Merhabalar. Bugün yaşadığımız en yoğun duygulardan biri olan aşktan bahsedicem. Aşkın tanımı bence öznel bir kavramdır. Kimine göre güzel bir duygu olsada kimine göre yaşadığı şeylere , platonik olup olmamasına göre bu tanık değişir. Bunun her türlüsünü yaşamış biri olarak size anlatamaya çalışacağım. Aynı zamanda da mantıkla çeliştiği noktalara değineceğim.
Öncelile aşk karşılıklı yaşayabilene güzel bir duygudur. Aşık olduğunuz kişiyle birlikte vakit geçirmek , gezmek tozmak , karsılıklı oturmak , konuşmak , bakışmak bile hatta ve hatta aşk o kadar güçlü bir duygudur ki onunla ortamda bulunmak , aynı havayı solumak aynı ortamda bulunmasan bile aynı gökyüzüne baktığını bilmek bile seni açıklanamaz derecede mutlu eder. Bu mutluluğun eşi benzeri yoktur. Hele ki bahsettiğim gibi karşı tarafta sizin için aynı şeyleri hissediyorsa tadından yenmez. Sizden mutlusunu bulmak zordur. Onun bir bakışı , bir tebessümü , bir gülüşü , bir lafı , ağzından çıkan herhangi bir kelime bile bütün negatif duygularınızı silip atabilir bütün yorgunluğunuzu alabilir. Hatta o kadar güçlüdür ki aynı anda en çok onu sevip ayni zamanda belki de başkası yapsa umursamayacağınız başkası söylese duymayacağınız şeyler anlık bir duygu çöküntüsü yaşatabilir size.
Peki paltonik olursak ne olur ? Platonik olmak bazen en kötüsü sayılabilir. Düşünsenize uğruna neler neler yapacağınız , neler neler feda edeceğiniz hatta belkide canınızı vereceğiniz kişinin umrunda bile değilsiniz. Bu acının tarifi yok. İnsanlara karşı kapanırsınız hep sinirli , üzgün , agresif olursunuz psikolojiniz bozulur hatta öyle ki bazıları için bu intihara kadar gidebilir. Aile içinde problemler yaşarsınız , arkadaşlik iliskileriniz bozulur hayatınız alt üst olur vs. Platonik olmak en kötü sonlarla sonuçlanabilir.
Ama bu platonik olmaktan daha kötü bişey varsa o da platonik olup olmadığını bilmemektir. Ben tam da bu durumun içindeyim. Tam olarak söylemek gerekirse benim 4 senemi gećirdiğim kişi aslında bi sorun oluşturmayacak nedenlerden onun iyiliğini düşündüğümü sandığım saçma sapan bi hareketim yüzümden elimden kayıp gitti. Bir süre konuşmasakta tekrar konuştuk ve birbirimizi en iyi biz tanıdığımız ve hala birbirimize iyi geldiğimiz için arkadaş olmaya karar verdik. Ama ne arkadaş. Platonik olmaktan iyidir diyenleriniz olabilir. Size şöyle açıklayayım hani derler ya en kötü ölüm suda boğularak ölmektir çünkü hep ha çıktım ha çıkıcam biri birazdan beni kurtaracak hissiyle yavaşça ölürsünüz. Bu da aynı hesap bir şey söylüyo tamam o da aynı duyguları besliyo diyosunuz başka bişey söylüyo umrunda değilim hissine kapılıyosunuz. Hep bi bilinmezlik aklınızdaki bitmeyen düşünceler işinizi , iliskilerinizi , uykunuzu hatta konuşma kabiliyetinizi bile derinden etkiliyor. Hele ki geleceğinize dair alacağınız kararlarda. Örneğin bi iş bulmak istiyosunuz ama bu olursa onunla olabilir miyiz ? düşüncesi oluyor. Bir karar vereceksiniz onu etkiler mi düşüncesi , etkiler mi etkilemez mi diye düşünmem gerekiyor mu düşüncesi en basit kararları almanızı bile engelliyor. Aklınızda milyon senaryo , milyon tane düşünce oluyor. Boşver kimse unutuomaz ve vazgeçilmez değil diyorum başka birini bulayım diyorum ama o kadar hayatıma işlemiş ki o kadar sahiplenmişim ki sevgili olmasakta onu sevdiğim için ihanet ediyorum gibi geliyor. Hala onun yapmamı istemediği şeylerden kaçınıyorum daha neler neler.
Yazımın sonunda şunu söylemek istiyorum. Mantığı ve gururu bir kenara bırakın. Hiçbir şey duygularınızdan önemli değil. Çünkü her an bizi bekleyen bir ölüm var. Belki saniyeler içinde olacak belki de seneler içinde. Demem şu ki ölmeden önce yaşayamadığınız şeyler için pişmanlık duymayın. Sevdiklerinizle birlikte ve istediğiniž şekilde yaşamayı gururunuza tercih etmeyin çünkü bunu yaparsanız ölmeden önce yaşayacağınız tek duygu pişmanlık olur bunu aklınızdan çıkarmayın.Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin. Sağlıcakla kalın.