Tanrı nedir? Bir baba, bir sadist, bir ruh hastası.. Bize hep günahlarımızın bedeli olarak Tanrı nın bizi cezalandıracağı öğretildi. Şunu yaparsan yanarsın, yasaklardan uzak dur, bundan sakın vs. Öyle ki ebeveyenler, bir Tanrı edasıyla yeni yeni günahlar icat etti. Sevmenin günah sayıldığı coğrafyalar var.Oysa hiçbir kutsal kitapta yazmaz bu. Birini severken günah işliyormuşcasına kötü hissedenler.. Sevgiden bihaber insanlar peki ya Tanrıyı nasıl sevebilir? Aslında kimse Tanrı yı sevmek ile ilgilenmiyor. ‘Tanrı bizi yarattı ve kulluk etmemiz gerekli.’ diyen insanlar, Tanrı neden bu kadar kural koyucu ve öfkeli? Tanrı kimdir? gibi sorulara geldiğimizde kızar, öfkelenir. Hatta günahkar olduğumuzu varsayarlar. Sorgulamak, soru sormak sakıncalı ve bir başkaldırıdır. Bu da şeytanı anımsatıyor olacak ki daha yolun başında iken bizi durduruyorlar. Oysa sadece tanımak istemişizdir. İnsan tanımadığını sevemez ki. Tabi bizden beklenilen sevgi değil, sadece korku ve itaattır. Bir makine gibi sana verilen görevleri yap! Bu yeterli.
Ya makine olmayanlar, ya sorgulayanlar.. işte onlar Tanrı yı sevmek yolunda ilk adım olan tanımayı seçmişlerdir. (Tabi bir kısmı da gittikçe uzaklaşmış ve inkar etmişler.) Tanrı sevgidir. Sevgi olmayan kalpte bir makineleşme söz konusu. Tanımadığın bir Tanrıyı sevemezsin. Sevmediğin biri için yaptıkların da pek samimi değil ve baştan savmadır. Üç Renk filminde buna ilişkin: ‘ Eğer meleklerin diliyle konuşsam ama sevgim olmazsa ses çıkartan bir bakırdan farkım kalmaz. Bütün sırları bilsem ve her türlü bilgiye sahip olsam eğer dağları yerinden oynatacak kadar büyük bir imanım olsa ama sevgim olmazsa, bir hiçim. Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir, sevgi her şeyi taşır.’ Sözü dediklerimi özetleyecek nitelikte. Çocuklara ilk olarak korkuyu değil sevgiyi öğretelim. Korku ile değil sevgi ile eğitelim. Tanrı denilince akıllarına olumsuz düşünceler değil; merhamet, hoşgörü ve en önemlisi sevgi gelsin.