“KOLAYLAŞTIR” SİZE NEYİ ÇAĞRIŞTIRIYOR
Kolaylaştır kelimesini duyduğunuzda aklınızdan ilk olarak ne geçiyor?
Pek çoğumuz için bu doğası gereği olumlu bir kavramdır. Kolaylaştır kelimesini duyunca ,olumlu bir tavırla başımızı sallar ve gülümseriz. Çünkü her gün cep telefonlarının ürkütecek kadar kalın kullanma kılavuzlarından tutun da dünya ekonomisinin borsada para kaybetmemize yol açan anlaşılmaz mekanizmalarına kadar hayatın karmaşıklığıyla mücadele ederiz. Çevremizdeki üstü kapalı “daha, daha, daha” talebinden mustaribizdir. Bir parçası olduğumuz bu büyük pazardaki arz bolluğu ,bizim için lütuf değil yük anlamına gelir. İşlerimizde sürekli olarak artan talebin ve dile getirilen veya getirilemeyen “Katıl yoksa dışanırsın” tehdidinin altında eziliriz. Bazen kolaylaştır kelimesini duyduğumuzda kuşkusuz şunu da sorduğumuz olur. Neden hayatımı kolaylaştırayım ki? yani, daha kolay ve daha mutlu önerisini, bir başka “daha fazla” olarak algılarız. kolaylaştırmanın ardında bir başka talep ararız. “Demek ki şimdi de kolaylaştırmayı öğrenmek zorundayım” gb .
Bu durum Nürnbergli komedyen Herbett Hiesel’in kelime oyununu hatırlatır. “karım o kadar güzel yemek pişirir ki şimdi ben bu enfes yemeklerin üzerine bir de diyet yemeği yemek zorundayım”.
Kolaylaştırma özünde hiç bir şey yapmamaktır. Kolaylaştırma talebin tam tersidir. Bir arzdır .Uzun zamandır sahip olduğumuz bir yetidir.
İnsan esasında yalın bir varlıktır. Ve kolaylaştırma insan için “sadece olmaktır”.