Yazmak insanı rahatlatan bir hobi olarak görünse de benim için yazmak bir hobiden ibaret değil, sadece rahatlamak değil. Yazmak benim arkadaşım, özelim, yalnızlığım, duygularım, bilinçaltım, özgürlüğüm ve kendi dünyam. Günlük koşuşturmalardan, insanlardan uzaklaşmak gerekir bazen. Fiziksel olarak değil sadece, zihinsel olarak da. Sahilde oturup düşünmek, içselleşmek ve kendine kalmak benim için yazmak demek. Kalemimi elime aldığım anda bulunmak istediğim yere gitmek demek yazmak.
Biraz da anlaşılmak kadar anlaşılmamak istediğimizden de yazarız belki Nietzsche’nin de dediği gibi. Çünkü varoluşsal sorunlar yaşayandır yazar. Yazmakta bu sancının su yüzüne çıkmasında rol oynar. Saklanır cümle de ya da bir kelimede. Ara bul bulup da, anlayabilirsen. Derin bir mevzudur yazmak. Uçsuz bucaksız bir derya, bir gün doğumu, bir gün batımıdır. Nedeni her şey ve hiçbir şeydir. Sevmek ve nefret etmektir. Bağlanmak ve bağlanmamaktır. Doğmak ve ölmektir. Edebiyat, mürekkep ya da bir dal sigaradır. Yazmak olgunlaşmak ve insan olmaktır. Her şeyi hissetmek ve hissetirmektir. Anlatsam sayfalar yeter mi bilmem, mürekkebim biter mi bilmem. Sığar mı bu yük kalbime. Yazmak yaşamak, yaşamak yazmaktır. Mum ışığının verdiği o huzur ve sıcaklık vardır onda.
Senin için aydınlık da olur, bir gün karanlık da.