları tam.”
Ama gittiği yerden geri dönüp dönmeyeceğini bilemezdi. 22 Aralık 1995 sabahı.Saat 08.30 civarı.Göreve gelip arkadaşlarıy la mıntıkaya çıktılar.
Yakın zamanda seçim olduğundan,parti binalarını kontrol etmeleri gerekiyor.Lakin aracın yakıtı bittiğinden arkadaşlarına,
“Siz burada bekleyin. Ben DYP binasını kontrol edip geleyim”
Diyor.Arkadaşlarından biri.
“O zaman bizde yakıt alıp gelelim.”
Onlar yakıt almak için soğanlıya haraket edince oda azralin kucağına düşüyor.Dyp’nin mahalle bürosuna girmek için kapıya yöneldi.Kapıyı açtı.Pusuyu kuran teröristler beş çocuk babası adil gözalıcının üzerine önce bomba attılar, sonrada kaleşlerle taradılar.
Kapıdan içeriye giremeyen ve silahını çekemeyen polis adil gerisin geriye düşerek şehit oldu. Adil Gözalıcı, ölümüyle dört arkadaşının hayatını kurtarmış oldu. Ama geride boynu bükük bir eş ve beş tane çocuk bıraktı.
FELAKET TELLALLIĞI
Şu son bir kaç yıldır,bir kaç televizyon kanalında ve kendi youtube kanallarında felaket tellallığı yapan,kendini araştırmacı yazar olarak tanıtan kişiler var.
Bunlar televizyon kanalları dışında,birbirlerinin youtube kanallarına katılarak program yapıyorlar.Neymiş efendim:Küresel güçler dünya nüfusunu azaltacaklarmış.Bu yüzden tek dünya devleti kuracaklarmış.
Dahası var!
Biz insanların ataları uzaylıymış.Bizde uzaylıymışız.Hiç bir dini bilgileri olmadan kuranın ayetlerinden örnekler vererek bu yalanlarını bize inandırmaya çalışıyorlar.Buda yetmiyormuş gibi The economist dergisi kapağının şifresini çözerek söylediklerini perçinliyorlar.
Tabii oldukça da fazla izleyici kitleleri var bunların.Yazdıkları kitaplar yok satıyor.Demekki biz bunların söylediklerine ve yazdıklarına inanıyoruz.Bizler,bunlara inandıkça da,onlar parayı götürüyorlar.Servetlerine servet katıyorlar.
Yok arkadaş!
Biz insanoğlu ne uzaydan geldik,nede bir başka yerden.Biz hiç bir zaman uzaylıda olmadık.Daha evvel yazdığım gibi,küresel güçler kıçlarını yırtsalarda,hiç bir zaman dünya nüfusunu düşüremezler.(ALLAH CC) dilemedikçe bunu başaramazlar.Yeterki biz,Allah yolundan ayrılıp azgınlık yapmayalım.
DOLAR NEREYE GİDİYOR?
Hepimizin merak ettiği bir şey var. Dolar 9 olur mu diyorduk, oldu.Dolar 10 olurmu diyorduk,oldu.Şimdi 11 olur mu diye sormaya başlıyoruz kendimize. Sonra, 12,dahası 15 olurmu diye soracağız? Olur tabi,neden olmasın, onu da soralım.Ama kime? Asıl sorulması gereken bu yükselişin nedeni ne? Yoksa tl’nin bu değer kaybı durmayacak,kaybetmeye devam mı edecek?
Önce tl’nin kaybetme nedenini,neden değer kaybettiğini bilmemiz lazım, bunuda.Daha fazla uzatmadan sonuca bakalım:Tl değer kaybediyor sebebi ne yerli nede yabancı yatırımcılar Türkiye cumhuriyeti ekonomisinin bu iktidar yönetiminde ekonominin düze çıkacağına inanmıyor. Bunu da gayet net olarak görüyorlar. Nerede mi görüyorlar?Gayet tabii ki verilerde. Verileri gören yabancı yatırımcılar ilk fırsat da ülkeyi terk ediyor. Merkez Bankasının açıkladığı verilerde bu net bir şekilde görülüyor. Borsa, tahvil ve bonoda yabancı yatırımcı oranları tarihi dip seviyelerine gelmiş durumda. Bir taraftan yabancı yatırımcılar ülkemizi terk ederken, diğer taraftan yerli yatırımcılarsa kendilerini yabancı yatırımcı gibi görüyor.Kendi milli paramız yerine dövizi tercih ediyor. Bankalardaki döviz hesapları bunu açıkça gösteriyor.Gün geçtikçe, yerli yatırımcı haklı çıkıyor.
Peki ne yapıyorlar?
Parasını dövize yatırıyorlar.
Parasını dövize yatıranların durumu gün geçtikçe daha iyi duruma geliyor.
BENİM DÜNYAM
Bundan bir kaç gün evvel akşam.Eşim ve kızımla evde oturuyoruz. Televizyonda ailece seyredebileceğimiz ne bir dizi,nede kaliteli bir film var.Kızıma bilgisayarı getirmesini,hiç olmassa sitelerin birinden iyi bir film bulursak seyredelim dedim.
Başladım siteleri dolaşmaya.Bir süre sonra gözüme,doğru’yu söylemem gerekirse,hiç sevmediğim ve kolay kolay filmlerini seyretmediğim iki sanatçının üzerinde resimleri olan.2013 yapımı,başrollerini Beren saat ve Uğur yücel’in oynadığı “Benim dünyam”filminin afişini gördüm.Tam bu filmide geçeceğim surada hanım beni durdurarak “Bunu seyredelim”dedi.
Hanım’ı kıramayarak filmi başlattım.
Küçük yaşta trafik kazası sonrası hem kör,hemde lal olan küçük bir kızın, öğretmeni’nin mücadelesiyle hayata tutunduğunu,en sonunda bunda başarılı olup hedefine ulaştığını seyrettik.Tabii biz bu filmi seyrederken göz yaşlarımızı tutamadık.
Filmin sonunda asıl eksik yanı olanın bzler olduğumuzu,tüm uzuvlarımız tam olduğu halde hayat’la mücadele edecekken beleş yaşamaya alışmışız.Filmi beğendim.Mükemmel olmuş.Sanatçılar rollerinin hakkını vermişler.Tabii benimde onlara karşı düşünce ve görüşlerim değişti.
Kendilerini tebrik ediyorum.Sonuç itibari ile bu filmi seytermenizi tavsiye ediyorum.İyi seyirler.
COVID-19
İnsanlarla birlikteyken maske 😷 takıyorum ve sizden 2 metre uzakta duruyorum. Size saygı duyduğumu bilmenizi isterim, virüsü taşıyor ancak belirtilerini göstermiyor olabilirim ve virüsü size bulaştırabilirim.
Hayır, virüs “korkusu”yla yaşamıyorum, sadece sorun olmak değil, çözüme katkı sağlamak istiyorum. Böylece kendimi toplum sağlığına katkıda bulunan bir yetişkin gibi hissediyorum. Dünya benim etrafımda dönmüyor. Kendimizden başkalarını da düşünerek yaşayabildiğimizde, bütün dünya çok daha iyi bir durumda olacak.
Maske takmak ve 2 metre uzakta durmak beni zayıf, korkak, aptal ya da “kontrol altında” değil, düşünceli ve saygılı bir birey yapar. Bir an için sevdiğiniz ve değer verdiğiniz birinin hastalandığını farz edin.
İKİ OLASIĞIMIZ VAR
Virüs bulaşır ya da bulaşmaz . Bulaşmazsa mesele yok, bulaşırsa”
Ayakta hafif geçiririz ya da hastahanede . Ayakta geçirirsek mesele yok , hastahaneye yatarsak şayet;
Tedavi olur taburcu ediliriz ya da yoğun bakıma alırlar . Tedavi olursak mesele yok , yoğun bakıma kaldırırlarsa bizi;
Kefeni yırtarız ya da ölürüz . Kefeni yırtarsak sorun yok , ama ölürsek;
Mezarımızın üzerinde ya ot çıkar ya da bir ağaç . Ot çıkarsa sorun yok ,koyun keçi yer süt yapar peynir oluruz . Ağaç çıkarsa eğer;
Çınar çıkar ya da meşe . Çınar çıkarsa sorun yok uzun yıllar yaşar gideriz , ya meşe çıkarsa;
Uzun yıllar yaşar anıt ağaç oluruz,ya da keserler . Anıt ağaç olursak sorun yok, keserlerse;
Kereste yaparlarsa bizi kağıt . Kereste yaparlarsa sorun yok , kağıt yaparlarsa;
Kitap kağıdı oluruz ya da tuvalet . Kitap kağıdı olursak sorun yok. Tuvalet kağıdı olursak İşte ozaman sorun…