Mohandas Karamçand Gandhi 2 Ekim 1869 tarihinde Hindistan’ın Porbandar şehrinde dünyaya geldi. Ailesi tarafından, temelde tüm canlıların eşit olduğuna ve şiddet karşıtlığına dayanan “Janizim” felsefesiyle büyütüldü. Yaşıtları gibi sıradan bir çocukluk geçirdikten sonra yine yaşıtları gibi erkenden evlendirildi. Gandhi tam 13 yaşında evlendi, 17 yaşında ise baba oldu.
1888 yılında üniversite eğitimi için Londra’ya gitti. Londra’da geçen yıllarında Janizim felsefesinden kopmayıp et, alkol, ve bunun gibi şeylerden hep uzak durdu. Çok keyif aldığı dans derslerinin ardından Vejetaryenlar Derneğine katıldı ve böylece ilk örgütsel deneyimini yaşamış oldu.
Mezun olduktan sonra Londra Barosuna girdi fakat bir süre sonra ülkesi Hindistan’a geri döndü. Fakat buradaki avukatlık yılları çok başarılı geçmedi. Bunun üzerine 1893’te Güney Afrika’ya gitti. Buradayken büyük bir ayrımcılığa maruz kaldı. Trendeki yolculuğu esnasında birinci sınıf bileti bulunduğu halde üçüncü sınıf yere geçmesi istendi. İstenileni yapmayan Gandhi bunun üzerine trenden atıldı. Çünkü beyaz olmayan birinin birinci sınıfta yolculuk yapması yasaktı. Yine yolculuğu sırasında gittiği otellere alınmamak gibi ayrımcılıklara bile maruz kalarak çok ciddi sıkıntılar çekti.
1894’te kendi milleti yani Hindistan’lı insanların yaşadığı haksızlık ve ayrımcılıklara karşı çıkma amacıyla Güney Afrika’da “Natal Hintli Kongresi’ni” kurdu. 1906 yılında yerel hükümetin Hintli’leri zorla kayıt altına alma gibi bir yasayı kabul etmesi üzerine bir direniş örgütledi. Bu örgüt şiddet içermeyen pasif bir direniş örgütüydü. Gandhi 1915’te ülkesine geri döndü. Hindistan Bağımsız Kongresi’ne katıldı. İlk ve en büyük başarısını 1918 yılında kazandı. Bu yılda Hindistan’ın bir bölgesindeki yaşanan kıtlığa karşı bir “aşram” yani insanların inzivaya çekilip yoksullara sağlık, eğitim, gıda gibi hizmetlerin verildiği merkezi kurdu. Bir süre sonra huzursuzluk çıkarıp düzeni bozduğu iddia edilerek hapse atıldı. Bunun üzerine yüz binlerce insan Gandhi’ye destek olmak amacıyla tutuklu kaldığı binanın önünde çeşitli eylemler ve protestolar düzenledi. Gelen bu tepkiler üzerine serbest bırakılmak zorunda kalındı.
Hapisten çıkar çıkmaz köylülerden alınan ağır vergilerin geri verilmesi için çeşitli müzakereler yaptı ve başarılı oldu. Gandhi’ye yüce ruh anlamına gelen Mahatma ismi verildi. 1921 yılında Hint Ulusal Kongresi’nin başına geçti ve Hint halkını bilinçlendirmek ve İngiliz işgaline karşı mücadele etmek için oldukça önemli adımlar attı. Adının tüm dünya tarafından duyulmasını sağlayan dönem 1928’de başladı. Gandhi Hint Ulusal Kongresi’nde İngilizler’in bir kararı kabul etmemesi üzerine Lahor’da Hindistan bayrağı açıldı. 26 Ocak 1930, Lahor’da toplanan Hindistan Ulusal Kongres’i tarafından bağımsızlık günü olarak kutlandı.
Gandhi Mart 1930’da ağır tuz vergilerine karşı yeni bir direniş başlattı. Kendi tuzunu yapabilmek için tam 400 km yürüdü. 12 Mart’tan 26 Nisan’a kadar süren bu yürüyüşte binlerce Hintli, Gandhi’ye eşlik etti. “Tuz Yürüyüşü” adı verilen bu eylem pasif direnişin en önemli kısımlarından biri haline gelmiştir. İngilizler tuz vergileriyle Hintliler’i adeta sömürüyordu. Bunun üzerine Gandhi Hint Denizi sayesinde kendi tuzları kendilerinin üretebileceğini söyledi. Hint Denizine ulaşan Gandhi ve 60.000’den fazla direnişçi Hintli, İngilizler tarafından hapse atıldı.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına kadar geçen sürede hapis cezaları, grevler, eylemler durmadan devam etti. Hindistan 15 Ağustos 1947’de Britanya İmparatorluğun’dan bağımsızlığını kazandı fakat bölünerek. Bunun üzerine Gandhi bağımsızlık direnişini hızlandırdı bunun üzerine Gandhi ve Hint Ulusal Kongre’si tutuklanarak 2 yıl boyunca hapis kaldı. Sağlık durumu kötüleşen Gandhi 6 Mayıs 1944’te salıverildi. Bu savaş sonunda İngilizler yönetimin Hintliler’e verileceğine karşı açıklamalarda bulundu ve bunun üzerine Gandhi direnişi durdurdu ve 900.000 civarında siyasi tutuklu serbest bırakıldı.
Koca İmparatorluğu şiddet kullanmadan dize getiren bu küçük dev bir gece yürüyüşü sırasında Pakistan’a vergi ödenmesini hazmedemeyen Hintli bir milliyetçi tarafından suikaste uğradı ve hayatını kaybetti. Gandhi kendi milletine kaybettiği bağımsızlığını ve onurunu destansı bir direnişle geri verdi. Hayatı boyunca özgürlüğün ve sevginin dünyadaki en önemli şeyler olduğunu savunan Gandhi, verdiği bu mücadeleyle bunu kanıtladı ve ismini tarihe kazıyarak tüm dünyanın tanıdığı bir önder oldu. Sevgi ve saygı ile…