Salgınlar insanlık için hep bir sorun haline gelmiştir. Bu dönemde insanların psikolojik ve toplumsal anlamda oldukça etkilendiği görülmektedir. Bu dönemde en büyük sorun ekonomik kriz ve krizin getirdiği geçim sıkıntısı olmuştur. Bu sorunla baş etmek insanlar için zorlu geçmiş ve en az zararla atlatmanın yollarını aramışlardır.
İnsanların toplumsal hafızasında büyük korku ve felaket dönemleri olarak kazınmış bulunan salgınların etkisi sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda devasa boyutlarda olmuştur. 18.yüzyılda yaşanan veba salgınları insanları ciddi boyutlarda etkilemiş ve birçok ölüme sebep olmuştur. Salgınların durdurulması o yıllarda o kadar güçtü ki Roma İmparatorluğu’nun çöküş olan etkenlerden birinin salgın hastalıkları olduğu söylenmektedir. Günümüzdeki imkanlarına sahip olunamadığı için o dönemlerde salgınlarda görülen hızlı ve toplu ölümler, ölümün olağan ritmi haline dönüştürmüştür. Bu hızlı ölümler psikolojik anlamda insanları çok etkilemiştir.
Salgınlar insanları bu dönemlerde toplumsal olarak birleştirdiği gibi ayırdığı ve sadece kendini düşünen bencil biri haline dönüştürdüğü zamanlarda olmuştur. Bu dönemde sevdiklerine bir şey olma korkusu içerisinde olan insanlar toplumsal olarak kargaşaya yol açmışlardır. Bu durum günümüzde olduğu kadar veba salgınlarının olduğu yıllarda da görülmüş ve insanlar sevdiklerini, topraklarını korumak için birçok isyan başlatmışlardır. Öyle ki genç ve yoksul olanlar evleri yağmalayıp kadınlara istemedikleri şeyleri yapmaktadırlar. Birçok kadınsa tecavüz ve benzer türde şiddete maruz kalmamak için intiharı seçti. Veba salgınları bu dönemde insanları o kadar vahşileştirmiştir ki birçok aristokratlar tarafından bu salgın döneminin dünyanın hem sonu hem de başlangıcı olarak görmüşlerdir.
Salgınların sosyal hayata yapmış olduğu tahribat fazlaydı ve karantina dönemleri zorlu geçmekteydi. Biz insanların uğraşları ve sorumlukları olmadığı zaman hayatın anlamlı kalmamış olur. Örneğin; çok yorulduğumuz zaman dinlenmenin keyfi bir başkadır ve bundan dolayı kendimizi kötü ruh hali içinde hissederiz. Bu dönemde depresyona girme eğilimimiz fazla olduğundan dolayı kendimize yeni uğraşlar ve hobiler bularak günlerimizin daha iyi geçmesini sağlamalıyız.
İnsan faaliyetlerinin azalmasıyla birlikte bundan etkilenen şüphesiz doğal dengedir. Salgının yol açtığı insan faaliyetlerinin durmasıyla, doğanın kendi ritmine geri dönmesini sağlamıştır. Ve çoğu insan salgınların doğanın bize bir cezası olduğuna inanmaktadırlar.
Livaneli’nin çok sevdiğim bir sözü bu duruma oldukça uymaktadır. ”Kendimizi hayvanlardan ve bitkilerden üstün görmemiz büyük bir aldatmaca, insanlık diye yücelttiğimiz şey aslında ne aşağılayıcı bir kavram diye düşündüm.” Çünkü onların değil bizim onlara ihtiyacımız var ve doğa bizlere ceza vermek için böyle bir uğraşa gireceğini düşünmüyordum
Salgın hastalıklarının sonuçları sınıfsal bir görünüm sergilemektedir. Veba hastalıklarının olduğu yıllarda vebanın ölümcül soluğu zenginlere dolaysız olarak yönetsel aygıtın temsilcilerine fazlaca dokunmuyordu. Bu salgının yoksulları tercih ettiği görülüyordu. Kötü beslenen yoksul halk mikroba hiçbir direnç göstermiyordu. Ve bu salgınlardan psikolojik ve toplumsal olarak etkilenen kısım olmaktadırlar. Günümüzde o yıllardaki gibi bariz bir sınıfsal ayrım olmasa da yine de bu durumla karşılaşılmaktadır. Sanırım yıllar ne kadar geçerse geçsin bu ayrım hiç değişmiyordu.
Biz insanlar her zaman bir günah keçisi arayışına girmekteyiz. İnsan her acıya bir sorumlu bularak rahatlama yolunu seçmez mi zaten. Hastalığın yayıldığı ülkelere kin ve nefret beslemeye başlarız. Ve bu durum veba salgını yıllarında insanları düşmanlığa ve katliama itmiştir. Veba salgının Yahudilerden yayılmasıyla halk Yahudilere büyük kin ve nefret beslemiş ve bu durum onları çıldırma noktasına getirmiş ve birçok darbeye sebebiyet vermiştir. Ve Avrupa’da salgınların yayılmasıyla korku dolu insanlar öfkelerini Yahudileri yakarak çıkarmaya çalışmışlardır. Neyse ki bizim günümüzde bu noktalara gelinmedi ve gelinmemesini temenni ediyorum.
Görüyoruz ki salgın hastalıkları insanları psikolojik ve toplumsal anlamda ciddi boyutlarda etkilemektedir. Günümüzdeki imkanlar dahilinde o yıllar kadar korku dolu geçmese de yine de insanlarımızı her anlamda etkilemekte ve korkutmaktadır. Ve salgın hastalıklarını ciddiye almalı gerekli önlemleri almalıyız ve hafife alınacak bir hastalık olmadığını bilmeliyiz. Bu dönemde sevdiklerimizi ve kendimizi iyi bir şekilde korumalı bu zamanlarında geçeceğine inanmalıyız sağlıkla kalın.