SİNİR:
Sinir ne tam olarak. Bize süper güç veren bir duygu mu. Yoksa aciz duruma mı sürüklüyor. Hem muazzam bir his. Hem yalnızlığın en büyük sebebi. Hakim olunması zor. Başkası tarafından kontrol altına alınması ise zor hatta imkansıza yakın.
DOKTOR DENEMESİ:
Çoğu insan doktora gider sinirinin yatıştıracağına inanarak. Tabi daha sonraları hep “doktora da gittim bunun için” gibi cümleler duyarız başarısız olan insanlardan. Çünkü asıl mesele doktor değil. Asıl mesele insanın kendisi. E tabi kimi anlarda sakin kalmak imkansız denilebilir. Ki ender görülür bir insanın kendini zapt edebilmesi. Her insan beceremez. Ya da her insan bunu denemez. O içten içe olduğu insanı benimsemiş , değişmeyeceğine dair kendisini inandırmıştır aslında. Ne gerek var ki kasmaya diye düşünür. Dışardaki insanlara da ben böyleyim diyerekten asıl düşüncesini gizler.
Bu elbette her sinir kontrolsüzlüğü mağdurları için geçerli değildir. Kimisi de gerçek anlamda olduğu kişiden memnun olmasa da içten içe kendini değişemeyecek kadar güçsüz hissetmekle kalmayıp ruh halini de bir türlü yoluna sokamadığı için çevresindeki insanları da kaybeder bu sebepten ötürü.
BEN NE DÜŞÜNÜYORUM:
Bende bu tarzdaki insanlardan birisi olarak rahatlık ile söyleyebilirim ki temelli bir kurtuluşu olmadığı gibi dizginlemek de dışardaki bir insanın denemesi ile olup bitecek ve bizi değiştirecek değil maalesef. Sinirimiz belirli bir sınıra inebiliyor en fazla. Ki eğer bu sınıra indiğinde kontrolünü sağlayabiliyorsanız gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
KÖPRÜ/BAĞ YÖNTEMİ:
Bu sınıra geldiğinizde ise dışarıdaki insanlardan ziyade objeler ve mekanlar ile aranızda bir sakinlik köprüsü veya bağı kurmanız gerekiyor.
Evet dediğim gibi ben bunu 2 sınıfa ayırıyorum; Köprü ve Bağ Bu terimleri size açıklamam gerekirse:
Bağ: Sinirlendiğiniz esna da elinize almanızın mümkün olduğu yakınlıkta olacak olan ufak bir nesne. Bu nesneyi olabildiğince iyi seçip , ilk olarak umutlu , huzurlu ve neşeli ( yani kısaca mutlu olduğunuz ) bir anınızda elinize almanızı ve bütün iyi düşünceleriniz ile ona bakmanızı istiyorum sizden. İçinizdeki umudun hepsini ona doldurun. Daha sonra aldığınız yere bırakın. Bundan sonra ise tek yapmanız gereken gergin , sinirli bir anınızda önce gözleriniz kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra bu nesneyi tekrar elinize alıp ona bakmanız ve dışarıda olanları ölümcül bir mesele değilse bu nesneye odaklanıp tekrardan mutlu olduğunuz güne dönmeniz.
Köprü: Benim kullandığım bir teknik olan köprü tekniği ise biraz daha basit olması ile birlikte bir bakıma aile baskısının olmadığı insanların daha rahat yapabileceği bir teknik. Bu teknikte ise yapmanız gereken şey sinirli anınızda evden çıkıp ardından ilk aklınıza giden yere gidip kendinizi ile bir süre soru cevap şeklinde tartışmanız. Bu tekniği bir kere yaptıktan sonra devamlı olarak aynı yere gidip sakinleşmek için aynı şeyi yapın. Ve ilk yaptığınızda sakın ola ki sakinleşmeden bulunduğunuz yeri terk etmeyin. Yoksa pek bir faydasını göremezsiniz. Bunu bir kere yaptığınızda anlayacaksınız ki diğer seferlerde daha etkili oluyor.
Bir yöntem sakinleşmeniz için fayda etmiyor ise eğer; bağ yönteminde kullandığınız nesneyi Köprü olarak gittiğiniz yerde göz önünde olmayacak ve sizin kolay bulabileceğiniz bir yere yerleştirin.
Buradan sonrasını tarif etmeme gerek yok sanırsam siz anladınız ne yapmanız gerektiğini.
KOLAY OLMAYACAK:
Sinirinizden kolay kurtulamazsınız bu konu da emin olun. Yine de kurtulmak olağan üstü bir durum değil. Sinir bize pek şey kazandırmıyor. Bu zamana kadar kavgalarda üste çıkıyoruz diye madalya almadık ne de olsa. Aksine yerden yere vurulmakta cabası.
Sinirli insanlar hayatımızın her bölümünde yer alırlar. Onları görmezden gelip yalnız bırakmayın. Ellerinden tutup yanlarında durun ki yalnız olmadıklarını , çaresiz olmadıklarını bilsinler.
Onlara umut vermeyin , yoldaş olun.