Ne zaman dalmayı bırakırım duvarlara?
Hissettiğim boşluk hissi ne zaman bulutlara baksam daha da büyüyor. Boşluk hissi sevdiğin şeylere bakarken veya huzurlu hissettiğin anlarda küçülmez mi? Benim ki neden büyüyor?
Şu hayata hiçbir faydam olmasa. Ölsem, teğet geçmeden insanlara. Değmeden hiçbirine. Sabah akşam denizi izlesem, bulutlara baksam, rüzgarı hissetsem.
İnanın şu hayata hiç faydalı olasım yok. Öyle yorgun hissediyorum ki yerimden kalkmak istemiyorum. Yapmak istediğim şeyleri bulamadım bile. Mutlu olduğumu düşündüğüm şeylerle mutlu oluyor muyum gerçekten onu bile bilmiyorum. Evet hala yaşıyorum. Yaşıyor sayılıyorum en azından. Nefes aldığım sürece yaşıyor sayılmak zorundayım. Bu bezginlik ve bunalım halinden çıkamadan, sürekli rol yapmak zorunda kalarak nasıl yaşanılır ki. Bilmiyorum bu hisler sadece bana özel mi yoksa herkes mi yaşıyor bunu çünkü kitapları okurken, filmleri izlerken fark ediyorum ki hisler seneler öncede aynı. Herkes aynı hislerle ve sorunlarla cebelleşmiş. Herkes bir yalnızlık serüveninde yuvarlanıp gitmiş. Belki vardır benim gibi hisseden diyorum ya, henüz denk gelemedim. Bir anlatabilsem zaten ne olduğunu, belki hisseden kimselere denk geleceğim ama yapamıyorum işte. Yetiremiyorum ufacık kelimeleri hislerimi anlatmaya. Dolduramıyorum boşlukları. Boşluk hissini nasıl tarif eder insan? Meditasyon yapıyor gibi derin derin nefes almaya başlıyorsun düşünmeye başladığında, aklından geçen bütün düşünceler silik. Baktığın şeye dalıyorsun. Kafanda bir müzik çalıyor nerde dinlediğini bilmediğin, sakin bir ritim. Huzur mu anlam veremiyorsun, o ana takılı kalmak istiyorsun.
Ama yapamazsın. İstediğin ana takılı kalabilseydin yapmak ister miydin bilmiyorum ama yapamazsın.
Zamanı durdurmak kadar imkansız bu. Sonra bulutlar dolaşıyor tepemde. Huzur mu veriyor yoruyor mu anlamadım daha.
Bilemedim ki kimin bulutu üzerimde?