Binlerce yol var
İçinde kayıp seyyah
Gidilecek o kadar yer var
Ama ben yolun başında
Yıldızlar semadan
Almış başını durmaz
Gideni unutmaz
Kara. Karanlık gece kindar
Affetmeye yanaşmaz
Bilesin gece! Parçalansan içim soğumaz
Sırtını döndüğün o yıldızlar
Senin kara yüzünün güzel süsü
Benim doyamadığım
Ne var affetsen
Toz olup aydınlatsalar
Hem senin bed yüzünü
Hem benim kayıp yolumu
Binlerce yol var bildim
Bir ömre sığmazmış bunca bildiğim
Ne rotası ne seyyahı
Bu okyanusun ortasında ben neden varım
Ondan bile bi haberim
Sabahlamışım
Güvertemde yerdeyim
Sırtım küfenin birinin bitişiğinde
Gözlerim açık mıdır değil midir belli değil
Güneşin ışığı yüzümde
O huzmenin aydınlığı da olmasa bilmezdim
Yırtılan üstümü kapatmış kir
Bir ses bekle…
Hişt yok ne kuştan ne börtü böcekten
Ses aramayı da bırakmışken
Haber gelir telsizden
Üç adım ötemde
İyi de, bu hangi dil?
Yokladım, halâ yerli yerinde
Servetim bildiğim radyom
Çalmasınlar diye diktiğim iç cebimde
Otur dinle, dinle bildiğin lisana dair
Ne varsa yaz bir kenara lazım olur günün birinde
Yazdım da okumadım ertesinde
Artık bilsem ne bilmesem ne
Bildiklerimi bilmemezlikten gelircesine
Bilinmezliğe terk etmiş isem.
Bitmez tükenmez tereddütle
Kendimi kıyıya vurabileceğimi düşledim
Ne var ki gitmez bu gemi böyle
Lazım gelir çürümüş tahtaların yerini değiştirmek yenisiyle
Ben yenisini çakarken
Su alır da batar mıyım orasını bilmem
İyisi mi aleve versem
Bu illet koca gövdeyi
Uzanıp sarılsam tek bir kütüğe
Akıntının gücü yeter o zaman beni sürüklemeye
Telsizi de alırım yanıma
O yolları katettiğim süre boyunca
Hatırlarım kesin
Unuttuğum bu kelimeler:
Bana ne der
Artık yer üstünden umudu iyice kestim
Varışın suyun dibinde olduğuna dair bir inanç besledim
Bunca zaman okyanusun üstünde bile değil
Bir burgaçta yüzdüm buhran ve sanrılarla
Kıyılara vurmasam da olur
Su üstüne düşeyim yeter
Gelgitler o denli çok olursa beni suyun altına gömer
Yağmur buralara da yağar elbet
Hem de ne fırtınalar koparır gelirken
Can suyum olur; beni gömüldüğüm yere eker
Sonra bir adam sürahiye boşaltır
Çocuk tutar bardağa doldurur belki
Bir yudum alırım ben de bu bardaktan
Dikili cebimdeki radyo ve telsiz durmaktayken masamda…